Doğmadan önce doğamazsın ama ölmeden önce ölebilirsin
Doğmadan önce doğamazsın çünkü doğacak olan, doğan düşüncedir zaten, ama ölmeden önce ölümü deneyimleyebilirsin mesela, ara ara.
Kim olduğunu yavaş yavaş unutarak, her birinin sana giydirilen birer elbise olduğunu anlayıp hepsini tek tek çıkartıp hakikâtine soyunarak.
Bildiğimiz fiziki ölüm ise ölüm değildir aslında, ölüm sonsuz yaşamdır, bedenin baştan beri toprak olduğu idrâk edildiğinde.
Oysa esas ölüm, bu yaşam bilgiğimiz, geçici ve her an değişip, geçmekte, değişmekte olan dünya hayatı dediğimizdir, başından beri ve esas ölüm ve halüsinasyon bu kendini yaşamdan ayrı bir kişi görme zannıdır.
AN’ın dışını görmezsin mesela artık, duymazsın, hissetmezsin eskisi gibi, dokunamazsın, istemezsin, tat almazsın hiçbirşeyden, yapmacık, saçma, evcilik, oyun, ezber ve tekrara dönüşmüştür artık bir zamanki yaşamım dediğin yaşam olmuştur artık.
Sen fiziki olarak dünyada olsan bile, ruhun bu beşeri dünyayı terketmiştir, sıradaki boyuta/ahirete geçmiştir çoktan bile, onun için kendini hep yapa yalnız, sıkıntılı, korku içinde, sıkışmış, kararsız hissetmeye başlarsın.
Etrafındaki zebaniler yani beşerler, durmadan tv seyreder dururlar, ismi haber olan şeyle beyinlerini adeta kurşuna dizdirirler.
Sizinle konuşmazlar, bir şey paylaşmazlar, sizi duymaz, görmez, hissetmezler artık, çünkü
onlar gibi davranmadığın olmadığın için.
Bedeninin/bedenlerin canlı olması ölmediğin anlamına gelmez, bedenler canlıda cansızda olsa hep ölüdür zaten, bilinçte algılanan her an değişmekte olan birer cesettir zaten.
Sen ölmeden önce ölmüşsün ve huzursuzluğunun sebebi ya bu hakikâti kabullenemiyorsun, yada bir türlü anlayamayıp, göremiyorsun demektir.
Buda demektir ki fiziksel ölüm gelene kadar sende rahat/huzur olmayacak.
Çünkü beyninde, etrafında/çevrende, kısaca senin dışında seni senden başka sıkan, yalnız hissettiren, huzursuzluk veren kimse yok idrâk et artık.
Ya ölmeden önce öl bu hakikât’i yaşa, yada fiziksel ölümü tatmayı bekle, kimlerle? kim ile boğuştuğunu apaçık görmen için.
Rüyalarında olduğu gibi mesela, bir tek uyandığında kızamıyorsun hiçbirşeye/kimseye.
Kendini kendinden azad et sadece AN’ın tadını çıkar öncesiz ve sonrasız olan.
Nasıl bakarsan öyle görünür şeyler, çünkü şeylerin hakikât’i sensin.
|