Serviks Kanseri (Rahim Ağzı Kanseri)
SERVİKS KANSERİNİN BELİRTİ VE BULGULARI NELERDİR ?
Serviks kanserinin ilk başlangıç evrelerinde genellikle belirti ve bulgu görülmez.
Çoğunlukla kanser yayıldıktan sonra belirti ve bulgular ortaya çıkmaktadır.
Aylık adet kanamaları dışında vajinadan anormal akıntı gelmesi serviks kanserinin bir işareti olabilir.
Cinsel ilişki sonrası kanama olması sık görülen bir belirti olup yine cinsel ilişki sırasında ağrı olması da serviks kanseri belirtisi olabilir.
Ancak bütün bu belirtiler serviks kanseri dışında diğer hastalıklara bağlı da gelişebileceği unutulmamalıdır. Örneğin iltihabi bir hastalık da ağrı yada kanamaya sebep olabilir. Bu nedenle bu belirtiler olduğu zaman mutlaka bir hekimle görüşülmesinde yarar vardır. Belirtilerin olmasını beklemeden düzenli olarak pap testi ve pelvik muayene yaptırmak daha akılcı bir yoldur.
Serviks kanserinin risk faktörleri nelerdir?
çok sayıda erkekle cinsel ilişkide bulunma,
diğer üreme sistemi bölümlerinin kanserleri,
geçmişte squamöz intraepitelyal lezyon tanısı almış olma
ilk cinsel ilişkinin erken yaşta (16 yaş veya küçük) olması,
geçmişte insan papilloma virus (HPV) enfeksiyonu yada diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkları geçirmiş olma,
aktif yada pasif sigara içiciliği,
şimdiki ya da geçmişteki cinsel partnerlerin cinsel ilişki ile bulaşan hastalık riski taşıması,
immün eksiklik,
HIV (+) olma,
kötü beslenme
Serviks kanserinin gelişiminde en önemli faktörün insan papilloma virusunun (HPV) olduğu kabul görmektedir. Cinsel yolla bulaşan diğer faktörler arasında bulunan HSV2 virusunun aynı şekilde etki gösterdiği düşünülmektedir. Serviks kanser hücrelerinde bu virüsün genetik yapısının bulunması bu bulguyu desteklemektedir. Günümüzde 70 den fazla HPV tipi belirlenmiş olup bunların yaklaşık 24 tanesinin insan üreme sisteminde hastalık etkeni olduğu saptanmıştır. Bunlar arasında da tip 16 ve tip 18’ in serviks kanseri gelişiminde en önemli rol oynadığı saptanmıştır.
HPV enfeksiyonunun önlenmesinde;
Doğum kontrol yöntemi olarak prezervatif gibi engelleyici yöntemlerin kullanılması,
Spermisid adı verilen kremlerle doğum kontrolü yapılması,
Tek eşliliğin tercih edilmesi yararlı olabilmektedir.
Sigara içilmesi kadınlarda squamöz hücreli serviks kanseri riskini arttırır. Bu risk sigara içiminin süresi, miktarı ve yoğun sigara dumanına maruz kalma ile daha da artar. Hiç sigara içmeyen ve duman maruziyeti olmayan kadınlara göre bu kadınlarda risk 3 kat daha fazladır.
Bazı vaka kontrollü çalışmalarda çeşitli gıdaların kanser riski üzerine etkileri araştırılmıştır. Diyet içerikleri karoten, C vitamini, E vitamini ve folik asitten zengin olan kadınlarda serviks kanserinin daha az görüldüğü bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda A vitamininin az alınmasının riski arttırdığı gösterilmiştir. Yine benzer çalışmalarla beta-karoten düzeyinin serviks kanser oranı ile ters orantılı olduğu saptanmıştır. Ancak ağız yoluyla folik asit verilen iki randomize çalışmada koruyucu etkinlik gösterilememiştir. A vitamininin HPV ile ilişkili proliferasyonu önlediğini gösteren bazı deneysel çalışmalar mevcuttur.
Çalışmalar henüz tamamlanmamıştır. Bu nedenle rastgele vitamin kullanılmamalıdır. Bu konuda hekiminizle görüşerek daha detaylı bilgi alabilirsiniz.
Serviks kanseri erken tanınabilir mi ?
Serviks kanseri, düzenli pap testi ve jinekolojik muayeneler ile birlikte kanserin belirti ve bulgularına karşı uyanık olmakla erken yakalanabilir. Erken tanı konması tedavinin başarı şansını arttırmaktadır.
Serviks kanseri tanısı nasıl konur?
Tıbbi hikaye ve fizik muayene: Kişi doktora başvurduğunda kişisel ve aile ile bazı bilgiler sorulur. Bu soruların amacı risk faktörlerinin belirlenmesi ve serviks kanserinin hastadaki belirtilerini ortaya koymaktır. Ayrıntılı fizik muayene ile genel olarak sağlık durumu değerlendirilir. Jinekolojik muayene ile değerlendirme tamamlanır.
Sistoskopi, proktoskopi ve genel anestezi altında muayene: Sistoskopi işleminde, ışıklı, uzun ve dar bir tüp ile üretradan (idrar yollarının sonu) girilerek mesaneye ulaşılır. Bu yöntemle üretra ve mesane kanser yayılımı açısından incelenir. Şüpheli alanlardan milimetrik biyopsiler (parçalar) alınabilir. Sistoskopi, bölgesel anestezi ile sadece girilecek olan bölge uyuşturularak ya da bazı hastalarda genel anestezi altında yapılır.
Rektoskopi: Işıklı bir tüp ile rektumdan (kalın barsağın sonu) girilerek kanser varlığı araştırılır.
Biyopsi: Eğer alınan biyopsi (parça) sonucunda serviks kanseri olduğunuz ortaya çıkmışsa, bu tip kanserlerin tedavisi ile uğraşan bir cerraha başvurmanız gerekir.
Pap (smear) testi nedir?
Pap (smear) testi; servikste (rahimağzı) kansere dönüşebilecek hastalığı bulunan ya da serviks kanseri için yüksek risk taşıyan kadınları belirleyen bir tarama testidir. Smear (pap) yönteminin güvenilirliği, örneğin alınma tekniğine ve sitolog tarafından yeterli incelenmesine bağlıdır. Pap testinin invaziv kanserde kanseri atlama olasılığının % 50 olması nedeniyle pap testi negatif bile olsa, serviksde gözle görülür bir lezyon varlığında mutlaka biyopsi yapılmalıdır. Serviks, muayenesinin rahatlıkla yapılabilmesi nedeni ile hastalığın ve tedaviye cevabın değerlendirilmesi konusunda hekime avantaj sağlar.
Görüntüleme Testleri nelerdir?
Akciğer grafisi:
Serviks kanserinin akciğerlere yayılıp yayılmadığı gösterilebilir.
Bilgisayarlı Tomografi (BT): Serviks kanserinin pelvis ve para-aortik bölgede lenf düğümlerine yayılım durumu BT ile gösterilebilir. Bu görüntüleme yönteminde, bir X-ışını demeti vücudun etrafında döndürülerek, çeşitli açılardan değişik görüntüler alınır. Alınan görüntüler bir bilgisayar aracılığı ile biraraya getirilerek vücudumuzun içinin görüntüleri oluşturulur. Ayrıntıları daha iyi gösterebilmek için damar yoluyla kontrast madde adı verilen özel bir boya kullanılır.
Manyetik rezonans görüntüleme (MRG): Serviks kanserinin komşuluğundaki veya uzağındaki diğer organlara ya da lenf düğümlerine yayılıp yayılmadığını gösteren bir diğer görüntüleme yöntemidir. MRG’ da manyetik alan ve bilgisayar kullanılarak vücudun iç yapısının ayrıntılı görüntüleri elde edilir. MRG’da X ışınları kullanılmaz. MRG, serviks kanseri tanısında rutin olarak kullanılmamaktadır. Çünkü BT hem daha ucuzdur hem de BT ile MRG’ dakine benzer görüntüler elde edilir.
İntravenöz Urografi (IVU):
IVU, damar yoluyla özel bir boya verildikten sonra, idrar yollarının X ışınları ile çekilen filmidir. Bu boya kan dolaşımından böbrekler yoluyla atılır. Böbreklerden üreterlere ve oradan mesaneye geçer. Böbreklerden çıkan idrar yollarındaki anormallikleri gösterir. Serviks kanseri pelvik lenf düğümlerine yayılıp, üreter adı verilen, mesane ile böbrekleri birleştiren idrar yollarına bası uygulayıp buranın tıkanmasına neden olabilir. IVU ile tıkanıklık olup olmadığı anlaşılabilir.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|