Alıntı:
Gölge Nickli Üyeden Alıntı
Havâss ilminin kaynağı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) dir. Bakara süresi 102. ayetinde bahsi geçen*Harut ve Marut*isimli iki melek aracılığı ile Peygamberimize Allah tarafından öğretilmiştir. Yaşamış olduğumuz bu maddi alemin yasaları ve fiziksel oluşumları, manevi alemlerin etki ve yasalarıyla meydana gelmektedir. Bu ilmi çok eski kavimler ve uygarlıklar da kullanılmıştır, bu manevi yasaları öğrenip etkilerine göre gerektiği şekilde uygulamışlardır. Hz.Süleyman (A.S.) da kullanmıştır. Havâss İlmi’ni Peygamberimiz, Hz. Ali’ye tamamen aktarmış ve nesiller boyu devamını sağlamıştır.
Resulullah (SAV):*“Ben İlim şehriyim ve Ali de onun kapısıdır. O halde kim ilim isterse, kapıya gelsin”
Hz. Ali’nin şöyle buyurduğu nakledilmiştir:*“Şu (Kur’an) Allah’ın suskun kitabıdır; Ben ise Allah’ın konuşan kitabıyım.”
|
Bakara suresinde 102.ayette geçen iki melek tarafından havas ilmi değil sihir ilmi öğretildiği bize ayeti kerime de haber veriliyor. Hatır ve marut tarafından Hazreti Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize öğretildiğini söylemek hem o iki meleğe hem de Fahri kâinat sallallahu aleyhi vesellem efendimize atılmış büyük bir iftiradır. Bu iddianızdan Tevbe edin. Ayeti kerimenin mealine ve tefsirine diyanet tefsirinden bakabilirsiniz. Bunu yaymak büyük bir vebaldir. Kendinize ve şu yazıyı okuyacak ilim bilmeyen bilgisizsizliği sebebiyle size inanacak bazı insanlara yazık etmeyin. İnsan Allah'tan korkmalı bilmediği hususlarda konuşmamalı yazmamalı. Yazık
102 . (Ve tuttular) şeytanların Süleyman’ın mülkü üzerine uydurdukları (batıl yalanların) peşine takıldılar. Süleyman kâfir olmadı fakat şeytanlar kâfir oldular. İnsanlara sihri ve Babil’deki iki meleğe, Harut ve Marut’a indirilen şeyleri öğretiyorlardı. “Biz ancak bir imtihanız/dinin için fitneyiz. Sakın küfre girme.” demeden kimseye onu öğretmiyorlardı. Onlardan kadınla kocanın arasını ayıracak (sihri) öğreniyorlardı. Allah’ın izni olmadan o (sihirle) kimseye zarar verecek değillerdir. (Hakikatte) onlara zarar verip faydası olmayan bir şey öğreniyorlardı. Andolsun ki (o sihri) satın alanın ahirette hiçbir nasibinin olmadığını çok iyi biliyorlardı. Nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür. Keşke bilselerdi! (2/Bakara, 102)