Zona Hastalığı
Zona hastalığına virüsler sebep olur, deride sinirsel ağrılı kabarcıklar oluşur. Bu hastalığa sebep olan virüse varcella-zoster-virüsü denir ve bu çocuklarda su çiçeğine sebep olan virüstür. Yıllarca sinir hücrelerinde sakalndıktan sonra çıkarak zona hastalığına hastalığına sebep olur. Zona hastalığı genelikle yaşlılarda görülür. Zona hastalığına karşı tetbir almak mümkün değildir. Zira bu virüs yaşam boyunca vücutta kalır. Zona hastalığı her yaştan insanda görümesine rağmen daha çok immün zafiyeti, kanser ve AİDS hastalarında görülür. Bu hastalarında ortak yanı immün zafiyetidir. Zona hastalığının sebepleri:
Zona hastalığına sebep olan varicella-zoster-virüsü su çiçeğinede neden olur ve bağışıklık sistemi (immün sistemi) buna karşı antikor üretir. Virüs sinir sisteminin kökü olan onurilik kanalına yerleşir ve orada yıllarca beker. Antikorlar bu virüsü konturol altında tutar. Ne zamanki immün sistemi çok zayıflarsa virüs tekrar harekete geçer (reaktifleşir).
Zona hastalığı nasıl oluşur?
1-) Virüsçocuk çağında (3-10 yaşları arası ) ilk enfeksiyonda su çiçeğine yakalanır ve virüsler sisir sisteminin köküne yerleşerek orada bekler.
2-) Virüsün reaktifleşmesi (yeniden harekete geçmesi) ile sinir köklerinden çıkar ve sinirin en uc noktasından en üst deriye gelir.
3-) Zonan hastalığının ortaya çıkaması immün sisteminin AİDS ve kanser gibi hastalıklar nedeniyele zayıflamasından dolayı ortaya çıkar. Bu hastalılar sırasında kulanılan kemoterapi mantarların ve virüslerin yayılmasını hızlandırır.
4-) Zona hastalığı nadiren çok ağır grip, stres veya benzeri etkenlerden dolayıda ortaya çıkabilir.
Zona hastalığının belitileri:
1-) Reaktifleşen herpes-zoster-virüsü sağ veya sol böğürde daha çok görülür ve nadirende sağ veya sol kalça vede sağ veya sol omuzda görülür.
2-) 2-3 gün süren ağrıdan sonra kırmızımsı tipik kabarcıklar oluşur ve bu su çiçeğine benzer, fakat onun gibi vücudun her tarafında değil beli bir bölgesinde görülür.
3-) Üç gün sonra kabarcıklar en yaygın halini alır. Bundan sonra kabarcıklar patlıyarak kabuk bağlamaya başlar ve 2-3 hafta sonra iyileşir.
4-) Bu kabarcıklar ortaya çıkarken ateş yükselebilir ve bazı hallerde lenf bezleri şişebilir.
5-) Çok nadiren zona hastalığı geçtikten haftalar ve hatta aylar sonra buradaki sinirlerde ağrılar görülür ve buna postzosterik nevralji (zona sonu sinirsel ağrı ) denir.
Zona hastalığına yakalananlar ne yapmalı:
1-) Zona hastalığına yakalanaların başka insanlarla kontakta bulunmamaları gerekir.
2-) Zonaya yakalananların mutlaka doktora gitmeleri ve uygun tedavi metotları kulanmaları
3-) Hastalık süresince hastanın dinlenmesi gerkir, böylece vücudun immün sistemi güçlenir ve hastalıkla daha kolay mücadele edilir.
4-) Zonaya yakalanaların ellerini yüz ve gözlerine sürmemeleri gerkir aksi halde virüs yüz ve gözde tahribata sebep olur.
Zonanın teşhisi:
Doktorun hastaya soracağı hastalığın hikayesi (anamnez) ile ilgili bilgiler teşhis için yeterlidir. Zona çok belirgin ve farklı bir hastalıktır, çünkü kabarcıklar vücudun sadece beli bölgesinde görülür. Açık ve belirgin olan Zona belirtilerine (semptom) rağmen şüpheli bir durum varsa o zaman kabarcıklardan alınan bir parça mikroskopla incelenir (sitoloji) vede kantesti yapılabilir. Böylece herhangi bir şüpheye gerek kalmaz.
Zonanın tedavisi:
Herpese karşı kulanılan acicilovirin veya valaciclovir amapülü damardan vurulur veya brivudin hapı alınır ve kabarcıklar üzerine kaşıntıyı önlemek için puder (toz) serpilir. Bu hap ve ampüller virüstatik, yani virüslere karşı etkilidirler, fakat hiçbir zaman virüsleri yokedemezler. Bu nedenle bu hastalığın asıl ortya çıkış sebebi olarak bilinen immün zafiyeti ortadan kaldırımak gerekir. Gökçek İksiri, Gökçek Tonik, ZYE immün sistemini güçlendirir ve vücudumuz bakteri, virüs ve mantarlara karşı daha etkili bir mücadele sürdürülür. Gökçek İksiri etkildir, çünkü virüsün saklandıığı curufu eriterek yokeder. Böylece açıkta kalan virüsü bağışıklık sitemi yokeder. Hastalık geçene kadar beslenmeye dikkat edilmelidir. Sindirim sistemi ağır hayvansal besinlerle yorulursa bağışıklık sistemide güsüz kalır. Bunedenle beslenmek önmelidir.
Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|