Seyru Süluk Halleri (Uruc, Nüzuli)
SEYR U SÜLÛK HALLERİ
Sayılan bu dört seyirdeki ikidir:
Urûc
[yükselmek]
, Hakk’a dönmeye derler. Nüzûl [iniş], halka teveccühe [dönmeye] derler.
1— Urücî (Yükselme): “Sâlikin Allah Teâlâ’ya mağlup (yok) olmak için seyridir. Bu; cüz’ün külle seyridir. Buna seyr-i şuurî de denilir. Bu seyr; insan mertebesinden Allah Teâlâ’ya kadardır. Bu seyrde mebde’den[71] ne kadar uzaklaştırılırsa damlaların denize düşmesi gibi, daha ziyade mücerred[72] olur.”[73]
Seyr-i ila’llah ve seyr-i fi’llah, urûc ederken olur.
2—Nüzulî (İnme): Sâlikin vücudunun zuhuru için mutlak vücudun (Allah Teâlâ’nın) seyridir. Va*cibin imkân mertebesine, mutlakın mukayyede, küllün cüz’e nüzulü de seyr-i inbisatî[74] ve zuhûri de derler. Bu seyr; akl-ı külden[75] insan merte*besine kadardır. Bu seyrde asıldan ne ka*dar uzak düşülürse denizin sahile seyri gibi, daha zahir ve cami’ olur.
Seyr-i ani’llahı bi’llah ve seyri eşya billah, nüzûl yaparken olur.[76]
Mutlak fetih denen “es-seyrü bi’llahi ani’llah”ta vahdet kapısı açılmayınca kimse şeyhlik makamına ye*tişmez. Feth-i karîb denen es-seyrü ilallah’ta apaçık ufka ulaşıp feth mey*dana gelmeyince, yani nefis makamından yükselip “Allah Teâlâ’nın yardımı” ve*rilmeyince pek çok ganimetler ve yakın bilgisi meydana gelmeyince, kudsî gerçek keşifler gerçekleşmeyince, yüce ufuklara ulaşmak kesinleşmeyince; “es-seyrü fi’llahi”de gönül fethi olan ruh nurlarının ortaya çıkmasıyla olu*şan feth-i mübîn karanlıklardan, nurlardan ve kazançlardan muhakkak ol*mayınca kimse hilâfete lâyık olmaz. Ancak burada büyük bir tehlike vardır; çünkü kalb sırrın kontrolüne yükselince nefs, kalb makamına yükselir. Ön*ceki sıfatları kalbî nurlarla örtülür. Bil ki, nuranî görünüşlerden, renklerle ortaya çıktığından kalb makamı tamam ve kâmil olmaz; ancak ruh makamı*na yükseldikten sonra olur.Tasavvuf büyüklerinden İbrahim bin Şeybân-i Kazvînî buyurdu ki;
“Fenâ ve Bekâ bilgileri, Allah Teâlâ’nın bir olduğuna hâlis inananlarda ve ibâdetlerini doğru yapanlarda bulunur. Başkalarının Fenâ ve Bekâ olarak söyledikleri, hep yalandır ve zındıklıktır.”
“Bir müride bütün ömründe
bir teveccüh yeter.”
__________________
“gücümü, içimdeki güçsüzlükle boğuşurken tükettim.”
|