"Kara Cuma(Black Friday)" ismini ilk duyduğumuzda, yeni bir cephe açılmış gibi söylenecek her sözü üretip façasını bozmuştuk bir çırpıda. Öyle ya tıpkı noel kutlamak gibi gavur icadı bir şeydi bu.
"Black Friday"i Klu Klux Klan'lara kadar bağlayıp, tarihsel gelmişini geçmişini de deşeleyip, ipliğini pazara çıkarmıştık.
Karşımızda hangi bâtıl şey durabilirdi ki! Bu tehlikeyi de ustaca bertaraf etmenin huzuruyla hayatımıza kaldığımız yerden devam ettik.
Sonra her yabancı şeye alıştığımız gibi buna da alıştık. Dünyaya çağıran onca şeyin arasına bir tane daha eklense ne olurdu ki!..
Büyük bir şirkete ait internetten alışveriş sitesinin reklamında "Efsane Cuma" diyorken, tesettür kıyafetleri satan firma ise "Bereketli Cuma" diyor artık.
İsimler değişince, daha çok bizden kelimelerle ifade edilince kapital ahlak daha kabullenilir hale geliyor.
Ardı arkası kesilmeyen ve dünyaya çağıran seslerin arasında sıkışıp kaldık. Hergeçen gün daha da davetkar daha da cüretkar bir cazibenin kollarına bırakıyoruz hayatlarımızı.
Dünyaya çağıran bir koronun tekrarlayıp durduğu nakarat cümlesinde çarçur ediyoruz sevaplarımızı. Bir süre sonra koronun bir parçası haline geliyor ruhlarımız.
"Daha fazlasını iste, hep daha fazlasını!"
Dünyaya çağıran bunca şeyin arasında Allah'a çağıran şeylerin sayısı ne kadar da azaldı, sesleri ne kadar da çok kısıldı, neredeyse duyulamayacak kadar...
Allah Resûlü ﷺ yakın akrabalarını çağırır ve onları Allah'a çağırır. Amcası Ebû Leheb galiz sözler sarfeder ve "Bizi bunun için mi çağırdın?" der.
"Bizi bunun için mi çağırdın?"
Dünyaya çağırılmaya alışmış ruhların tepkisi hiç değişmiyor. Peygamberin yoluna dikenler serpen Ebû Lehebler hala var. Bazen dışımızdalar bazen de kendi içimizdeler...
Kredi kartları, taksitler, nakit avanslar, faizler, krediler, eskimeden yenisi alınan eşyalar, elbiseler, rutubetli evlerde üşüyen anneler, ısınamadıkça birbirine daha da çok sokulan yavrular, tamamına ipotek koyduğumuz rızıklar, camilerde boş saflar, tozlanan mushaflar...
Allah'a çağıran sesleri çoğaltalım hayatımızda, dünyanın sesini kısalım biraz. "Nasıl?" diye soracaksınız biliyorum. Ben de kendime aynı soruyu soruyorum, "nasıl?"
__________________
Ne senle yaşanıyor
Ne de sensiz oluyor
Şu garip bomboş dünyada..
|