Efendimizin tıbbi tavsiyeleri
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) her konuda olduğu gibi sağlığımızın korunması ve hastalıkların iyileştirilmesi hususundaki tavsiye ve tatbikatları bizim için ders ve örneklerle doludur. Bunlardan bazıları ve günümüzdeki uygulamaları; Hz Ali şöyle anla
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) her konuda olduğu gibi sağlığımızın korunması ve hastalıkların iyileştirilmesi hususundaki tavsiye ve tatbikatları bizim için ders ve örneklerle doludur. Bunlardan bazıları ve günümüzdeki uygulamaları; Hz Ali şöyle anlatır:
`Peygamber Efendimiz ile birlikte ziyaret için, sırtında şişlik (yumru veya çıban) bulunan bir hastanın yanına girdik. Yanındakiler:
- Ya Resulullah! Bu şişliğin içinde irin, iltihap toplanmıştır, dediler. Bunun üzerine Peygamber Aleyhisselam: `Olgunlaşmış olan bu şişliği yarınız!` buyurdu.
Burada apsenin drene edilmesi, yani akıtılması hadisesi günümüzde de tatbik edilmektedir. Yine sağlığı korumada ve hasta olan kişinin iyileşmesinde istirahat etmenin önemi büyüktür. Bir hadis-i şerif`te, `Zaman zaman gönüllerinizi dinlendiriniz!` (C. Sağir: 2/21, F. Kadir: 4/40) buyrulmaktadır.
Moral yüksek olmalı
Yine bugün tıbbın çok iyi bildiği bir gerçek, hastaların moral yüksekliği ile hastalığın yenilmesi veya geriletilmesi durumudur. Peygamberimiz hem hasta ziyaretini hem de onlara moral verilmesi tavsiyesini şöyle yapmıştır: `Ziyaret için bir hastanın yanına vardığınızda, onun bu hastalıktan kurtulabileceği ve daha nice yıllar yaşayacağı ümidini veriniz! Çünkü sizin böyle konuşmanız, Allah`ın kaza ve kaderinden hiçbir şeyi değiştirmez, fakat bu sözler hastanın gönlünü ferahlatır, moralini yükseltir`.
Karantina tavsiyesi
Efendimiz şu tavsiyesi ile modern karantina tatbikatının öncülüğünü yapmıştır:
Bir yerde taun (veba) hastalığı olduğunu duyduğunuz zaman, oraya gitmeyiniz! Eğer bir yerde taun hastalığı meydana gelmiş ve siz de orada iseniz, hastalıktan kaçmak maksadıyla oradan çıkmayınız!`
Kırıklar
Kırıklara sargı yapılması ve yara yerine su değdirilmeyerek meshedilmesi yine O`nun tavsiyelerindendir.
Efendimizin bal tavsiyesi
Peygamber Efendimize bir adam gelerek: - Kardeşimin karnı ağrıyor, bir rivayete göre de: - Kardeşim ishal oldu, der. Bunun üzerine Peygamber efendimiz de: - `Bal şerbeti içir` buyurmuştur.
Adam ikinci ve üçüncü defa gelip hastalığın geçmediğini söyleyince Peygamber efendimiz yine: - `Bal şerbeti içiriniz` demişti. Tekrar gelerek: -`İçirdim fakat ishali ve ağrısı geçmedi` deyince Peygamber (s.a.v.) : - `Allah sözünde doğrudur fakat kardeşinin karnı yalancıdır` buyurdu. Peygamber Efendimiz`in: `Allah sözünde doğrudur` buyurması, Cenab-ı Hakkın şu ayetine işarettir: `Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar. Onda insanlar için bir şifa vardır`. (Nahl: 16/69)
Hadisin şerhi
Bahsedilen olayda adamın karın ağrısı fazla yemekten doğan hazımsızlıktandır. Peygamber efendimiz, mide ve bağırsakların kıyı ve köşelerinde birikmiş olan fazlalıkları dışarıya atması için bal içmesini emretmiştir, zira bal mideyi temizler ve fazlalıkları dışarı atar. Mideye, yapışkanlıklarından ve kayganlıklarından dolayı besinlerin yerleşmelerini önleyen yapışkan ve kaygan maddeler sıvanmıştı, midenin cidarlarında liflerin uçlarının oluşturduğu saçaklar vardır, bu saçaklara yapışkan ve kaygan maddeler takılıp kaldıklarında, mideyi ve içindeki besin maddelerini bozar. Bu durumda mideyi tedavi etmek, mideyi bu maddelerden temizlemekle mümkündür.
Hastalık inat etmişti
Peygamber Efendimizin bal içmesini tekrar istemesinde açıkça tıbbi yönden bir anlam vardır. Burada anlatılmak istenen şey, ilacın miktar ve dozunun, hastalığa uygun olması gerektiğidir. Eğer ilaç az gelirse hastalığı tamamen gideremez. Eğer fazla gelirse vücudun direncini zayıflatarak başka bir hastalığa yol açar. Peygamber Efendimiz, bal içmesini emrettiğinde adam hastalığın direncine kafi gelecek derecede içirmemişti. Bu nedenle de hastalık iyi olmamıştı. Peygamber Efendimize hastanın iyi olmadığını haber verdiğinde içilen miktarın yeterli olmadığını anladı, hastalığın inat ettiği kendisine iletildiğinde o da tekrarda ısrar etti, böylece içilen ilaç miktarının hastalığın direncine denk olmasını sağladı. Hastalığın gerektirdiği kadar içilince Allah`ın izniyle hastalık iyi oldu. İlaçların miktar ve dozlarını, hastalığın ve hastanın gücüne göre ayarlamak, tıb kurallarının en büyüklerindendir.
Peygamberimizin: `Allah doğrudur, kardeşinin karnı yalancıdır` sözünde bal şerbetinin faydasının gerçek olduğuna işaret vardır. Hastalığın geçmemesi, doğrudan doğruya ilacın kusuru değildir. Ancak içindeki bozuk maddelerin çokluğu nedeniyle midenin ilacı kabul etmemesi de buna neden olmuştur. Buna bağlı olarak Peygamber efendimiz de ilacın tekrar tekrar kullanılmasında ısrar etmiştir.
Balın bir çok faydası vardır
- Bağırsaklardaki, damarlardaki ve diğer organlardaki pislikleri temizler.
- Yemesi ve haricen sürülmesi, vücut salgılarını düzenler. İhtiyarlara ve balgamlılara faydalıdır.
- Soğuk algınlığını önler. Besleyici, tabiatı yumuşatıcı, içine atılan maddelerin özelliğini koruyucudur.
- Hoşa gitmeyen ilaçların özelliklerini değiştirerek hoşa gider hale getirir.
- Göğsü ve ciğerleri temizler, idrarı artırır, balgamın doğurduğu öksürüğe iyi gelir.
- Gül yağıyla birlikte sıcak sıcak içildiği zaman, uyku sersemliğini giderir.
- Eğer suyla karıştırılmış olarak yalnız başına içilirse, mantar zehirlenmesine karşı faydalı olur.
- İçine taze et konulduğunda, etin tazeliğini üç ay süreyle korur. Aynı şekilde içine Acur, Hıyar, Kabak ve Patlıcan atıldığında bu sebzelerin tazeliğini koruduğu gibi, bir çok meyvenin tazeliğini de altı ay süreyle korumaktadır.
- Ölünün cesedini de bir süre bozulmadan muhafaza eder. (Mumya malzemelerindendir.) Bu özelliklerinden dolayı bala `Güvenilir Koruyucu` adı verilir.
- Bitlenmiş bir insanın bedenine ve saçına sürüldüğü zaman bit yumurtalarını öldürür. Saçları uzatır, güzelleştirir ve yumuşatır.
- Eğer bal gözlere sürme gibi sürülürse gözlerin kararmasını giderir.
- Eğer bal ile diş fırçalanırsa dişleri beyazlatır, pasını giderir, dişlerin ve diş minesinin sağlığını korur, damarların ağızlarını açar ve (kadınların) adet kanını getirir.
- Sabahleyin aç karnına balın yalanması, balgamı giderir, midenin iç yüzündeki saçakları oluşturan lifleri yıkar, midedeki artıkları dışarı atar, sıcaklığını normal derecede tutar, tıkanıklıklarını açar. Bu faaliyetleri ciğer, böbrekler ve mesanede de aynen yapar.
- Bal ciğerdeki tıkanmalara ve dalaktaki hastalıklara tüm tatlıların içinde en az dokunanıdır. Bütün bunlarla beraber, kötülüğünden emin olunan, zararı az olan, safralılara rastlanırsa zararlı olan bir besin maddesidir.
-Safralılara olan zararı, sirke ve benzeri maddelerle giderildiği takdirde onlar için son derece faydalı bir hale gelir. Bal, besinlerle birlikte besindir, ilaçlarla birlikte ilaçtır, meşrubatla birlikte meşrubattır. Tatlılarla birlikte tatlıdır, kaymakla birlikte kaymaktır, rahatlatıcı besinlerle birlikte alındığında bir rahatlatıcıdır. Eski alimler sadece bal`a güvenir, tedavide ondan yararlanırlardı. Eski alimlerin eserlerinde şekerin adı geçmez ve onu bilmezler, zira şeker, zamanımızın bir olayı, yakında ortaya çıkan bir besin maddesidir.
-Peygamber Efendimiz balı aç karnına suyla birlikte içerlerdi, bunu yapmalarında koruyucu hekimlik açısından ancak zeki ve erdemli bir insanın anlayabileceği açık bir sır vardır.
alıntı
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|