Müfevvida Anlamı Nedir?
Müfevvida, alemin yaratılışı ve idaresinin Hz. Peygamber (asm)'e, Ali (ra)'ye ve İmamlara verildiğini ileri süren aşırı Şiî grubunun adıdır.
Müfevvida kelimesi, sözlükte "bir işin yapılmasını ve o işte tasarrufta bulunulmasını başkasına havale etmek" anlamına gelen tefviz kökünden türemiştir.
Mezhepler tarihi kaynaklarında aşırı Şiî gruplarından, kâinatın yaratılması ve yönetilmesinin, ayrıca âhiret hayatında insanlara ceza veya mükâfat verme işinin Allah tarafından Hz. Peygamber (asm)'e, Ali (ra)'ye ve onun neslinden gelen imamlara havale edildiğini ileri sürenlere müfevvida (tefvîziyye) denildiği kaydedilmektedir. (krş. Nevbahti, Fıraku'ş-Şia, s. 71; Kummi, el-Makâlat, s. 92)
Tefvîz düşüncesi son dönem Şîa ulemâsında da görülmüştür. XIX. yüzyıl Şiî âlimlerinden Ahmed el-Ahsâî, Kazvin'de bulunduğu sırada ilâhî fiillerin imamlara tefviz edildiğini ileri sürmesinden dolayı İmâmiyye tarafından tekfir edilmiştir.
Hz. Muhammed (asm)'i, Ali (ra)'yi ve evlâtlarını Allah'ın yarattığını kabul etmekle birlikte Allah'a ait işlerin onlara havale edilmesi ve dolayısıyla beşer üstü bir mevkide tasavvur edilmelerinin genellikle gulüv unsurlarından ilâhî nur veya ilâhî bir cevherin kendilerine hulul ettiği görüşüne yahut tenasüh anlayışına dayandırıldığı ileri sürülmektedir.
Müfevvida mutedil Şîa mensuplarınca kesin olarak reddedilmiştir. İmam Ca'fer es-Sâdık'tan nakledilen bir rivayette Gâliyye'nin kâfir, müfevvidanın müşrik olduğu belirtilmiş, İmam Ali er-Rızâ da bu düşüncede olanların şirke düştüğünü söylemiştir. (Abdullah Hasan el-Mûsevî, Hadîs, s. 135)
İbn Bâbeveyh ise müfevvidanın inanç yönünden Yahudiler, Hristiyanlar, Mecûsîler, Kaderiyye, Hâriciyye ve bid'atçılardan daha büyük bir dalâlet içinde olduğunu ve İslâm'la alâkalarının bulunmadığını kaydetmiştir. (Risâletü'l-i'tikadât, s. 114-120)
Tefvîz kavramı literatürde "iradî fiillerin meydana getirilmesinin Allah tarafından tamamen insana havale edildiği" mânasında "cebr"in karşıtı olarak da kullanılmıştır. Nitekim, "İslâm dininde cebir de tefvîz de yoktur." şeklinde bir ifade Ca'fer es-Sâdık'a nisbet edilmiştir. (Batalyevsî, el-inşaf, s. 87, 89; bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Müfevvida md.)
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan,
Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren..
|