Çok mu zor?
Çok mu zor?
Yerkürenin manyetik alanına kafa yorsak, su kütleleri olmasa dünyanın şekli nasıl olurdu diye merak etsek. Ya da bir grup arının yarım kilo bal yapmak için iki milyon çiçeği gezmesi gerektiğine, dünya uzayda referanssız bir boşlukta fırıl fırıl dönerken nasıl sağa sola şaçılmadığımıza hayret etsek biraz da...
Atom altı parçacıklara, evrenin genişleme teorisine, galaksilerin birbirinden uzaklaşma hızının daha da arttığına, evreni doldurduğu söylenen karanlık enerjiye, türlerin çeşitliliğine, genetik bozulmayla ilk aminoasitin bir hücreye dönüşecek kadar zeki olup olamayacağına, primat aldatmacasına...
Ya da evrende bunca hadiseler olurken başımızı yumuşacık yastığımıza koyup sarsılmadan, endişe etmeden uyuyabilmemize ve sabah olunca uyanacak olmamıza şaşırıp şaşırıp dursak...
Evladımız gözümüzün önünde büyürken, ona baktıkça içimizden taşan sevmek duygusunu bize kimin, neden verdiğini düşünsek...
Çok mu zor?
Hızla kabir kapısına doğru sürüklenirken üstelik...
|