Rüya tabiri ilmi hakkında merak ettiğiniz konular rüyalar ne zaman gerçekleşir
RÜYA TABİRİ İLMİ HAKKINDA MERAK ETTİĞİNİZ KONULAR RÜYALAR NE ZAMAN GERÇEKLEŞİR
RÜYA İLGİLİ HADİSİ ŞERİFLER
(Güzel rüya müjdedir.) [İbni Cerir]
(Salih rüya rahmani, karışık rüya şeytanidir.) [Buhari]
(En doğru rüya seher vakti görülendir.) [Beyheki]
(Kıyamet yaklaştığında, Müslümanın rüyası ekseriya yalan çıkmaz.) [Müslim] (Yani Yoruma Gerek Kalmaz Olduğu Gibi Çıkar)
(Sözü doğru olanın, sadık kimselerin rüyası da doğru çıkar.) [Buhari]
(Gündüz görülen rüyalar doğru çıkar.) [Hakim]
(Peygamberlik müjdelerinden salih [iyi] rüyadan başka kalmadı. Mümin rüyayı, ya kendi görür veya başkaları onun için görür.) [Müslim]
(Salih rüya, Peygamberliğin 46’da biridir.) [Beyheki]
(Rüyada kadın görmek hayra, deve korkuya, süt dine, yeşil Cennete, gemi kurtuluşa, hurma rızka delalet eder.) [Ebu Ya’la]
Kötü, karışık rüyaları kimseye anlatmamalı! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kötü rüya gören kimseye söylemesin, şeytandan da Allahü teâlâya sığınsın.) [Müslim]
(Kötü rüya gören uyanınca sol tarafına üç defa tükürüp, şeytanın şerrinden Allahü teâlâya sığınsın. Bu takdirde rüya, ona zarar vermez.) [Müslim]
(Güzel rüya gören, hemen Allahü teâlâya hamd ve şükretsin! Kötü rüya gören, Allahü teâlâya sığınsın, rüyasını kimseye anlatmasın! O zaman rüyanın ona zararı olmaz.) [Dare Kutni]
(Rüyada başım kesildi, tabiri ne) diye sorana, Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Bu şeytanidir. Kötü rüyayı, anlatmayın! Şeytandan Allahü teâlâya sığının!) [Müslim]
(Rüyasında hoşa gidici güzel şeyler gören, görüşü isabetli salih birine anlatsın! O da hayra yorsun!) [Beyheki]
(Rüya, tabir ilmini bilen bir dosta veya akıllı bir zata anlatılmalıdır!) [İ.Ahmed]
(Rüya nasıl tabir edilirse, öyle çıkar. Bunun için rüyanızı nasih veya âlime anlatın!) [Hakim] [Nasih, insanlara iyilik tavsiye eden, kötülükten sakındıran, nasihat eden kimsedir.]
Ebû Hüreyre radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim, dedi:
– “Ümmete, nübüvvetten sonra sadece mübeşşirât kalmıştır.”
Ashâb:
– Mübeşşirât nedir? diye sorunca, Resûl-i Ekrem:
– “Sâlih rüyadır” buyurdu.
(Buhârî, Ta’bîr 5. Ayrıca bk. Müslim, Salât 207-208; Ebû Dâvûd, Salât 143; Tirmizî, Rü’yâ 2; Nesâî, Tatbîk 9; İbni Mâce, Rü’yâ 1)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Zaman yaklaşınca mü’minin rüyası yalan çıkmaz. Mü’minin rüyası nübüvvetin kırk altı cüzünden biridir.”
(Buhârî, Ta’bîr 26; Müslim, Rü’yâ 6. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 8; Tirmizî, Rü’yâ 1; İbni Mâce, Rü’yâ 9)
Müslim’in bir rivayeti de şöyledir:
“Sizin en doğru rüya görenleriniz, en doğru söyleyenlerinizdir.” (Müslim, Rü’yâ 6)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Beni rüyada gören kimse, uyanıkken de öylece görecektir –veya sanki beni uyanıkken görmüş gibidir–. Çünkü şeytan bana benzeyen bir şekle giremez.”
(Buhârî, İlm 38; Ta’bîr 10; Müslim, Rü’yâ 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb;88 Tirmizî, Rü’yâ 4, 7; İbni Mâce, Rü’yâ 2)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işitmiştir:
“Sizden biriniz hoşuna giden bir rüya görünce, o Allah Teâlâ’dandır. Bu sebeple Allah’a hamdetsin ve o rüyasını anlatsın.”
Başka bir rivayet şöyledir:
“O rüyayı sadece sevdiğine söylesin. Hoşlanmadığı bir rüya görürse o şeytandandır. Onun şerrinden Allah’a sığınsın ve onu hiç kimseye söylemesin. O zaman o rüya kendisine zarar vermez.”
(Buhârî, Ta’bîr 3,46; Müslim, Rü’yâ 3. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 52; İbni Mâce, Rü’yâ 3)
Ebû Katâde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sâlih rüya –bir rivayete göre güzel rüya– Allah’tandır. Fena rüya da şeytandandır. Kim hoşuna gitmeyen bir rüya görürse, sol tarafına üç defa üflesin ve şeytandan Allah’a sığınsın. O takdirde o rüya kendisine zarar vermez.”
(Buhârî, Ta’bîr 4; Müslim, Rü’yâ 1)
Câbir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya görünce, sol tarafına üç defa tükürsün; şeytanın şerrinden de üç defa Allah’a sığınsın; yattığı tarafından da öbür yanına dönsün.”
(Müslim, Rü’yâ 5. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 88; İbni Mâce, Ta’bîr 4)
Ebü’l-Eska‘ Vâsile İbnü’l-Eska‘ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullahsallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“En büyük iftiralar, bir kimsenin babasından başkasına neseb iddiasında bulunması, görmediği rüyayı gördüğünü iddia etmesi ve Resûlullah’ın söylemediği bir sözü ona nisbet etmesidir.”
(Buhârî, Menâkıb 5. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, II, 118)
RÜYA TABİRLERİ İLMİNİN FAZİLETİ HAKKINDA
Gerçek şu ki; rüya tabirleri ilmi, şerif ve büyük bir ilimdir.
Hak Taâla'nın bu ilmi Hz. Yusuf'a (a.s) bağışlamış olduğunu herkes bilir. Nitekim yüce Allah, Kurân-ı Kerim'de şöyle buyurur:
"İşte Yusuf'u, Mısır'da böylece yerleştirdik de ona rüya yormasını öğrettik." (Yusuf, 21.)
İbn-i Abbas der ki: "Allah'ın peygamberlikten yana Resul-i Ekrem'e (s.a.a) bağışladığı ilk şey, yakın meleklerden birinin rüyada ona 'Ey Muhammed, sana müjdeler olsun! Hak Taâla tüm peygamberler arasından seni seçti, sana gaip ilmini verdi ve seni peygamberlerin sonuncusu yaptı!' deyişi oldu. "Fakat o, Allah'ın resulüdür ve peygamberlerin sonuncusudur." [ Ahzab, 40.]
Peygamberimiz uyandığında gördüğü bu rüyayı Hz. Hatice'ye (s.a) anlattı. Hz. Hatice, 'Ne mutlu sana! Bu rüyada sana hayır ve gelecek vardır!' dedi. Peygamberimiz Miraç Gecesi'nden sonra bir rüya daha gördü. "Ant olsun ki, Allah, Peygamber'in rüyasını doğru çıkardı” (Fetih, 27) Yine, Allah, Hz. İbrahim'in (a.s) rüyası hakkında, onun dilinden şöyle buyurmaktadır: "Oğulcağızım, ben, rüyamda, seni kesiyorum gördüm." (Saffat, 102)
Rivayet edilir ki bu ilim, Hz. Yusuf'un (a.s) bir mucizesi idi. Dolayısıyla peygamberlerin mucizesi olan bir ilim, elbette ki şerif ve büyük bir ilim olmalıdır.
Abdullah b. Abbas, Süleyman'dan şöyle rivayet eder: "Doğru rüya, Allah'ın, mümin kullarına vahyidir (uyarısıdır). Hayır ve şer ona ulaşmadan önce Allah onu bu yolla uyarır. Böylece dünyanın işvelerine aldanmamasını ve Allah'tan gafil olmamasını sağlar."
Selman Mervî der ki: "Resul-i Ekrem'in (s.a.a), ashabına şöyle buyurduğunu duydum: İçinizden salih bir kimse güzel bir rüya gördüğünde birkaç kez "Eûzu billâhi mineşşeytânirracîm" (Kovulmuş/ taşlanmış şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım) desin ve gördüğü rüyayı kimseye söylemesin. Böylece ona hiçbir zarar gelmez."
Müminlerin Emiri İmam Ali'den (a.s) rivayet edilir ki; "Mümin bir kimse rüya gördüğünde onun tabirini bilmeli, böylece ondan iyi bir şekilde faydalanmalı; kötü rüya gördüğünde de dua, ibadet ve sadakayla onun kötü sonuçlarından korunmalıdır."
İbn-i Sîrin der ki: "Kim bu ilmin tüm aşamalarını elde ederse, bütün ilimlere sahip olur. Zira aradığı her ilmin kökeni bu ilim gibi çok çeşitli değildir; bu ilim kıyas üzere tabir edilmez, yöntemi güzeldir. Her ilimde bir metot vardır, ama bu ilmin aslı insanların değeri, dindarlığı, astrolojideki halleri ve farklı zamanlardaki doğum tarihleriyle alakalıdır.
Görülen rüya bazen aynına yorulur, bazen asla bakılır; bazen kadın için yorulur, bazen erkek için; bazen de karışık (anlamsız) rüyalardan oluşur. Bilinmelidir ki her ilim ehli, bir başka ilme ihtiyaç duymaz. Ancak rüya tabircisi, mutlaka Kurân tabiri ilmini, Peygamber efendimizin (s.a.a) bu alandaki sözlerini, Arap olan veya olmayan bütün tabircilerin yorumlarını, şiirleri, halk dilini vb. şeyleri bilmek zorundadır. İleri görüşlü ve arif olmalıdır. İnsanların hallerine ve şekline (onları simalarından okumaya) vakıf olmalı, yorumla ilgili esasları çok iyi bilmelidir. Bununla birlikte ilahî tevfikten ve Allah'ın kereminden nasibini almış olmalı, Allah'a yönelmeli, doğru ve sevaptan öteye bir şeyi dilinde barındırmamalıdır.
Yüce Allah'tan isterim ki, bizlerde olan bu ilmi, mayası günahlardan, çirkin sözlerden ve haram lokmadan arı olan kimselere inayet etsin. Kim böyle bir yapıya sahip olursa, Allah da ona bu tevfiki verir. Bu bağlamda onu peygamberlerin varisi kılar…"
RÜYA ÇEŞİTLERİ VE RÜYANIN İLGİNÇ YANLARI
Abdullah b. Abbas, Resul-i Ekrem'in (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Rüya üç kısımdır: Bazıları Allah'tandır, hayatlarıyla ilgili insanlara müjde verir; bazıları şeytandandır, insanları ümitsizliğe düşürür ve bazıları da karmaşık (anlamsız) rüyalardır."
Danyal (a.s): Rüya, hakikatte iki çeşittir: Biri, içinde bulunulan vaziyetten haber verir; diğeri, işlerin akıbetini bildirir. Bu iki asıl da dörde ayrılır: Emredici rüya, alıkoyucu rüya, korkutucu rüya ve müjdeleyici rüya.
İmam Cafer Sadık (a.s): Rüyalar üç kısımdır: Muhkem (içeriği belli olan) rüyalar, müteşabih (yoruma ihtiyaç duyulan) rüyalar ve karmaşık (anlamsız) rüyalar. Karmaşık rüyaları dört grup insan görür: Yapısı gereği fesada elverişli kimseler; sarhoş olarak uyuyanlar; patlıcan, tuz, mercimek, turşu vb. gibi hazmı güç yiyecekler yiyenler ve henüz ergenlik çağına girmeyen çocuklar.
İbn-i Sîrîn: Rüya iki kısımdır:
1-Muhkem rüyalar: Bunlar, doğru ve yalancı olmak üzere ikiye ayrılır.
2-Karmaşık rüyalar: Bunlar da üç çeşittir. Birincisi, doğal yapının üstün gelmesinden; ikincisi, şeytanın cilvelerinden; üçüncüsü de insanın kendi nefsindendir.
Kirmanî: Rüya üç kısımdır:
1-Allah tarafından müjde niteliği taşıyan rüyalar.
2-Şeytanın insanlara vesvese ettiği rüyalar.
3-İnsanın kendi yaptıklarıyla ilgili (sayıklama vb.) rüyalar.
İnsana doğru rüyayı Allah'ın mukarreb (yakın) meleklerinden biri gösterir. Bu melek, insana, yaptığı veya yapacağı günahlar konusunda uyarıda bulunmak için Levh-i Mahfuz'dan gelir. Rüyanın onun üzerindeki kötü etkisi ortadan kalkıncaya kadar insanın Allah'a sığınmasını ve O'ndan çekinmesini sağlar. Veyahut da hayırlı ise, hayrını çabucak ona ulaştırır. Bu nedenledir ki, rüya görüp de rüyasını unutanlara 'Eğer unuttuysan tövbe et!' derler. Çünkü bu rüyayı sana gösteren Levh-i Mahfuz'dan gelen bir melektir."
Cabir: Rüya iki kısımdır: Doğru rüya ve yalancı rüya.
Doğru rüya da üç kısımdır: Müjdeleyici, korkutucu ve ilham verici rüya:
1-Müjdeleyici rüya: İnsanın hayatında karşılaşacağı olayları haber vermesi için Allah'ın Levh-i Mahfuz'dan görevlendirdiği bir meleğin gösterdiği rüyalardır. Buna göre, bir kimseye o melek aracılığıyla Allah'tan dünya ve ahiret işlerine yönelik müjde gelirse bu, iki şey içindir: Birincisi, Müslümanların ibret alması için; ikincisi, kıyamet gününde kâfirlerden yana hücceti tamamlamak için.
2-Korkutucu rüya: Allah tarafından görevlendirilen meleğin günaha neden olan yolları gösterdiği ve onu bu yollar konusunda uyardığı rüyalardır.
3-İlham niteliği taşıyan rüya ise, aynı meleğin, Allah kuluna iyilik, itaat, kulluk, zulümden kaçınma, günahlardan uzak durma ve günahlardan yana tövbe etme yollarını gösterdiği yollardır. Nitekim yüce Allah, Kurân-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Ey müminler, topluca Allah'a tövbe edin ki kurtuluşa eresiniz." [ Nur, 31.]
Yalancı rüya da üç kısımdır: İlki himmet, ikincisi illet, üçüncüsü de şeytandan olan (karmaşık) rüyalardır. Himmet; insanın uyanıkken düşündüğünü rüyada görmesidir. Bu rüyanın aslı olmadığı gibi tabiri de yoktur. İllet; insanın, bedenindeki herhangi bir hastalığın şiddetiyle rüyada inlemesi veya sayıklamasıdır. Bu tür rüyalar da asılsız ve tabiri olmayan rüyalardır.
Nitekim Allah, Kurân-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Onlar, bu, karmaşık ve aslı olmayan bir rüyadır; biz bunun gibi boş rüyaları yormayı bilmeyiz, dediler." [ Yusuf, 44.]
İmam Ali (a.s), rüya konusunda şöyle buyurmuştur: "Âlemlerin rabbi Allah'ın yarattığı ilginç şeylerden biri de rüya ve rüyada görülen iyilik veya kötülüklerdir."
İbn-i Sîrîn: Rüyanın ilginç yanlarından biri şudur ki; rüya sahibi rüyasında hayır ve esenlik ya da şer ve bela görür, sonra da aynıyla uyanıkken karşılaşır. Bir diğeri de, bazı insanlar rüyada rüya sahibine görünür ve rüya sahibi uyandığında o insanla karşılaşır. Bir diğer garip yanı da şudur ki; bazı cahiller rüyada öylesine hekimâne sözler öğrenip söyleyebilirler ki hiçbir âlim onlar kadar hikmetli bir söz söylememiş olabilir.
Cabir: Rüyanın gizemli yanlarından biri de şudur ki; rüya sahibi, rüyasında yabancı lügatlerden bahseder, onları açıklar, tefsir eder ancak uyandığında onun ne anlama geldiğini bilmez.
Kirmanî: Rüyanın gizemli yanlarından biri de şudur ki; insan rüyasında bir şey görür, uyandığında da o şey tıpkı rüyasında gördüğü gibi başına gelir.
RÜYALARIN DOĞRULUK DERECESİ
Kirmanî: Kim göreceği rüyanın doğruluk derecesini birtakım işaretlerle öğrenmek isterse, uyumadan önce çok yemek yemesin; ne aç kalacak, ne de tok olacak şekilde yesin; taharetli olarak yatağına girsin, sağ yanına uyusun ve Allah'ı zikretsin. Bu şartlara uyan bir kimsenin rüyası doğru çıkar ve onu unutmaz.
Selman-ı Farsî (r.a) der ki: "Bedevînin biri Resul-i Ekrem'in (s.a.a) yanına gelerek 'Ey Allah'ın resulü, dün gece şöyle bir rüya gördüm' deyip gördüğü karmaşık bir rüyayı anlattı. Peygamberimiz, 'Ey bedevî, dün gece ne yemiştin?' diye sordu. Bedevî, bol miktarda pişmiş hurma yediğini söyleyince Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdu: Bu rüyanın tabiri yoktur. Zira senin rüyanın sebebi, çok yemek yemektir."
Bazı tabirciler, bu tür şeylerden kaynaklanan rüyaları da tabir ediyorlar ve bu yüzden de yorumları doğru çıkmıyor. Bunun nedeni ise, rüya konusunda titiz davranmamaları ve bu tür ince noktalara dikkat etmemeleridir. Buna göre tabirci, yorumlarının doğru çıkması için rüyayla ilgili bu gibi ince noktalardan gafil olmamalı, rüyasının yorumunu isteyen kimseden gerekli bilgileri almalı ve daha sonra tabir etmelidir.
İbn-i Sîrîn: Bazı insanlar rüya görür ve bu rüyanın kendileriyle alakalı olduğunu sanırlar. Oysaki bu, yakınlarından biri için de geçerli olabilir. Nitekim henüz ergenlik çağına girmeyen bir çocuğun rüyası, anne-babasının yaşantısına yorumlanmaktadır. Bazen de kadının gördüğü rüya, kocasına yorumlanabilir. Allah-u Taâla şöyle buyurur: "Artık kaçın Allah'a, şüphe yok ki ben size, onun tarafından, apaçık bir korkutucuyum."[ Zariyat, 50.]
Aynı şekilde, hüküm sürenlerin korkusuyla kaçmak, rüya sahibinin Allah'ın koruması altında olduğuna işarettir. "Kendileri için hoşnut olduğu dinlerini güçlendirecek, korkularını güvene çevirecektir."[ Nur, 55.] Bu bağlamda çokça tabir vardır.
ŞAHISLARA GÖRE RÜYALARIN ÖZELLİKLERİ
İbn-i Sîrîn der ki: Rüya, kâfir ve mümin olmak üzere iki hâlden oluşur. Aslı ise on üç çeşittir:
1- Hâkimlerin rüyası.
2- Fakihlerin rüyası.
3- Âlimlerin rüyası.
4- Özgürlerin rüyası.
5- Kölelerin rüyası.
6- Erkeklerin rüyası.
7- Kadınların rüyası.
8- İffetlilerin rüyası.
9- Fasıkların rüyası.
10- Zenginlerin rüyası.
11- Fakirlerin rüyası.
12- Baliğlerin rüyası.
13- Baliğ olmayanların rüyası.
Buna göre, hâkimlerin rüyası diğerlerinin rüyasından daha gerçekçidir. Zira fazilet, adalet, insaf, nezaret, halkın işleriyle ilgilenme, sorunları çözme vb. gibi şeyler onların vazifesidir. Fakihlerin ve âlimlerin uykuları da diğerlerine nazaran daha gerçekçidir. Zira Allah, halkı hidayet etmeleri, onları hayra ve doğruluğa davet etmeleri ve kötülükten sakındırmaları için fakihlere ve âlimlere özel lütfünü göndermiştir. Erkeklerin rüyaları, kadınların rüyalarından daha gerçekçidir.
Nitekim Allah şöyle buyurur:
"Erkekler, kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları birçok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir."[ Nisa, 34.]
"Erkeğe iki kadının hissesi kadar düşer."[ Nisa, 176.]
"İki erkek olmazsa biri unuttuğu vakit öbürünün hatırlatması için razı olacağınız kimselerden bir erkekle iki kadın tanık olsun."
[Bakara, 282.]
Yüce Allah sabrı, aklı, reyi, bayındırlığı, büyüklüğü, şecaati, cömertliği, yargıyı, takvayı ve adaleti erkeklere daha fazla vermiştir.
İffetlilerin (salihlerin) rüyası da fasıkların rüyasından gerçekçidir. Zira salihler, iyiliğe ve hakka itaate yönelirler ve günahlardan kaçınırlar. Ama fasıkların rüyaları, tıpkı kâfirlerin rüyaları gibi kıyamet günü için onlara delil niteliğindedir. Zira fasıklar günah konusunda ısrar ederler ve kıyamet gününü düşünmezler.
Peygamber efendimiz (s.a.a), "Veren el, alan elden üstündür" buyurmuştur. Dolayısıyla dilencilerin rüyaları asılsızdır. Çünkü onlar hep üzüntü içerisindedirler. Geçimliklerinden başka bir şey düşünmezler.
Fakirlerin rüyası ise iki şekilde yorumlanır; görülen rüya iyiyse geç, kötüyse erken gerçekleşir. Zenginlerin rüyası bunun tersinedir. Baliğ olan çocukların rüyaları ise zayıftır. Çünkü onlarda şehvet ön plandadır ve yeterli derecede akıl ve edebe sahip değillerdir. Bazı tabircilere göre, bu çocuklar iyi bir rüya görmüşse, anne-babalarına yorulur. Kötü ise de herhangi bir zararı yoktur. Henüz baliğ olmayan çocukların rüyaları hakkında ise iki görüş vardır:
1-Onların gördüğü rüya çabuk gerçekleşir; çünkü henüz günaha bulaşmamışlar ve dünyadan yana bir şeye sahip olmamışlardır.
2-Çocukların rüyası tabirsizdir; çünkü akılları ve bilgileri henüz kemale ermemiştir. Yine bazı tabircilere göre sarhoşun, cünüplünün ve hayızlı kadının rüyaları tabirsizdir. Ama İbn-i Sîrîn bu görüşe karşıdır. Zira müşrikler, Yahudiler ve Hıristiyanlar asla cenabet guslü almazlar ve daima cenabetli gezerler.
Rivayet edilir ki; Safiye bint-i Vahiy, Hayber'deyken rüyasında ay ile güneşi bir arada görmüş ve gördüğü bu rüyayı Hayber'in emirine anlatmıştı. Emir bu rüyayı işitince Safiye'ye yumruğuyla vurdu ve öfkeyle, "Eğer senin gördüğün rüya doğruysa, Muhammed (s.a.a) bu kaleyi ele geçirecek, seni de eşi yapacak!" dedi. Ertesi gün Resul-i Ekrem (s.a.a), İmam Ali'nin gösterdiği yiğitlikle kaleyi ele geçirince Safiye'yi onun huzuruna getirdiler. Resul-i Ekrem, ona yüzündeki kızarıklığın sebebini sordu. O da gördüğü rüyayı ve başından geçen olayları anlattı. Böylece rüyası gerçekleşmiş oldu.
Kirmanî: Müslüman'ın rüyası kâfirden, âlimin rüyası cahilden, salihin rüyası fasıktan ve iyilerin rüyası kötülerden daha doğru ve gerçekçidir. Nitekim Allah, şöyle buyurur:
"Yoksa kötülük kazananlar, kendilerini de iman edenler ve iyi işlerde bulunanlarla eşit mi tutacağız, dirimleri de, ölümleri de onlarla bir olacak mı sanıyorlar?"[ Casiye, 21.]
Yaşlıların rüyası gençlerinkinden, gençlerin rüyası da çocuklarınkinden daha doğru ve gerçekçidir.
Adamın biri İbn-i Sîrîn'e, "Rüyamda ezan okuyordum, bunun tabiri ne olabilir?" diye sordu. İbn-i Sîrin, "Hacca gideceksin" dedi. Hemen arkasından biri daha geldi ve o da aynı rüyayı gördüğünü söyledi. İbn-i Sîrîn ona da "Seni hırsızlıkla itham edecekler" dedi. Bunun üzerine öğrencileri "Ey üstat, aynı anda birini hacca, diğerini de hırsızlıkla ithama yordunuz; hâlbuki ikisinin de rüyası aynıydı, bunun sebebi nedir?" diye sordular.
İbn-i Sîrîn şöyle cevap verdi: "Önce gelenin batınını iyi gördüm ve bunu hacca yordum. "Ve insanları hacca davet et, uzak uzak, bütün yerlerden yaya olarak yahut hayvana binerek gelsinler sana."[Hac, 27.]
Diğerinin simasından onun kötü biri olduğunu okudum ve bunu da hırsızlıkla ithama yordum. "Onların yüklerini hazırlayınca şerbet içtiği bardağı kardeşinin yükünün içine koydurdu, sonra da ey kafile, siz hırsızsınız diye bir münadiye nida ettirdi." [Yusuf, 70.]
İmam Cafer Sadık (a.s): Gündüz vakti görülen rüya, birkaç gün içerisinde gerçekleşir. Gece vakti görülen rüyanın gerçekleşmesi ise altı ay, bir yıl veya yirmi yıl kadar gecikebilir. Nitekim Hz. Yusuf'un rüyası yirmi yıl sonra gerçekleşmişti. Bazen de kırk yıl sonra gerçekleşebilir. Zira Resul-i Ekrem (s.a.a), rüyasında birinin İmam Hüseyin'in (a.s) kanını içtiğini görmüş ve bu rüyanın tabiri kırk yıl sonra, İmam'ın şehadetiyle gerçekleşmişti.
Cabir: Geceleyin görülen rüya, gündüz vaktinde görülen rüyadan daha gerçekçidir. Akşamın ilk saatlerinde görülen rüyanın tabiri olmaz. Çünkü bunun sebebi, o anki düşüncelerdir. Gece yarısında görülen rüyanın da etkisi yoktur. Çünkü o vakitte görülen rüyalar karışık rüyalardır ve bunlar şeytanın ürünüdür. En doğru rüyalar, sabaha yakın bir zaman kala veya hava aydınlanmaya başlayınca görülen rüyalardır. Zira bu rüyaları mukarreb melek Levh-i Mahfuz'dan gösterir. Bu yüzden gerçekçi olur ve tabiri vardır.
RÜYAYI BAŞKALARINA ANLATMAK DOĞRU MUDUR?
Kirmanî: Halkın geneli, "Eğer rüyamızı tabirden anlamayan birine açacak olsak, o ne söylerse tabiri o olur" diye düşünür. Oysaki bu düşünce yanlış ve asılsızdır. Hekimlere ve meşhur tabircilere göre, rüya sahibi, ihtiyat gereği gördüğü rüyayı tabir ehlinden başkasına açmamalıdır. Tabircilerin belirledikleri ve yorumladıkları doğal rüyalar, Allah'ın emriyle ve melek aracılığıyla insana gösterilen rüyaların yorumlarıdır. Dolayısıyla bu tür rüyalara dikkat etmek zorundayız. Onları cahil kimselere açmamalıyız.
Hak Taâla Kurân-ı Kerim'de şöyle buyurur: "De ki: Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"[ Zümer, 9.] Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur: "Âlimle cahil bir olmaz." Dolayısıyla melek aracılığıyla insana gösterilen rüya, Allah tarafından kuluna gönderilen bir mesaj olduğu için tabiri neyse, mutlaka gerçekleşecek olan da odur.
Tabiri olan doğal bir rüyanın getirisine hiç kimse mani olamaz. İster cahil bir kimse bu rüyayı tabir etmiş olsun, ister âlim bir kimse, sonuçta rüyanın gerçekleşmesi kaçınılmazdır.
Aralarındaki fark ise şudur: Cahil kimse, yanlış tabiriyle rüya sahibini yanlış yönlendirmiş olur ve rüyadaki mesajın ne anlama geldiği konusunda onu bilgilendiremez. Ama tabir ehli bu rüyanın ne anlama geldiğini bilir ve rüya sahibine doğru bilgi verir. Dolayısıyla rüya sahibi, gördüğü rüyanın iyi veya kötü akıbetine hazırlıklı olmalı, bu ilahî mesaja güvenmelidir. Aldığı bu mesajla zararları en aza indirebilir, hatta tamamen ondan kurtulabilir.
Buna göre gördüğümüz rüyayı tabir ehlinden başkasına açmamalı veya bu kitaptan faydalanmalıyız. Ancak bu şekilde doğru tabiri elde etmiş olabiliriz.
Eğer "Rüyaları bilgisiz insanların yanında açmamalıyız" deniyorsa, burada bilgisizden kasıt, avam halk tabakası veya zihinsel özürlü kimseler değildir. Bilakis, rüya tabirleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan herkes bu sınıftandır.
Hekimler derler ki, doğal bir rüyanın tabiri ne olursa olsun, mutlaka gerçekleşecektir. Ancak dua ve sadaka bu konuda etkilidir ve kötü olayları def edebilir.
Hz. Yusuf (a.s) buyurur ki: "Cahiller ne kadar ibadet ederlerse etsinler hak rüya batıl, batıl rüya hak olmaz. Asıl ibadet, bilgi ve inançla yapılan ibadettir. Dolayısıyla Allah katında kabul gören ibadet, bilerek yapılan ibadettir."
TERS RÜYALAR
Bazı rüyaların tabiri birbirinin tersinedir. Mesela, İbn-i Sîrîn der ki: Rüyada veba görmek, savaş demektir, Kurân hikmettir, hikmet Kurân'dır, firar etmek gülmektir, gülmek firar etmektir, çekirge ordu ve kargaşadır, ordu çekirgedir ve elçi yolculuktur. Harabe ev, ev sahibinin ölümüne işarettir ve kız istemek (evlenmek) ekin ekmek demektir. Yüce Allah şöyle buyurur: "Kadınlarınız, tarlalarınızdır. Tarlalarınıza dilediğiniz gibi girin."[ Bakara, 223.]
İyilik yapmak kumaş dokumaktır, kumaş dokumak iyilik yapmaktır ve sel düşmandır. Her şeyin yenisi iyiye, eskisi de kötüye yorulur. Yenisi kötü olan her şeyin rüyaya göre eskisi iyiye yorulur. Yeni ayakkabı giymek hüzün ve kedere, eski ayakkabı ise sevince işarettir.
Bu gibi rüyalar çoktur. Elinizdeki kitapta yeri geldikçe Allah'ın izniyle bu konulara işaret edilecektir.
RÜYA TABİRLERİNİ FARKLILAŞTIRAN ETKENLER
Bir rüyanın tabiri, rüyanın saatine, rüya sahibinin rüyasını anlattığı zamandaki durumuna, mesleğine vb. şeylere göre değişebilir. Buna göre, rüyasında bir filin üzerinde oturduğunu gören kimse, büyük bir meslek elde edecektir. Şimdi, aynı kimse bu rüyayı gündüz vakti görecek olursa, karısını boşayacak demektir. Rüyada çöl kuşu yakalamak, bir namerdin eline düşmeye işarettir. Ancak aynı rüya gündüz vakti görülürse, hastalık alametidir.
İmam Cafer Sadık (a.s): Bir rüyanın tabiri kişinin inancına, mesleğine ve zahirine göre değişebilir. Şöyle ki; aynı rüya biri için rahmete işaretken bir başkası için de azaba işaret olabilir.
Nitekim yüce Allah şöyle buyurur: "Yahudiler: Allah’ın eli sıkıdır, dediler. Böyle dedikleri için elleri bağlandı ve lanete uğradılar."[ Maide, 64.]
Danyal (a.s): Sabah vaktinden öğle vaktine kadar görülen rüyalar hayra, gün ortasından akşama kadar görülen rüyalar ise şerre yorulur.
RÜYA TABİR EDİLİRKEN TABİRCİNİN SAYGINLIĞININ KORUNMASI
Rüya gören kimse gördüğü rüyayı tabirciye sormak için yanına gittiğinde önce selam verip oturmalı, Allah’ı yâd ettikten sonra Peygamber'e (s.a.a) ve O'nun tertemiz soyuna (a.s) salâvat getirmeli, Allah'tan yardım dilemeli, daha sonra besmele getirip gördüğü rüyayı hiçbir azaltma ve çoğaltma yapmadan doğru bir şekilde tabirciye anlatmalıdır.
Nitekim Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: "Doğru konuşanların rüyaları daha doğrudur."
Öte yandan tabirci de sabırlı olmalı, rüya görenin rüyasını sonuna kadar dinlemelidir. Rüya sahibinin babasının ismini, herhangi bir zümreye ait olup olmadığını, mesleğini; âlim mi cahil mi, mümin mi münafık mı, yerli mi yabancı mı olduğunu, rüyayı gündüz mü gece mi gördüğünü vs. sorup öğrenmeli ve bu durumları göz önünde bulundurmalıdır. Yani rüya gören kişinin durumuna tamamen vakıf olup öyle tabir etmelidir. Daha sonra gerçekleri hiç çarpıtmadan yansıtmalı, sırf ona hoş gelsin diye rüyayı tabir etmemelidir.
HANGİ RÜYALAR GERÇEK RÜYALARDIR?
Başta da belirttiğimiz üzere, rüya dört çeşittir:
1-Bazen kan basıncınızın artmasından kaynaklanan rüyalar görürsünüz. Bu tür rüyalar tabir edilmez.
2-Bazen stres altında olmanız ve düşüncelerinizin başka şeylerle meşgul olması yüzünden rüya görürsünüz. Bu rüyalar da gerçeği yansıtmaz ve tabiri yoktur.
3-Bazen gün boyu yaptığınız işlerden etkilenir ve bunlarla ilgili rüyalar görürsünüz. Bu tür rüyaların da tabiri olmaz.
4-Bazen de kalbinizi bir şeyle meşgul etmez ve ruhunuzu birtakım şeylerden arındırırsınız. Böyle yaparsanız, gördüğünüz rüya gerçeği yansıtır.
Bazı vakitlerde görülen rüyalar diğer vakitlerde görülen rüyalardan daha etkilidir. Buna göre:
1-Yılın ilk başlarında görülen rüyalar yılsonunda görülen rüyalardan…
2-Gecenin sonlarında görülen rüyalar akşamın ilk saatlerinde görülen rüyalardan…
3-Günün ilk saatlerinde görülen rüya günün son saatlerinde görülen rüyalardan…
4-Takva sahiplerinin gördüğü rüyalar diğerlerinden gerçeğe daha yakın ve daha etkilidir.
RÜYA SINIFLARI
Müslüman’ın rüyası Yahudilerden, âlimlerin rüyası cahillerden, salihlerin rüyası salihalardan, salih ve salihaların rüyası zan altında olanlardan daha iyidir. Aynı şekilde önde gelen şahsiyetlerin rüyası sıradan insanların rüyasından, fakihlerin rüyası çarşı esnafının rüyalarından, ayık insanların rüyası sarhoşların rüyasından daha iyidir.
GÖRÜLEN RÜYALARIN TABİRİ NE ZAMAN GERÇEKLEŞİR?
-Ayın ilk günü görülen rüyalar doğru rüyalardır.
-Ayın 2. günü görülen rüyalar doğru ve daha etkilidir.
-3. gün görülen rüyalar da çabuk etkisini gösterir.
-4 ve 5. gün görülen rüyalar bir yıl sonra etkisini gösterir.
-6, 7, 8 ve 9. günün rüyası yine bir yıl sonra etkili olur.
-Ayın 10. günü görülen rüya yalancı rüyalardır ve tabiri doğru çıkmaz.
-11 ve 12. günün rüyaları da bir yıl sonra gerçekleşir.
-14. günün rüyası orta hallidir; yani ne iyi ne de kötüdür.
-15. günün rüyasının etkisi çabuk görülür.
-16 ve 17. günün rüyası bir süre geçtikten sonra kendini gösterir.
-18 ve 19. günün rüyası çok etkilidir.
-20 ve 21. günün rüyası yalancı rüyadır ve tabir edilmez.
-22. günün rüyası çabucak etkisini gösterir.
-23 ve 24. günün rüyası çok kötüdür ve hayırlı bir etkisi olmaz.
-25 ve 26. günün rüyası da yalancı rüyadır ve tabir edilmez.
-27 ve 28. günün rüyası faydasız bir rüyadır.
-29. ve 30. günün rüyası doğru, güzel ve etkilidir.
HANGİ SAATLERDE GÖRÜLEN RÜYALAR DOĞRUDUR?
Gecenin ilk saatlerinde görülen rüya, yalancı rüyadır. Bu rüyanın tabiri yoktur ve etkisi de olmaz.
Gece yarılarında görülen rüyaların tabiri vardır ama yorumu günler ve aylar sonra gerçekleşir.
Sabah saatlerinde görülen rüya ise, doğru ve muteber rüyalardır ve yorumu aynı gün içerisinde gerçekleşir.
HANGİ GÜNLER RÜYALARIN TABİRİ DOĞRU ÇIKAR?
Şeyh Bahauddin Amulî'den (r.a) rivayet edilir ki;
"Cuma akşamı görülen rüya, yalancı rüyadır.
Cumartesi akşamlarının rüyası doğru ve iyidir.
Pazar akşamlarının rüyası doğrudur ve tabiri çabuk gerçekleşir. Pazartesi akşamlarının yorumu ise şöyledir: Rüyayı gören kimseye pek yakında zulmedilecektir. Başka bir deyişle o günün rüyası kötüdür.
Salı akşamının rüyası oldukça iyi ve güzeldir.
Çarşamba'nın rüyası iyiye yorulur, mal ve servet olarak tabir edilir. Perşembe akşamının rüyası ise doğrudur ve faydası yakın bir zamanda görülür."
RÜYA HAKKINDA BİRKAÇ MEVZU
Biharu'l-Envar'da, İmam Cafer Sadık'ın (a.s) Mufazzal'a şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Ey Mufazzal! Uyku ve rüya hakkında tefekkür et; nasıl da her şey yerli yerinde düşünülmüş (tasarlanmış), doğru rüyalarla yalancı rüyalar birbiriyle karıştırılmış! Eğer bütün rüyalar doğru olsaydı, herkes peygamber olurdu ve tam tersi, hepsi yalancı rüya olsaydı, yine aynı olurdu. Zira böyle olsaydı, rüyanın hiçbir faydası olmazdı, boş ve anlamsız olurdu. Bazen rüya doğru olur ve insanlar ondan faydalanır; onunla birtakım şeyler elde ederler ya da birtakım zararlardan uzak dururlar. Bazen de rüya, yalancı rüya olur; insanlar tamamen rüyalarına bel bağlamasınlar diye çoğu rüyalar böyledir."
Yine İmam Cafer Sadık'tan (a.s) şöyle rivayet edilir:
«Rüyalar iki kısımdır:
1-Karışık rüyalar veya başka bir deyişle yalancı rüyalar.
2-İşaretler veya başka bir deyişle doğru rüyalar.
Doğru rüyalar da kendi aralarında, açık rüyalar ve açık olmayan rüyalar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Açık rüyalar, herhangi bir yoruma ve tevile ihtiyaç duyulmayan rüyalardır.
Hz. İbrahim'in (a.s), oğlu Hz. İsmail'i (a.s) kurban olarak kestiğini görmesi, bu rüyalardandır. "İbrahim dedi ki: Oğulcağızım, ben, rüyamda, seni kesiyorum gördüm."[ Saffat, 102.]
Tabire ihtiyaç duyulan açık olmayan rüyalar ise, tıpkı Hz. Yusuf'un (a.s) rüyası gibidir: "Yusuf, babasına dedi ki: Babacığım, ben on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm, bir de baktım ki onlar bana secde ediyorlar."[ Yusuf, 4.]
Nitekim tabiri yıllar sonra gerçekleşti. "Anasıyla babasını tahta çıkartıp oturttu ve hepsi de ona karşı secdeye kapandılar."[ Yusuf, 100.]
Bu olayın ardından Yusuf (a.s) babasına şöyle buyurdu: "Babacığım, evvelce gördüğüm rüya bu işte, Rabbim onu gerçekleştirdi."[ Yusuf, 100.]»
Tabirlerinden faydalanılan başlıca kitaplar şunlardır:
1- Usul-u Danyal (a.s)
2- Taksim, İmam Cafer Sadık (a.s)
3- Cevami, Muhammed b. Sîrîn
4- Destur, İbrahim Kirmanî
5- İrşad, Cabir Mağribî
6- Tabir, İsmail b. Eş'as
7- Kenzu'r-Rüya, Memunî
8- Tabir, Beyyan Abdus
9- Tabir, Hafız b. İshak
10- Cumelu'd-Delail
11- İzahatu't-Tabir, Fahri
12- Kafi'r-Rüya
13- Tabir, Maruf Tâvus
14- Muferrihu'r-Rüya
15- Tuhfetu'l-Muluk
16- Minhacu't-Tabir, Halid İsfahanî
17- Mukaddimetu't-Tabir
18- Hakaiku'r-Rüya
19- Vecize, Muhammed Sahune vs.
|