Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Kuran-da Nusaybin Cinleri 1
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 06.02.17, 23:18
SiLence SiLence isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,484
Etiketlendiği Mesaj: 1587 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Kuran-da Nusaybin Cinleri 1



Kuran’ı Kerim’de yer alan konumuzla ilgili ayetler yukarıda da belirttiğimiz gibi iki sûrede yer almaktadır. Bu sûreleri nûzul sıralarına göre burada zikretmek istiyorum. Bugün elimizdeki mevcut Mushaftaki sırası 46 olan Ahkâf sûresi, Hz. Osman Mushaf’ında 66.

sırada, İbn Abbas’ın Mushaf’ında 63. sırada, Ca’fer es-Sâdık’ın Mushaf’ında ise 65. sıradadır.

Cin Sûresi ise bizim elimizdeki Mushaf’ta 72. sûre, Hz.

Osman’ın Mushaf’ında 40. sûre, İbn Abbas’ın Mushaf’ında 38. sûre, Ca’fer se-Sâdık’ın Mushaf’ında ise 39. sûredir.

Verdiğimiz bu bilgilerden anlaşılmaktadır ki, bizim elimizdeki mevcut Mushaf’ın dışındaki diğer Mushaflara göre indiriliş (nüzûl) itibariyle Cin sûresi, Ahkâf Sûresi’nden öncedir. Bizim okuduğumuz

Mushaf’a göre ise Ahkaf sûresi daha öncedir. Sûrelerin öncelik ve sonralığını tespitin önemi varsa da biz konumuzun alanını genişletmemek için öncelik sırası itibariyle Cin Sûresi’nden başlayarak ayetlerin anlamlarını vermek istiyoruz.

Cin Sûresi:

“De ki; Cinlerden bir topluluk Kuran’ı dinleyip şöyle dedikleri bana vahyolundu: ‘Biz hârukulâde bir Kuran dinledik. O doğru yola iletiyor. Ona inandık. Artık Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.” (Cin, 72/ 1-3.)

Süleyman Ateş’e göre bu ayetler Hz. Peygamber’e Tâif dönüşü nazil olmuştur.1 Bu tespit, diğer sûredeki ayetler ile ilişki kurmada konumuz bakımından önemlidir.

Akâf Sûresi:

“Bir zaman cinlerden bir topluluğu, Kuran dinlemek üzere sana yönlendirmiştik. Gelip hazır olduklarında ;”Susun” dediler. Kuran tilaveti tamamlanınca da kavimlerine döndüler. “Ey Kavmimiz; Biz Mûsâ’dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola götüren bir kitap dinledik. Ey kavmimiz, Allah’ın davetçisine uyun ve ona inanın ki Allah günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi yakıcı azaptan korusun.” (Ahkâf,46/ 29-33)

Görüldüğü üzere her iki sûrenin de içinde yer alan ayetlerde “Cin” denilen bir grubun Hz. Peygamber’den Kuran dinleyip sonra kavimlerine dönerek bu Kuran’a inanmalarını istedikleri anlatılmaktadır. Ayetlerin tefsiri sadedinde zikredilen rivayetlerde ve yapılan yorumlarda şu ana başlıklar etrafında durulmuştur:

1- Her iki surede bahsedilen cinler aynı topluluk mudur, yoksa ayrı ayrı cinler midir?

2- Cinleri Hz. Peygamber görmüş müdür, Kuran’ı onlara bizzat dinletmek için mi okumuştur, yoksa onları görmemiştir de, daha sonra Allah cinlerin Kuran dinlediklerini vahiyle mi Hz. Peygamber’e (a.s.)
bildirmiştir?

3- Bu olaylar ne zaman olmuştur?

4- Cinlerin mahiyeti nedir ve bunlar kimlerdir?
Söz konusu rivayetler ve yorumlar ile ilgili benim tebliğimde üzerinde duracağım hususlar üçüncü ve dördüncü maddede yer alan problemlerdir.

İster aynı olayı anlatıyor olsun, isterse farklı olayları anlatıyor olsun ayetler Kuran’ı dinleyen cinlerden bahsetmektedir. Cinlerin varlık olarak mahiyetlerine ilişkin tartışmalar da konumuz dışındadır. Ancak bizi tebliğimiz çerçevesinde ilgilendiren ise, söz konusu ayetleri dinleyen ve kavimlerine dönen cinlerin rivayetlerde “Nusaybin”li oluşlarıdır. Meşhur bir belde olarak Araplarca bilinen Nusaybin, söz konusu rivayetlerde cinleri nedeniyle zikredilmektedir.

Birazdan üzerinde duracağımız gibi, o zaman Arapların inançlarında insanlar gibi cinlerin de yerleşim bölgeleri bulunmaktadır. Hatta aynı yerleşim yerlerini insanlar ile cinler müşterek olarak kullanmaktadırlar.2

b-Nusaybin’in Zikredildiği Rivayetler

En erken dönem kaynaklardan İbn Hişam’da (213/835) Cin Sûresiyle ilgili rivayetleri anlatırken konuyu Hz. Peygamber’in Tâif’ten dönüşüyle ilgili olarak anlatmaktadır. Hz. Peygamber Tâif’ten umduğunu bulamadan üzgün ve kederli olarak dönmekteydi.

Mekke’ye bir gecelik mesafeye gelince gecenin karanlığında (ortasında) namaza durdu. Açıktan (cehrî) olarak Kuran kıraat etmeye başladı. Bunun üzerine bir grup cin okunan Kuran’a kulak verdi, dinledir. Daha sonra da kavimlerine giderek onlara bu dinlediklerine

tâbi olmalarını istedirler. Muhammed b. Ka’b el_Kurazî’den yaptığı bu nakilde İbn Hişam şu detayları da kaydetmektedir: Bu cinler yedi kişi idiler ve Nusaybin cinleriydiler.3

Alkame’nin İbn Mesûd’dan naklettiği bir rivayet ise şöyledir:

Alkame: Cin gecesi sizden hiç kimse Rasûlullah ile beraber miydi?

İbn Mesûd: Hayır. Ancak bir gece onu Mekke‘de kaybettik. Her tarafta onu aradık ama bulamadık. Acaba kendisine bir suikast mı yapıldı, yoksa onu cinler mi kaçırdı diye endişelendik. Çok kötü bir gece geçirdik. Nitekim gün ağarırken Hıra dağı tarafından çıka geldi.

Kendisine çok endişelendiğimizi nereye gittiğini sorduk bize şu cevabı verdi:

“Bana cinlerin bir davetçisi geldi. Ben de gidip onlara Kuran okudum.” İbn Mesûd devamla şunları anlatıyor. Rasûlullah sonra bizi cinlerle buluştuğu yere götürdü. Orada onların izlerini ve yaktıkları ateşlerin kalıntılarını bize gösterdi. Cinler o gece Hz. Peygamberden

neleri yiyip yiyemeyeceklerini sormuşlar Rasûlullah’da onlara; “Üzerine Allah’ın adının anılarak kesilen hayvanların kemiklerinin ve deve atıklarının (gübresi) kendilerine helal olduğunu” söylediğini anlatmaktadır. Rasûlullah bunu söyledikten sonra ashabına; “ Bunlarla

taharetlenmeyiniz onlar cin kardeşlerinizin azıklarıdır” buyurmuştur.4

Tirmizî’nin naklettiği bu rivayette söz konusu cinlerin

“Cezîre”li oldukları da belirtilmektedir.5 Bu rivayet cinlerin yurtlarının Cezîre olduğunu söylüyor ki bu Nusaybin ile aynı bölge demektir.

Buhârî’nin Ebû Hüreyre’den naklettiği bir rivayete göre de Nusaybin adı şu şekilde geçmektedir: 6[/i]

Buhârî’nin bu rivayeti cinlerle ilgili ayetlerin tefsirinde değil de abdest ve taharet konusu ile ilgili olarak zikretmesi de şayânı dikkattir.

İbn Mesûd’dan yapılan bir başka rivayette yine Hz.

Peygamber’in cinlere Kuran okumak üzere bir gece birlikte gittiklerini anlatmaktadır:

“Hz. Peygamber bir gün, bana cinlere Kuran okumam
emrolundu, benimle gelmek isteyen var mı diye sordu. Kimse cevap vermedi. İkinci kez sordu, yine cevap veren olmadı. Üçüncü kez sorduğunda ben; ‘ben gelirim yâ Rasûlullah’ dedim. Bunun üzerine yürüdük. Tâ İbn Ebî Dûb vadisindeki hacûn mevkine geldi. Burada bir
çizgi çizdi ve “sakın burayı geçme” dedi. Hacûn’a varınca Zût erkekleri gibi, yani zencilere benzeyen erkekler üzerine üşüştüler ve etrafını sardılar. Yüzleri Mekâkî’ye benziyordu.7 Kadınların deflerini
çalması gibi def çalıyorlardı. Peygamberin etrafını iyice kuşattılar. Artık gözüme görünmez oldu. Ben bir aralık ayağa kalktım, bana eliyle oturmamı işaret etti. Daha sonra Kuran okumaya başladı. Gittikçe sesi yükseliyordu. Cinler Kuran’ı dinledikçe yerlere yattılar.

Nitekim Rasûlullah döndü. Bana; “sen de gelmek istedin değil mi?” dedi. Ben de; evet, dedim. “Gelmen gerekmezdi. Onlar cinlerdi. Onlara Kuran okudum. Kavimlerine döndüler. Dinledikleriyle onları uyaracaklar buyurdu. Benden azık istediler. Ben de onlara kemikle dışkıyı önerdim. Kimse bunlara bevletmesin” dedi.”8

Bu rivayette gelen cinlerin memleketleri zikredilmemiş olsa da, rivayetin muhtevasından aynı olayın anlatıldığı anlaşılmaktadır.

Buradan hareketle, İbn Mesûd’un nakletmiş olduğu rivayetlerdeki cinlerle ilgili olay Nusaybin cinleri olarak bilinen cinler olduğu sonucuna ulaşmamız mümkündür. Bazı rivayetlerde geçen el-Cezîre cinleri ifadesinin ve Ninova cini tanımlamasın da aynı olay bağlamında zikredilmesi, sonuç olarak Nusaybin cinlerine ait olan

rivayetlere yapılan yorumların “idracı” olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü, “Nusaybin” adının geçtiği rivayetler diğerlerinden daha erken dönem eserlerde geçmektedir. 11[/i]
12[/i]

Beyhâkî’nin ed-Delâil adlı eserinde Ebû Hüreyre’den naklettiği bir rivayet yine abdest konusuyla ilgilidir. Bu rivayete göre bir gün Hz. Peygamber kazai hâcet için araziye çıktı. Ebû Hureyre’den taharet için taş istedi ve kemik ve tezek getirmemesini tembih etti. Ebû

Hureyre taharet taşlarını getirip, kemik ve tezeği neden istemedin yâ Rasûlullah diye sorunca; “Bir gün bana Nusaybin cinleri geldiler ve benden yiyecek rızık istediler. Ben de onlar için, yanından geçtikleri her kemik ve tezeğin onlar için taam, yiyecek olması için dua ettim” buyurdu.13

Görüldüğü gibi, bu rivayette de Cinler Nusaybinli olarak
belirtilmiştir. İbn Kesîr yine İbn Ebî Hâtim’den konuyla ilgili olarak, Mücâhid’in şöyle bir görüşte olduğunu nakletmiştir: Ahkaf Sûresi’nde zikredilen bir grup cin, yedi kişi idiler. Bunlardan üçü Harranlı, dördü de Nusaybinli idiler. Mücahid bu yedi cinin isimlerinde sayar ki bunlar şöyledir:

1- Hayâ, 2- Hasâ, 3- Mesâ, 4- Şâsır, 5- Nâsır, 6- İbyân veya İnyât, 7-ehkâm veya Ered’dir.14

__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147