Bir tarağın dişleri gibiyiz
"Diyelim ki mahallemizde yangın çıktı. Birçok ev yandı, birçok ev yangından zarar gördü. Yalnız bir ev var ki mahallenin ortasında olmasına rağmen ne yandı, ne de zarar gördü. Bu benim evimse içimde hangi hisler doğacak? Yanmayan ev senin ise sen neler hissedeceksin? Senin yanmayan evin dolayısıyla benim neler düşündüğüm; benim yanmayan evim dolayısıyla senin neler düşündüğün çok önemli. İşte bak, görünüverdi ne kadar birbirimize benzediğimiz. Muallâkta oluşumuz nasıl da ortak! Bir tarağın dişleri gibiyiz. Aynı sapa (hatta aynı sopa) bağlıyız; ama en yakın çevremiz bomboş. Bu boşluk içinde iyi ve kötü oluyoruz, iyileştiriyor veya kötüleştiriyoruz.
Hepimizin evi yandığı halde senin evin yanmadığı için sevinirsen yalnız kendin kötü olmakla kalmaz hepimizi kötüleştirirsin. Evi yanmayan sen sevincine denk düşen bir şey yapar yapmaz bizlerin neler, ne kötülükler yapacağımızı bir düşün!
Ama sen evin yanmadığı halde biz evi yananlara şu veya bu yolla iltihak edecek olursan bizden nice iyilikler neş'et edecek!
|