Yakaza; sun’î, yapay bir uykudur. Bu durumda tam bir “tecerrüd” (sıyrılma) geçerli. Yâni, duyular yoluyla gelen ses, ışık, dokunma gibi uyarılardan sıyrılıp, zihnî dağınıklık önlenir.
Kaslar gevşer, dış uyarılarla irtibat kesilir, zihin boşaltılarak bir noktaya odaklanıp sabitlenir. Bu durumda şuûr/bilinç açık, idrak, dikkat yeteneği kaybolmaz. Rüyadaki hâlin, şuûr uyanıkken meydana gelmesi olan yakaza; aklen mümkün olabildiğine göre acaba nasıl gerçekleşir? Öncelikle madde ile gayb (metafizik) arasındaki aşamaları kısaca aktaralım:
* Berzah (kabir perdesi), dünyayla âhiret arasında bir köprü; misâl (görüntü), cismânî âlemle, rûhânî âlem arasında bir köprü; bahar, kışla yaz arasında ayrı bir köprü olduğu gibi; uyku da yakaza âlemiyle misâl âlemi arasında bir köprüdür.1 Yakaza ile, uykuya/rüyaya girmeden, bu köprülere irtibata geçilebilir.
* Yakazada rüya görülmez. Çünkü, yakaza uyku değildir. Çünkü, zihin; hisseder, dıştan gelen mesajları alır; cevap verir; görür (gözün gördüğü gibi ayan beyan); konuşur, muhakeme eder. Tahayyül kabiliyeti de fevkalâde artar. Uykuda, beyin her ne kadar çalışıyorsa da, buna benzer faaliyetler yürütmez.
* Yakaza hâlinde duyarlılık, hareketlilik hâli gider; zihnî tesirleri azalır. Melekût/metafizik âleminin yüce rûhlarından telkin almaya, uyanıklık hâline nisbetle daha çok müsait olunur.
* Şuûrî ve irâdî olarak elde edilen bu ortamda zihin dışardan gelecek telkinlere karşı sahasını daraltır; derûnî telkinler üzerinde yoğunlaşır. Muhakeme ve eleştirilere irâdî olarak ket vurur. Rüyanın hafif bölümüyle yakazaya, yakaza hâliyle de misâl âlemine geçmek; o halde de bir kısım zatların ruhlarıyla görüşmek; fikir alış verişinde bulunmak mümkündür. Çünkü, tecerrüd, sıyrılma hâlinde rûh beden ilişkisi gevşer. Burada serbest tahayyül, fikir çağrışımı ve şuûrdışı hâtıralar meydana gelir. Rûhen, çok kısa zamanda çok işler yapılabilir; uzak mesafelere gidip gelinebilir. Rüyada ölmüş insanların ruhlarıyla görüşmek mümkün olduğu gibi, yakaza halinde de mümkündür. Çünkü, irtibatı yine rûh, duygular kuruyor.
* Rûhî gerilim düşürülerek; dikkat sürekli olarak bir noktaya yoğunlaştırılarak aşırı korku, heyecan, sıkıntı ve hayretin yüksek olduğu devrelerde de yakazaya geçilebilir. Ki, rüya, yakazadan daha derin bir uyku hâli olduğuna ve rüyada bir çok iş yapıp, pek çok zât ile görüşüp, uzak mekânlara gittiğimize göre; biraz daha uyanık haldeki yakazada niçin aynı şeyleri irâdî olarak yapamayalım? Kimi zaman, “Ben bu durumu, hâli, manzarayı aynen gördüm, yaşadım!” dediğimiz şey; ya “yakaza” ile misâl âlemine, ya daha önce yaşadıklarımızın toplandığı, resmedildiği, arşivlendiği misâl boyutuna geçmek veya daha önce rüyamızda gördüğümüzü yaşamaktır. Demek, yakaza hâlini, gayr-i ihtiyarı olarak da yaşayabiliriz. Ancak, kâinatın Rabbi, terbiye edicisinin koyduğu kevnî/adetullah, tabiat kanunları çerçevesinde riyâzet, tefekkür, zikir, nefis terbiyesiyle duygu yoğunluğu yaşayarak rûhî tekâmül neticesinde fizik, mülk veya gayb/metafizik âlemlerine yakazaten (uyanıkken) girilebilir, sakinleriyle haberleşilebilir, bir takım haller yaşanabilir, hadiseler görülebilir.