İşte bu perdeler esas olarak ikiye ayrılır:
1-Zulmet perdeleri
2- Nur perdeleri
İşte beş duyunun verdiği madde kabulünü bir yana bırakıp, boyutsal idrâklara yönelirsek; zulmet perdeleri yavaş yavaş basiretimizden kalkmaya başlar.
"Allah’ım, bana eşyanın hakikatını göster."
Şeklindeki Rasûlullah Aleyhisselâm’ın ettiği dua, hakikatta bize bir gerçeği vurgulamak gayesine mâtûftur.
“Eşyanın hakikatı”, görüp bildiğim her şeyin hakikatı demektir ki; bu da en dar görüşlü insanın bile anlayacağı şekilde, görülenin ardındaki gerçek, demektir!
Nedir eşyanın ardındaki hakikat?.. Ki, biz ondan perdeliyiz..?
Eşyayı, zulmet perdeleri dolayısıyla görmekteyiz!
Zulmet perdelerinden kurtulunca, eşyanın ardındaki hakikatı görürüz ki, o da, Allah isimlerinin mânâlarıdır. Ki aynı zamanda işte bunlar da Nur perdeleridir!
Eşya, yani ef'âl âleminde bulunan her şey, Allah'ın esmâ-ül hüsnası diye bildiğimiz, özetle doksandokuz isminin mânâlarının terkiplerinden ibarettir. O mânâlar, terkipler şeklinde algıladığımız veya algılayamadığımız şeyleri meydana getirir! Burayı iyi anlamak lâzımdır, çünkü çok önemli bir anahtardır bu husus. Ki ancak bu anahtar ile eşyanın hakikatı kavranabilir.
Allah'ın ZÂT'ının perdesi ise “esmâsı”dır!
Akla gelen veya gelmeyen, insanın bildiği veya bilmediği her şey, esmâ terkiplerinden meydana gelmiştir!
Esmâ (Allah'ın isimleri), her şeyin aslı ve özüdür ki aynı zaman da yüce Zât'ın da perdesidir!
Nurdan perdeler diye işaret edilen de Allah'ın bu esmâsıdır!
Pek çok velî, esmâ mertebesinde eşyanın hakikati olan isimlerin mânâları ile karşı karşıya kalınca mutlak hakikatı bulduklarını sanmış ve bununla yetinerek, Zât'ı ilâhî’yi Ehadiyyetiyle bilememişlerdir.
@
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] abiden alıntıdır.
Devamını da okursan bir çok soruna cevap bulacağını düşünüyorum.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]