Önce Yaranı Kabul Et
İnsan en çok yarasını anlatmayı sever, anlatıp bir yaram var merhem var mı merhem nedir nerede bulurum diyerek ömrümü geçirebilir. Bu durum uzar da uzar ya,,, alışkanlık haline gelir.
Günün sonunda şikayetler, ahlanmalar, hastalıklar, içinden çıkılmaz döngüler ile yaşam geçip gider.
Yara belliydi madem, yaranın gösterdiği işaret ettiği şey de belliydi.. Ama biz yaranın varlığı ve bize His ettirdileri ile o kadar ilgili olduk ki...
Yaranın işaret ettiğini göremedik..
Kural basit, önce yaranı kabul et, kabul ile varlığının sana işaretine bak.
Bu durum bana ne his ettiriyor da ben ego bu kadar rahatsız oluyor?
Yani yarası olan kaşınır misali, beni kaşındıran nedir?
Kendini tanıma sürecinde sana fırsat olacaktır bu yara işaret ettiğini bir görmeye anlamaya başlasan...
Senden bir adım önde olan bir sen çıkaracaktır adeta..
Aynı çocukluktan yetişkinliğe geçiş gibi, ruhun tekamülünde bir adım daha atmış olacaktır.
Omuzlarından inen yük, sana o yarayı bile sevdirecek, karşılığında edindiğin bilgelik ile
Yazması kolay mı ... Evet kolay..
Yaşaması her ne kadar zor olsa da, insanın kendini iyileştirmeyi bilmesinin bilgeliğini, avantajını, onurunu başka hiç bir şey belki de insana veremez.
Kendime yetiyorum maddi olarak ne kadar bize güçlüyü hissettiriyorsa,
Manevi olgunluk, yaramın ilacı bende ne yapacağımı biliyorum diyebilmek, Yaşam da sizi yıkabilecek neredeyse hiçbir şeyin kalmaması, bizi ruhsal olarak tatmin hissettirir. Bu hal insanın ömrü boyunca en çok aradığı haldir.
Şimdi, yarana bir daha bak, ve tabii önce onu sev sana anlatacağı çok şeyler var ve hepsi de senle ilgili..
|