Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Çok Düşünürdü. Dâimî Tefekkür Hâlinde idi. Az Sevinirdi. Gülerken Ancak Ön Dişleri Açılırdı. Onun Üzüntülü Zamanı, Sevinçli Zamanından Daha Çoktu. Sen, Onun Ümmeti Değil misin? Onun Gibi Ol... Az Gül, Ancak Karşındaki Zâtın Kalbini Hoş Etmek İçin Tebessüm Et. Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz de Öyle Ederdi. Kalbi O Kadar Hüzünlü ve Hakk’la O Kadar Meşgûldü ki, Eshâb-ı Kirâm Olmasa, Dışarıda Yapılması Zorunlu Bâzı Şeyler Olmasa, Evinden Dışarı Çıkmazdı. Kimsenin Yanına Varmaz, Halktan Hiç Kimse ile Konuşmazdı.
Ey Evlâd! Hakk’la Yalnızlığın Temiz Olursa İçin Ürperir, Kalbin Parlar. Bakışların İbretle Dolar. Kalbin Yüce Düşüncelere Kap Olur. Rûhun ve Manâ Âlemin Hakk’a Vâsıl Olur. Dünyâlık İşleri Düşünmek, İnsanın İç Âlemini Kapkara Eder. Öbür Âlemin Güzelliğini Anlamak, Hayat ve Yaşamak Bilgisi Verir.
Tefekküre Dal. Ondan Daha Büyük Şey Olmaz. Allah, Kulun Tefekkürüne Karşılık Dünyâ ve Âhiret Bilgisi Verir. Kalbin Yaşaması Tefekkürle Olur. Dünyânın Kazancı Tefekkürle Elde Edilir. Âhiret Böyle Ele Girer.
Acırım Sana... Bütün Ömrünü Dünyâlığa Veriyorsun. Hâlbuki Allah Onu Nice Zaman Önce Böldü. Herkesin Kısmeti, Yıllarca Önce Hazırlanmış. Kendiliğinden Gelir, O İstesen de Gelir, İstemesen de... Neden Dünyâ İçin Hüzün Duyarsın?
[Abdülkâdir Geylâni]
|