Birilerinin sizi tanımasına gerek yoktur
Birilerini tanımanıza gerek yoktur câmiye gitmek için, birilerinin sizi tanımasına, onay vermesine, whatsapp'tan bildirim göndermesine de gerek yoktur.
Birilerinin konum paylaşmasına, zilde şöyle yazıyor diye tarif etmesine de gerek yoktur.
Kimse size "gelme" diyemez, "gitme" diyemez. Kapısından içeri girerken, çıkarken endişe duymazsınız, sessiz olmaya çalışmazsınız, tereddüt yaşamazsınız, kapının önünde çok ayakkabı görülmesin falan demez birileri... Cami dolup taştıkça daha da huzur bulursunuz.
Kimseye ait değildir Câmiler, kimsenin adına kayıtlı değildir elektriği, suyu...
Ashab-ı Suffa da olsa yeri mescidin câminin içinde değil miydi? İlim de, sohbet de, okumak da, yazmak da mescidin bir kıyısında kenarında kül halinde değil miydi?..
Hem herkesi davet eder câmiler, hem de megafonlarla, olabildiğince yüksek sesle davet eder. Karşı komşunuzu da çağırır, köşedeki tekel bayiine de ulaşır sesi. Alıştıra alıştıra, lafı evirip çevirerek değil doğrudan seslenir, "Allah en büyüktür" der, "haydi namaza" der, "haydi kurtuluşa" der...
Muhtaç olduğumuz da budur.
Özgürce davet etmektir, özgürce bu davete icabet etmektir. Filtrelerden, eleklerden geçirmeden hakikati ulaştırmaktır herkese.
Câmide cem olmaktır, halk içinde Hak ile birlikte olmaktır çaremiz.
__________________
Nesimi'ye sormuşlar;
O YAR ile hoş musun?
Hoş olayım olmayayım o YAR benim
Kime Ne!
|