Velayeti Kübra Dairesinde Murakabei Nur ve ibrahimiyye
21. DERS:
VELÂYET-İ KÜBRÂ DAİRESİNDE MURAKABE-İ NUH VE İBRAHİMİYYE
Hediyeden sonra “İlâhi Ya Rabbî, hazine-i gaybi ilahiyenden füyüzat ve rahmeti ilahiyeni ve şanı ilmi cami’ olan şuunatı rahmeti ilahiyyeni Fahri âlem Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem efendimizin ruhaniyetine inzal ve irsal buyurmanı;
Andan Hazreti İsa, Musa, İbrahim, Nuh ve Âdem aleyhimüsselamın ruhaniyetlerine, andan Ebubekir Sıddık Efendimizin ruhaniyetine, andan cümle şeyhlerimizin ruhaniyetlerine, andan şimdiki şeyh efendimizin letâif, nefsi natıka, cem’i cevârih ve âzalarına ve andan benim letâif, nefsi natıka, cem’i cevârih ve âzalarıma inzal ve irsal buyur, Ya Rabbî” der.
Hediye, feyz talebi ve rabıta yeryüzünde yapıldıktan sonra şeyh efendimizin ruhaniyetine sığınarak ve bürünerek ders halinde olduğun yerde kalbinden ruha geç, sırra geç hafiye geç, ahfâ’ya geç, nefsi natıkaya geç, nefsi natıkadan sonra soldan sağa doğru dönerek cami minaresine çıkar gibi bir kuş uçar misali semaya doğru döne döne çık. Yedinci kat sema, fezâ-i tevhid meydanını geçerek arş-ı âlâ’nın üstünde Velâyet-i Kübrâ Dairesinde ruhun karşılığı olan yerde bin defa lisanen ve kalben gizli sesle “lâilahe illa’llah”ı zikreder. Her yüz başında bir defada “La ilâhe illa’llah Muhammedün Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem diyerek zikir yapar. Sonra Murakabe-i Nuh ve İbrahimiyye’de bir süre karar edilir ve yeryüzüne inilir.
Murâkabe-i Nuh
Tenzih edenin tenzihi tenzih edilen için bir sınırlandırmadır. Çünkü onu tenzih kabul etmeyen şeyden temyiz etmiş olabilir. Şu halde bu vasıfla nitelenmesi gereken için bu vasfı kullanmak kayıtlandırmadır. Şu halde mutlak olarak kayıtlanan yüce varlıktan başka bir şey söz konusu değildir.
Kullarından kendisini tanımalarını isteyen Allah Teâlâ, indirilen şeriatların lisanıyla vasıfları açıklanan zattır. Şeriatlar indirilmeden önce akıl marifetin bu düzeyine ulaşamamıştı. Dolayısıyla Onu bilmek, hadis (sonradan olma) özelliklerden Onu tenzih etmek demektir. Buna göre arif, Allah Teâlâ hakkında iki marifete sahip kimse demektir. Biri şeriatların indirilişinden önceki marifet, biri de şeriatlardan edinilen marifet. Ama bunun şartı getirilen ilmin Allah Teâlâ’a döndürülmesidir. Eğer bu yolla bir ilim keşfedilirse, işte bu, ilâhî bağışların zatî olanları kapsamına girer.
Murâkabe-i İbrahimiyyet
Kulun aynını (gerçekliğini) ispat etmek gereklidir. Ancak o zaman Hakkın onun kulağı, gözü, dili, eli ve ayağı olması sahih olabilir. Hakk şanına yaraşır şekilde hüviyetiyle onun bütün güçlerini ve organlarını kapsar. Bu nafile ibadetler kulluk sevgisinin bir sonucudur. Farz ibadetlerin sevgisinde ise, Hakkın seninle işitmesi ve seninle görmesi söz konusu olur. Nafileler neticesinde ise sen Onunla işitir ve Onunla görürsün. Senin nafile ibadetlerdeki derecen, mahallin kapasitesinin derecesine göre belirginleşir. Farzlar aracılığıyla idrâk edilen her şeyi kapsar.
__________________
“gücümü, içimdeki güçsüzlükle boğuşurken tükettim.”
|