Nefs-i emmâre, Allahü teâlânın düşmanıdır. Şûrâ sûresi onüçüncü âyetinde meâlen, (Îmân ve ibâdet etmek, müşriklere güc gelir) ve Bekara sûresi, kırkbeşinci âyetinde meâlen, (Nemâz kılmak, yalnız mü'minlere, Allahü teâlâdan korkanlara kolay gelir) buyuruldu. Bedenin hastalığı, ibâdetlerin yapılmasını güçleşdirdiği gibi, (Bâtın)ın [kalbin ve rûhun] hasta olması da güçleşdirir. Allahü teâlâ, islâmiyyeti, nefs-i emmâreyi, [ya'nî kötülük isteyici] arzûlarından, âdetlerinden vaz geçirmek için gönderdi. Nefsin istekleri ve islâmiyyetin istekleri birbirinin zıddıdır, aksidir. O hâlde, ibâdetleri yapmakda güclük çekmek, nefsin kötülüğünü gösteren bir alâmetdir. Nefsin arzûlarının kuvveti, bu güçlüğün çokluğu ile ölçülür. Nefsin hevâsı [istekleri] kalmayınca, güçlük de kalmaz.
Mektubat - 199
__________________
Ne senle yaşanıyor
Ne de sensiz oluyor
Şu garip bomboş dünyada..
|