Bir şeyi arayıp bulamadığınz zaman salavat-ı şerife getirmek, Duha suresini tekrarlamak büyükler tarafından tavsiye edilir. Ancak şimdi okuyacaklarınız ilginç olduğu kadar sırlıdır.
Cübbeli Hoca'nın mektuplarını takip edenler bu sırrı biliyordur. Bu sırrı kendisini Metris Cezaevinde ziyaret eden Seyyid İbrahim El-Ahsa-i Hazretleri bizzat vermişti.
Seyyidimizin rivayetine göre bir kaybı olup bulmak isteyen kişi büyük veli Ahmed ibni Alvân Hazretleri'ne nidâ ederse bu yüce veli mutlaka o kişiye kaybını getirir. Bunu yapmak isteyen kişi yüksek bir yere çıkıp:
"Ey Efendim Ahmed ibni Alvân! Felancayı (bul) getir. Yoksa seni evliyâ dîvânından (defterinden) silerim" diye bağıracak, o zat Allâh-u Te"›âlâ'nın izniyle o kişiye aradığını getirir.
Sizinde taaccüb ettiğiniz gibi Cübbeli Hoca'da şaşırarak Seyyid Hazretlerine: "Bu ifadede sû-i edep (bir nevi terbiyesizlik) yok mu?!" diye sorunca:
"Hayır, bu hususta böyle nakil var, onu değiştiremeyiz" cevabını almıştı"¦
Değerli Gönül Dostları!
Elbette bunu yadırgayanlarınız belkide hurafe diyenleriniz olacaktır. Ancak bir kardeşimizin başından geçen hadise bu konudaki itikadımızın çok kuvvetlenmesine vesile olmuştur. Şöyle ki:
İhvanımızın dedesi 3 aylık 1800 TL civarındaki maaşını kaybediyor. Nerede düşürdüğünü bilemediği için aramadık yer bırakmıyor. Öyle ki bulunduğu ilçede belediyenin hoparlöründen anons bile yaptırıyor. Bu olayın olduğu günden bir gün önce de ihvanımız Cübbeli Hoca'nın mektubundan bu rivayeti duymuş ya şehrin sakin bir yerinde yüksek sesle bunu tekrarlıyor: "Ey Efendim Ahmed ibni Alvân! Dedemin kaybettiği parasını bul getir. Yoksa seni evliyâ dîvânından (defterinden) silerim"
Ne oluyor biliyor musunuz, ihvanımızın dedesi yıllar önce vefat eden hanımını rüyasında görüyor. Diyor ki: "Parayı ne uzaklarda arıyorsun, ayağının dibine baksana!" Kalkınca bakıyor ki para televizyonun bulunduğu sehpanın alt tarafında.
Anlayacağınız test edilip onaylanmış ve tesirli bir yöntem ancak çok kuvvetli bir itikat (inanç) istiyor. Bu işler acaba götürmez..