Alıntı:
Torlak Nickli Üyeden Alıntı
kendisinden istiğase edilen kimse salih ve mü'min değilse, ister gaib olsun kendisinden istiğase etmek caiz değildir. Fakat salih bir kul olursa, huzurunda veya kabri başında olursa, şefaat dilemek maksadıyla ondan istiğase etmek caizdir.
Çünkü ölü olan kimse her ne kadar berzah alemine intikal etmiş ise de kendisine has bir hayatı vardır. Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
"Peygamberler kabirlerinde diridirler." (İbn Mâce, Cenâiz 65)
Peygamberlerin, mezarlarında diri olduklarına bir delil de, Hz. Peygamber (asm), mir'ac sırasında Mescid-i Aksa’da bütün peygamberlerin ruhlarıyla buluşması ve semada karşılaştığı her peygambere selam verdikçe, Peygamberimiz (asm)’in selamını almasıdır. Yine Bedir savaşında ölmüş müşrikler hakkında da şöyle buyurdular:
"Siz bunlardan fazla işitmezsiniz; ancak cevap veremezler."
Ehli tasavvufa göre makam sahibi olan bir veli, ister ölü ister uzakta olsun ondan istiğase edilir. O yardım etme yetkisine sahiptir. Özellikle ehli tasarrufun yardımı dünyada olduğu gibi dünyadan göç ettikten sonra da vardır, devam eder.
Vesile ise, demin dediğimiz gibi, gayeye yetişmek için vasıta olarak kullanıları şeydir.
|
"Ehli tasavvufa göre makam sahibi olan bir veli, ister ölü ister uzakta olsun ondan istiğase edilir. O yardım etme yetkisine sahiptir. Özellikle ehli tasarrufun yardımı dünyada olduğu gibi dünyadan göç ettikten sonra da vardır, devam eder."
işte bu ehli tarikatların bir şirkidir. ölülerin yardım ettiğine dair Kurandan, sünnetten ve sahabelerden 1 tane delil yoktur
yok neymiş kişiyi azap melekleri alsa kişi ben nakşibendi tarikatının halidiyye kolundanım dese melekler onu bırakırmış! bu ve bunun gibi hurafeler bidatler şirkler doludur tarikatcılarda