Alıntı:
YelkenliGemi Nickli Üyeden Alıntı
Karakter, coğrafya ve besine göre şekilleniyor dolayısıyla bir insanın yediği gıda, vasfına gore insana mutlaka etki eder.
|
Karakterin 3 te 2 si 7 yaşına kadar gelişmiş oluyor.
Gıda veya coğrafya durumu mu yoksa kişilerle olan temaslar mı o tartışılır ise de gıdaların etkisi var.
Bununla beraber birde helal ve haram gıdaların ve şüpheli gıdaların etkisi var.
Mevlânâ uzun bir sözünde şöyle der
İnsanın
ruhunu emziren iki ana vardır: Melek ve şeytan... Elbette meleğin
de şeytanın da sütü olmaz.
Bundan maksat, onların vasfına
uygun olan sıfatlardır ve
mecazidir. Melek kimin ruhunu
emzirirse, o helâl kazanca ulaşır. Şehvet ve gazap gibi hayvanî
kuvvetleri takviye eden gıdayı
emziren de şeytandır. Gazap
geldiğinde, mümin insanın aklının
üçte ikisi gider.
Gıdası haram olanın ameli çirkin olur. Kimin ruhunu da melek
emzirir ve kalbine yoldaş olursa, o
kimse ibadet ve taata ulaşır,
halim-selim olur adeta melekleşir.
Şeytan kimi emzirirse, isyana,
harama, günaha, şehvet ve gazaba, haram lokmaya doğru
meyleder.
Şunu unutmamalıdır ki, bir kimse
nefsanî hazlara kapılarak isyan
ve günahtan hoşlanıyorsa,
kendinde olumsuz değişiklikler görüyorsa, bedenine haramı katıp
katmadığını araştırmalıdır.
Haram lokma yendiği dakikada
melek ilhamını keser. Rahmanî
feyz ve bereket kalbe inmez.
Böylece o kimsenin sıfatı değişir. Onun için dervişliğin yüzde doksanı
helâl lokmadır. Yüzde onu da
gayrettir. İbadet ve taatin gücü
helâl lokmadadır. Namazlara
kalkamıyorsan, zikirlerden lezzet
alamıyorsan, Allah adamları ile ülfet ve sohbetten
hoşlanmıyorsan, karnındaki haram
lokmaya dikkat et! Sarhoş adam
namazda da sallanır, Kur’an
okurken de sallanır. Oruç tutsa,
ertesi günkü orucunda sarhoşluk devam eder. Haram lokma yiyenin
sarhoşluğu, tövbe de etse kırk
gün sürer. İlim, hikmet, aşk ve
merhamet helâl lokmadan, gazap,
şehvet, dert ve bela haram
lokmadan meydana gelir. Bilinmez mi ki buğday ekilen yerden arpa
bitmez. Arpa ekilen yerden de
buğday bitmez. Buğday insan,
arpa hayvan gıdasıdır. Sen
buğday cinsinden ye. Yani insana
helâl olana dikkat et. İnsanı ilâhi emirlerin dışına çıkaracak çirkin
işlere girme.
Helal lokma tohum gibidir. Meyvesi
güzel fikir, tefekkür ve tövbedir.
Haram lokma afyon gibidir. İnsanı
gaflete sürükler, Allah’a itaatten uzak bırakır.
Helal lokma minare gibidir,
yükseltir. Haram lokma kömür
kuyuları gibidir, aşağı aşağı indirir.
Ey sofi! Şeytana uymamak,
tövbeni bozmadan sabit kalmak istiyorsan, yediğini arındır, dinin
emirlerine uydur.
Nasıl mı? Haram katma, faiz
sokma! Faizli lokma ebediyyen
kalbi harap eder.
Bir konuda haramı helâl görmek isteyen bir adam yüz hocaya
fetva soruyor. Doksan dokuzu
haram, bir tanesi helâl derse,
elbette ki doksan dokuzu
dinlemek gerekir. Bir kişi
yanılabilir, unutabilir, okuduğunu yanlış anlamış olabilir. Haram olan
şeyi helâl saymak için bahane
aramamalıdır.
Allah Tealâ haram ve helâlin
yanında şüpheliyi de yaratmıştır.
Şüpheliden sakınmak gerekir. Şüphelilerden sakınan namusunu,
ırzını, dinini, her şeyini korumuş
olmakla yükseklerin yükseğine
yükselir. Demek ki Allah’a
kavuşmanın, diğer bir tabirle veli
olmanın başlangıcı şüpheliden sakınmaktır.
Şüphelinin harama götürebileceği
göz önüne alınarak çok dikkatli
olmalıdır. Günümüzde pek çok
şüpheli mesele vardır ki,
müslümanların onları helâl kabul etmesinden korkulur. Habib-i Hüda s.a.v. hadis-i şerifte
buyurur ki: “Helâl ve haram
bellidir. Bir de ikisinin arasında
şüpheliler vardır. İnsanlardan
birçoğu şüphelileri bilmez. Kim
şüpheliden sakınırsa, muhakkak o dinini ve haysiyetini temizlemiştir.
Sakınmayan harama düşer.”
Şüphelileri terk etmek kulun
imanını kâmil eder. Şüphelileri terk
etmeyen şeytanın tuzağına düşer,
harama yaklaşır. Haramın küçüğüne yaklaşan kişi, eğer
bunu önemsemezse büyük
günahlara girer. Böylece kendi
kalbini ifsat eder ve cehenneme
müstehak olur.