Kur'an, anayasal bir kitap olmadıktan sonra hayatımızın hep bir köşesinde kalır.
O, gerektiği zaman ikram edilecek, saygıyla baş köşeye oturtulacak bir misafir değil, ömrünüzü paylaştığımız diğer yarımız, dünümüz, bugünümüz yarınımız olmalı.
Hayatın en içinde yer almalı, bizden biri olmalı... Gönül bahçemize serpiştirilen hoş kokulu, güzel tınılı bir ses değil, aldığımız her nefeste eseri olmalı.
Allah Teâlâ'yı her an zikrederken, Kur'an'da; çokça zikreden kullardan olma şerefini hatırlamalı...
Anneye "üf" derken, üç kere düşünmeli...
Dost muhabbeti yaparken "ölü kardeşinizin etini yemekten tiksindiniz değil" âyeti, dile kemik takmalı...
Eşler arasında geçim veya boşanma olacaksa "ya güzelce geçinin veya güzellikle onları salın" âyeti hissedilmeli...
Kısacası, her birimiz yaşayan veya iki ayaklı Kur'an olmadıkça maksat hasıl olmaz.
Rabbim cümlemizi, Kur'an'la diriltsin...
.
|