Alıntı:
baykartalizma Nickli Üyeden Alıntı
Erdebil Şehrinde demir pençeli, vurduğunu deviren, güçlü kuvvetli bir genç vardı. Yayını öyle kurardı ki, onları sapan demirinden bile geçirirdi. Bir gün onunla savaşmak üzere, şehre keçe pelerinli bir delikanlı geldi. O da bileğine güçlü, cengâver birisiydi. Kavgadaki ustalığı gözlerinden okunuyordu. Fakat, yanında yaban eşeği derisinden yapılmış kemendinden başka silahı yoktu.
Erdebilli, keçe pelerini içindeki delikanlıyı görünce hemen yayını kurdu, kirişi kulağına doğru çekti ve ona ardarda tam elli ok gönderdi. Fakat ne gariptir ki, bir tanesi bile düşmanın keçesini delemedi. Öbürü ise, meşhur kahraman Rüstem gibi, Erdebilli’yi kemendinin halkasına düşürerek kıskıvrak yakaladı, aldı çadırına götürdü, kanlı hırsız gibi ellerini omuzlarına bağladı. Dini Hikaye
Gece olmuş, Erdebilli utancından uyuyamamıştı. Seher vakti, kepeneklinin uşaklarından biri kendisine sordu: Hikaye
“Sen ki mızrağınla kalkanları, okunla demiri delerdin, nasıl oldu da bir kepeneklinin esiri oldun?”
Erdebilli içi kan ağlayarak şöyle cevap verdi: Hikaye
“Bilmiyor musun ki, eceli gelen yaşamaz! Ben ki dövüş ve savaş ilminde Rüstem’e yol gösterecek biriyim. Bir zamanlar talihim yanımda iken, kalın demirler okuma keçe gibi geliyordu. Şimdi talihim döndüğünden, okumun önünde keçe bile, demir oluyor. Kargı, ecel gelince zırhı deler, fakat eceli gelmeyen adamın gömleğinden bile geçemez. Ecelin kılıç çektiği adam, kat kat zırh da giyse, yine çıplak sayılır. Ama birinin talihi arkasındaysa, çıplak da olsa, satırla bile vursalar bir şey olmaz.” Hikaye
Âlim ne kadar çabalasa ecelden canını kurtaramaz; eceli gelmeyen cahil, ne kadar tedbirsizlik de etse ölmez.
|
Meşhur bir topluluk Şeyhlerini övmek için bir uyduruk hikaye anlatırlar. Melekül Mevt gelmiş şeyhin müridinin ruhunu alıp giderken sözde şeyh geri o Meleği yakalamış ve ruhu elinden almış
Bunu anlatan biraz Kuranı Azim okusa keşke şu ayeti kerimelere denk gelirdi de ibret alırdı :
Araf Suresi, 34. ayet: Her ümmet için bir ecel vardır. Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilirler ne de öne alınabilirler (tam zamanında çökerler.)
Hicr Suresi, 5. ayet: Hiçbir ümmet, kendi ecelini ne öne alabilir, ne de onlar ertelenebilirler.
Nahl Suresi, 61. ayet: Eğer Allah, insanları zulümleri nedeniyle sorguya çekecek olsaydı, onun üstünde (yeryüzünde) canlılardan hiçbir şey bırakmazdı; ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler.
Mü'minun Suresi, 43. ayet: Ümmetlerden hiçbiri, kendisine tespit edilmiş eceli ne öne alabilir, ne erteleyebilir.
Münafikun Suresi, 11. ayet: Oysa Allah, kendi eceli gelmiş bulunan hiçbir kimseyi kesinlikle ertelemez. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
Nuh Suresi, 4. ayet: "Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi adı konulmuş bir ecele kadar ertelesin. Elbette Allah'ın eceli geldiği zaman, o ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız."
Yani bu kadar ayeti kerimede diyorki Süreniz dolunca sizi hiçbirşey kurtaramaz. Bu Allahın vaadi dir kimse engel olamaz