Alıntı:
Manevitokat Nickli Üyeden Alıntı
Harflere verilen sayı değerleri ile geleceğe veya mazideki olaylara tarih düşürmek yahut isme dair işaretler çıkarmak ilmi. Ebced hesabına yakın bir ilmin adıdır. Kelime olarak; sütten kesilmiş oğlak veya kuzu derisi anlamında olan "çefr"den gelmektedir.
Şiîler arasında çıkmış, daha sonra bu kültürün etkisiyle tasavvufa yakın veya mutasavvıf bazı Sünnî âlimlerin de itibar ettiği bir hesap olmuştur. Şiîler, Kuran'ın batınına dair Hz. Ali' nin bir tefsirinin bulunduğunu, bu tefsirin gizli ilimler ihtiva ettiğini ve içinde Ehl-i Beyt'ten olanlar için, kıyamete kadar gelecekte vukû bulacak dinî ve siyasî bütün olayların yazılı olduğuna inanırlar. Bazıları ise; Hz. Ali'nin değil de, Ca'fer es-Sadık'ın böyle bir kitabının bulunduğunu söylerler. Kitap, sütten kesilmiş oğlak ya da kuzu derisine yazılı olduğu için ona "cefr" denilmiştir. İbn Haldun, bu kitapla ilgili rivayetlerin asılsız olduğunu söyler.[1] Gerçekten, bu ilmin İslâm'da aslı yoktur. İmâmiyye, Ehl-i Beyt'in kazanılmış ilimler yanında Hz. Peygamber'den intikal eden Allah vergisi ilimlere de vakıf olduğuna "Peygamber (s.a.s.)'ın bu ilmi Ali'ye verdiğine; Ali'den de Hz. Hüseyin'e, ondan, oğlu Ali Zeynelâbidîn'e ondan Muhammed Bâkır'a, ondan da Ca'fer-i Sadık'a geçtiğine inanır. Bu ilme cifr ilmi diyorlar. Ca'fer-i Sadık'ın, cifri; "o, deriden bir kaptır; onda peygamberlerin ve İsrâiloğulları bilginlerinin bilgisi vardır" şeklinde tarif ettiği söylenir." [2]
Zamanla bu kitapta ayrı ayrı harfler rumuz gibi kullanılarak, bunlardan ahkâm çıkarma itikadı doğdu ve bu sûretle "İlmu'l-cefr" tabiri, "İlmu'l-Hurûf" manasına kullanılır oldu. Dolayısıyla cifr, sadece istikbale ait bir keşif iken, sonraları harflerin rumuz ve sayılarına dayanarak geleceğe dair hüküm çıkarmak demek olan. Hurufiliğe dönüşmüştür. Bu da harflere sayısal değerler atfetmek suretiyle istikbalden haber vermek usûlüdür. Ebced hesabı diye isimlendirilen bu ilme göre "ebced, hevvez, huttî, kelemen.." kelimelerinde ilk harfin değeri bir, ikinci harfin değeri iki... şeklinde onuncuya kadar harflerin değeri birer birer artırılır. Onuncu harften itibaren sırasıyla harfler onar onar arttırılır. Yüz değerini taşıyan harften itibaren de her harfin değeri yüzer yüzer artırılır. Böylece son harf bin değerindedir. Cifre ve gaybı bilmeye dair sahih bir dayanak yoktur.
Eğer buna dair ilmî bir dayanak olsaydı elbette gelişir ve herkes bunu öğrenirdi. Allah hiç kimseye gaybdan haber verme hususunda bir ilim ve yetenek vermemiştir. Yalnız, bazı peygamberlere ahiret, melekler ve cinlerle ilgili bilgiler bahşetmiştir ki bunlar vahiy ile sabittir, inanmak gerekir.
Araştırmacı ve titiz âlimler "Cümmel esâbı" diye de isimlendirilen cifr hesabına şiddetle karşı çıkmışlardır. İbn Hacer el-Askalânî, buna itimat etmenin caiz olmadığını söyler. İbn Abbâs'ın da, bu hesabı sihir cümlesinden saydığı nakledilmektedir.
alıntıdır bilginize
|
Es-selâmu aleykum ve rahmetullâh ve berekâtuh kardaşlarım.İyi günler,kolay gelsin.@Ma'nâvî tokat kardaşım Allâh rizâsı için yazdıklarımı yanılış anlama çunkim ben bir seyyidim udu(ve) bir seyyid olarak bu yazıyı okuduğumda dedem Ca'fer es-Sâdik benden bunları yazmamı istedi.Nitekim bu konuyu ve buna benzer konuları benim gibi Şânlıurfa Siverekli,benim gibi Bucak 'aşîretinden olan,'aşîretimizin,Bucakların medâr iftihârı tanrı bilimci(teolog) teyze oğlum 'İbrâhîm ile de tartışmış idik.
'Âlî musâ'adeleriniz ile şunu belirterek Hakk söze başlıyorum.Bilindiğinizdir kim yeme(hem) Sunnî kaynaklarda yeme(hem) Şî'î kaynaklarda sağın(sahîh) olduğu muhakkak olan sevgili dedeciğim Muhammed Mustafânın bir hadîsi şerîfi vardır.Bu hadîsi şerîfin adı ''Sekaleyn Hadîsi(حديث الثقلين)''dir.Hatemu'l-Enbiyâ atam Muhammed Mustafâ demiştir kim:''إِنِّی تَارِک فِیکمْ أَمْرَینِ إِنْ أَخَذْتُمْ بِهِمَا لَنْ تَضِلُّوا- کتَابَ اللَّهِ عَزَّ وَ جَلَّ وَ أَهْلَ بَیتِی عِتْرَتِی أَیهَا النَّاسُ اسْمَعُوا وَ قَدْ بَلَّغْتُ إِنَّکمْ سَتَرِدُونَ عَلَی الْحَوْضَ فَأَسْأَلُکمْ عَمَّا فَعَلْتُمْ فِی الثَّقَلَینِ وَ الثَّقَلَانِ کتَابُ اللَّهِ جَلَّ ذِکرُهُ وَ أَهْلُ بَیتِی(Ben sizin aranızda iki ağır,değerli emânet bırakarak gidiyorum:''Allâhın kitâbı ve benim itretim).Bilindiğinizdir kangı(hangi) sözlüğü açar iseniz açın ''İtret'' sözcüğünün anlamı,fehvâsı,valörü ''Soy,nesil,kuşak,kabîle,boy,'aşîret,oymak'' olarak verilir.Bu hadîsi şerîfin doğruluğu,kesinliği bugün kimse tarafından tartışılmamaktadır.Nitekim 'azîz dedeciğim Muhammed Mustafânın torunu(Benim yine dedem) 12 'İmâmın(Önderin) 6.sı,'İmâm 'Azâmın öğretmeni,'İmâm(Önder) Ca'fer es-Sâdik ''Buyruk'' adlı kendisinin yazdığı kesinleşmiş,huccete erişmiş betiğinde(kitâbında) buyurdu kim:''Kur'ân ve 'Ehlibeyt tarafdârlığını yapmayanlara 'Muslimân' demek câ'iz olmaz.''.Dolayısı ile kim 'Ehlibeyti(Muhammed Mustafânın kendisini ve ev halkını) eleştiriyor ise tartışmasız kâfirdir lutfen,ricâ ediyorum bu tür şahıslardan,kendisine 'âlim diyenlerden uzak durun.Ben rûyâlarında kendilerinden düşündev(felsefe),fikih,gizli 'ilimler,k.îmiyâ_,tasavvûf udu tabî'î 'ilimler,ayrıca Evangelion(İncîl),Mizmor(Zebûr),Tora(Tevrat) udu(ve) atam 'İbrâhîmin suhufu,nenem Fâtimanın mushafı,değme(her) türlü yaksala(helâle) udu(ve) yasağa(harâma),geçmiştekim udu(ve) gelecektekim bilgileri udu(ve) biletleri(haberleri) içeren cifr ilmi;tanrı 'ilimleri alanlarından ders alan,ders almış torunları olarak şunu açık yüreklilik ile belirtmek istiyorum kim bu yazıda yazılanlar doğru değillerdir.İstirhâm ediyorum yanılış anlamayın yalınızca yazılanların doğru olmadıklarını belirtiyorum başka bir kasdım zinhâr yok.İbni Haldûndan başlamak istiyorum.İbni Haldûn aslâ ve kat'a bu 'ilmin asılsız olduğunu söylememiştir.Huccetim ise İbni Haldûnun çağları aşmış,târîh,siyâset,asıl agıy(ekonomi),toplum bilimi(sosyoloji) alanlarında çığır açan kitâbı ''Mukaddime''dir.İbni Haldûn iki cildlik bu kitâbının ikinci cildinde,823.üncü ile 828.inci sahîfaları arasında devrinin yaygın anlayışının tersine cifrin bireylere özgü bir yetenek olduğunu,bunun keşif ve ilhâm ile ilişkisini incelemiştir.Nitekim İbni Haldûn ile ilgili yanılışlardan biri de kendisinin Muhammed Mehdîye ınanmadığı yönündedir ve bu bilgi de yakın yıllarda çıkmış bir yazıda yanlışlanmıştır,bu söylem çürütülmüştür ya'nî İbni Haldûn ile ilgili yanılış anlama,dezanformasyon çok yaygın Allâh rizâsı için uyanık olun.Hakîkatan bu 'ilmin İslâm ile aslı,'alâkası,bağı çok derindir.Yâ Hakk!Bu 'ilmin İslâmda aslı,'alâkası,bağı ne derindir!.Neden?Çunkim dedem Muhammed Mustafâ dedem 'Âlîye demiştir kim:''يا علي، أنا مدينة العلم وأنت بابها(Ey 'Âlî!Ben 'ilmin şehriyim sen ise onun kapısısın.)''.Lutfen dikkat buyurun ''علم('İlim)'' sözcüğü bütün İslâm kaynaklarında,bütün İslâm literatüründe en geniş anlamları ile kullanılmış hattâ bu sözcüğün içerdiği anlamlardan biri de ''San'at''tır.Mutlakâ bilirsiniz örneğin eskiler kemân çalmayı öğrenmek için ''Kemân 'ilmine gidiyorum vesâ'ire'' cümleler kurarlar idi nitekim Oktay Sinanoğlu da kitâbında ''Kemân 'ilmi ...'' diye bir cümle kurmuştur.Pek iyi siz pek değerli okuyuculara şu soruyu yöneltmek istiyorum Muhammed Mustafâ gelmiş geçmiş en büyük bilgin,'âlim('İlim sâhibi) değil mi idi?Şâyed dedeciğim Muhammedu'l-Emîn gizli açık bütün 'ilimleri bilen olmasa idi 18.000 'âlemin savacısı(peygâmberi) olabilir mi idi?Cinnlerin ve insânların savacısı(peygâmberi) olabilir mi idi?Gizlinin açığın 'ilmini taşımasa idi,gizliyi açığı bilip görmese idi bugün Mekkedekim Mescidi Cinnin olduğu yerde cinnlere Mutahharayı/Kur'ânı/Furkânı/Hudâyı/Nûru/Şifâyı okuyabilir mi idi?Fahri Kâ'inât(Evrenin Övüncü),Zubdeyi Kâ'inât(Evrenin Özü),Seyyidi Kâ'inât(Evrenin Efendisi) olabilir mi idi?Yukarıda 'Arabca özgün(orijinal) metnini yazdığım,sağın(sahîh) olduğu tartışılmayan hadîse dayanarak 'ilmin kapısı çok sevdiğim dedem 'Âlîde ve Onun belinden(Zurriyyetinden,neslinden) gelen kimselerde bu tür 'ilimler olamazlar mı?Tabî'î kim vicdânı olan bütün kardaşlarım bu sorduğum sorulara yanıt olarak bene ''Hakklısın!'' diyeceklerdir.Hakk onlardan râzî olsun.Dunyâ âhiret sıkıntılarını gidersin.Ayrıca pek sevgili ashâbın birçok bilginleri kendilerini dedem 'Âlînin sonsuz 'ilminin öğrencisi kabûl ediyorlar idi.İbni 'Abbâs şöyle diyor idi:''Benim ve ashâbın 'ilminin,'Âlînin 'ilmi karşısındakim konumu bir damlanın yedi deniz karşısındakim konumu gibidir.”.Ayrıca dedeciğim Muhammedu'l-Emîn şöyle diyor idi:''Allâha ant olsun kim,'ilmin onda dokuzu 'Âlîye verilmiştir.Geri kalan onda biri husûsunda da 'Âlî insânlar ile ortaktır.''.He bu arada bu 'ilmin dayanağı pek çoktur lutfen önce bu 'ilim ile ilgili kaynakçayı(bibliogırafyayı) araştırın ayrıca bu tür 'ilimleri önüne gelen,cümle 'âlem,değme kişi(herkes) öğrenemez.Havâss 'ilminde(Bu arada İbni Haldûn havâs gibi birtakım 'ilimleri ve gaybı geleceği bilme gibi olağanüstü yetenekleri 'İmâm Cafer es-Sâdike nisbet etmiştir.) bir öğrencim var idi ona suflî 'âlemde gösterdiğim ufacık,küçücük bir görüntü sonrasında yarım sâ'atlık bir şoka girdi.Son olarak Yüce Allâh bütün seçilmişlere gaybı bilme yeteneğini vermiştir.Nasıl?Öncelik ile ''غيب(Gayb)'' sözcüğünün ne anlama geldiğini öğrenelim.Ne yazık udu(ve) acı kim Türkiada benim hakklarını üzerime aldığım udu(ve) güvence içerisinde dillendirdiğim deyimim ile kavram araştırması,kavram bilgisi olmadığından ötürü bunun üzerine de sözcüklerin anlarda(zihinlerde) oluşturdukları çarpık,sağlıksız çağrışım bulutlarından ötürü ''غيب(Gayb)'' sözcüğü de anlaşılamamıştır.İbnu’l-Esîr,En-Nihâye adlı yapıtının ''ġyb'' maddesinde ''Gayb'' sözcüğü ''Kalblerde(Zihinlerde) var olsun veyâ olmasın,gözlerden gizli kalan değme nen(her şey')'' biçiminde açıklamıştır.Ne demek istediğimi umuyorum kim anlamışsınızdır,algılamışsınızdır.İzen kaynaklarında(Dînî literatürde),Allâhın dilediklerini muttali'(Bilgi edinmiş,haber almış,öğrenmiş) kılacağı gayb alanına ilişik bilgi edinme yollarının vahiyden udu(ve) esinden(ilhâmdan) 'ibâret olduğu,böyle bir bildirim olmadan gaybı bilmenin olanaklı olamayacağı vurgulanmaktadır(Demek kim böyle bir bildirim gerçekleşir ise gayb bilinebilir.).Muhammed bin Ahmed el-Kurtubî,İbn Hacer el-Heytemî,İbn Ebû Rendeka et-Turtûşî udu(ve) Ebû Bekir İbnu’l-Arabî gibi bilginler/'âlimler,idi(hiç) bir emâreye dayanmadan gaybı bildiğini savlayan(iddi'â eden) kişinin küfre düştüğünü söylemişlerdir(Demek kim bir emâreye dayanarak gaybı bildiğini söyler ise kişi kâfir olmaz.).Ekçe('İlâveten) gayb bütün evliyâya ve enbiyâ bildirilmiştir,bu konuda kuşkuya düşmek Tanrının kakıncına(Gazâbullâha/Allâhın gazâbına) uğramaya neden olur.
Dolayısı ile 'Ehlibeytin 'ilmine karşı çıkan 'Ehlibeytin başı sevgili atam Muhammed Mustafânın 'ilmine karşı çıkar ve sonuç olarak yeme(hem) dunyâsından yeme(hem) âhiretinden olur.
Hoşçakalın.Allâhın yardımı,hidâyeti,rahmeti üzerinize olsun.Sevgiler...