Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Receb ayının belli bir gününe âit olmayıp her gününde okunan bu ameller şunlardır:
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 09.04.16, 05:08
Devrimci Devrimci isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 19.11.14
Bulunduğu yer: Edremit/Balıkesir
Mesajlar: 5,284
Etiketlendiği Mesaj: 2758 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Receb ayının belli bir gününe âit olmayıp her gününde okunan bu ameller şunlardır:

1- İmam Zeynelâbidîn’den (a.s.) nakledilen şu duayı her gün okumak:

“Ey sâillerin hâcetlerini elinde bulunduran ve susanların sırrını bilen (yüceler yücesi Allâh)! Sen her isteği ânında duyar ve her isteği yerine getirebilirsin.

Allâh’ım! Senin vaatlerin sâdık, nimetlerin bol ve rahmetin geniştir. O halde, Hz. Muhammed ve Ehlibeyti’ne rahmet etmeni ve benim dünya ve âhiretle ilgili hâcetlerimi vermeni diliyorum. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter.”

2- İmam Ca’fer Sâdık’ın (a.s.) Recep ayının her gününde okuduğu şu duayı okumak:

“Senden başkasının kapısına giden mahrum kalır; senden gayrisine yönelen ziyan eder; senin katından başkasına yönelen zâyi olur ve senin fazl u kereminden başkasını uman kaybeder. Kapın talep edenlere açıktır; hayır ve ihsânın, arayanlara ulaşır.

Fazl u keremin sâillere mübah, bağışın ümit edenlere hazır, rızkın sana isyan edenlere (dahi) açıktır. Hilmin seni kastedenlere ulaşır. Kötülük edenlere iyilik etmek, senin sünnetin ve haddini aşanlarla müdara etmek senin yolundur.

Allâh’ım! O hâlde beni de hidâyet edilmişlerin yoluna hidâyet et. Bana da (itaatin yolunda) çaba gösterenlerin çabasını nasîb buyur; beni (rahmetinden) uzaklaştırılmış gâfillerden eyleme ve cezâ (Kıyâmet) gününde beni bağışla.”

3 İmam Ca’fer Sâdık’tan (a.s.) nakledilen şu duânın her gün okunması:

“Allâh’ım! Sana şükredenlerin sabrını, Senden korkanların amelini ve sana ibâdet edenlerin yakînini diliyorum Senden. Allâh’ım! Sen yücesin, azamet sâhibisin; bense Senin zavallı ve fakir bir kulunum. Sen Ğanî ve güzel sıfatlara sâhipsin, bense zelîl bir kulum.

Allâh’ım! Hz. Muhammed ve Ehlibeyti’ne rahmet et ve zenginliğinle fakirliğime, hilim ve sabrınla câhilliğime, gücünle zayıflığıma acı; ey güçlü ve izzet sâhibi!

Allâh’ım! Hz. Muhammed’e ve O’nun beğenilmiş vasîleri olan Ehlibeyti’ne rahmet et; dünya ve âhiretimle ilgili önemli sorunlarımı hallet, ey merhametlilerin en merhametlisi!”

4- Şeyh Tûsî’nin naklettiğine göre, Receb ayında her gün şu duânın okunması:

“Allâh’ım! Ey bol bahşişlerin, çeşitli nimetlerin, geniş rahmetin, eksiksiz kudretin, büyük nimetlerin, azametli bağışların, güzel bahşişlerin, sayısız lütuf ve ihsânların sâhibi! Ey misâlle anlatıl(a)mayan ve benzeri düşünülemeyen, hiçbir güce yenilmeyen (yüceler yücesi Allâh)!

Ey yaratıp da rızk veren, (mânâları) ilhâm edip de konuşturan, örneği olmadan eşsiz bir yaratılışı başlatan, yücelip de (her türlü düşünce ve tasavvuru) aşan, her şeye bir ölçü koyup da en iyi şekilde takdir eden, her şeyi en sağlam ve mükemmel şekliyle tasvir eden, en açık ve net delilleri tebliğ eden, nimet verip de bollaştıran, bahşiş edip de çoğaltan, hadsiz hesapsız lütuf ve ihsânda bulunan (yüceler yücesi Allâh)!

Ey basîret gözlerinin idrâk edemeyeceği izzet derecelerine yücelen, lütuf ve ihsânda düşünce ve hayâllere sığmayacak kadar yakın olan (yüceler yücesi Rabbim)!

Ey âlemin pâdişahlığını elinde bulunduran ve sultanlığında hiçbir ortağı olmayan; ey nimet vermede eşi olmayan, celâl ve ceberûtunda zıddı bulunmayan; ey heybetinin yüceliğinde en dakik akılları dahi şaşkın bırakan; ey azametini idrâk etmekte en ince basîret sâhiplerini dahi âciz bırakan; ey makam sâhipleri heybeti karşısında alçalan; boyunlar, azameti karşısında eğilen ve kalpler, korkusundan titreyen (yüceler yücesi Rabbim)!

Başkasına lâyık olmayan bu medh u senâlar hürmetine, duâ eden mü’minlere vermeyi kendine gerekli kıldığın ve onlara icâbet etmeye kefîl olduğun şeyler hakkına senden istiyorum.

Ey en iyi duyan ve en iyi gören, ey en çabuk hesâba çeken; ey sağlam ve eksiksiz kuvvet sâhibi (yüceler yücesi Allâh’ım)!

Peygamberlerin sonuncusu (dünyaya en son teşrîf edeni) olan Hz. Muhammed’e ve O’nun Ehlibeyti’ne rahmet et ve bu (mübârek) ayımızda en hayırlı kısmetini bana nasîb buyur; kesinleştirdiğin en hayırlı hükmünü benim için takdir et ve sonunu hayırlı kıldığın kimseler içinde benim de sonumu saâdetle sona erdir.

Beni diri tuttuğun müddetçe bollukta yaşat; ölürken sevinçli ve bağışlanmış olarak öldür.

Beni Berzah soruşturmasından kurtarmayı kendin üstlen; Münker ve Nekir’i benden uzaklaştır, Mübeşşir ve Beşîr’i (müjdeci melekleri) benim gözüme göster; yolumu rıdvân ve (cemâl) cennetine çıkar; bana hoş bir hayat ve büyük bir sultanlık nasîb eyle. Hz. Muhammed ve Ehlibeyti’ne çok rahmet et.”

5- Hz. Mehdî’nin (a.s.) Ebu Ca’fer Muhammed İbn Osman İbn Saîd’e (r.a.) Receb ayının her gününde okunması için yazdığı duâ:

Rahmân ve Rahıym Allâh’ın adıyla.
“Allâh’ım! Sırrına emîn kıldığın, emrine sevinen, kudretini vasfeden, azametini açıklayan emir sâhiplerinin ettiği bütün duâların mânâ ve mefhûmu hakkına sana yalvarıyorum.

Onlar hakkında geçerli kıldığın meşiyyetin hakkına sana el açıyorum; onlar öyle kimselerdir ki, meşiyyetinle kendi kelimelerinin (sırlarının) mâdeni, tevhîdinin, bütün mekânlarda geçerli olan ve seni tanımaya vesîle olan âyetlerinin ve makamlarının rükünleri kıldın.

Seninle onların arasındaki fark, onların senin kulların ve yaratıkların olmalarıdır. Onların her şeyi senin elindedir; başlangıçları senden ve dönüşleri de sanadır.

Onlar (dîninin) destekçileri, şâhitleri, dâvetçileri, savunucuları, koruyucuları ve önderleridirler. Onlar vâsıtasıyla yeri göğü doldurdun; böylece senden başka bir ilâh olmadığı (gerçeği) ortaya çıktı.

O hâlde bütün bunların ve rahmetinin izzet mevkîleri ve makamların ve nişânelerin hakkına senden Hz. Muhammed ve Ehlibeyti’ne rahmet etmeni ve îmân ve (doğru yolda) sebâtımı artırmanı diliyorum.

Ey âşikâr olduğu hâlde gizli ve gizli olduğu hâlde âşikâr olan! Ey nûrla zulmeti birbirinden ayıran, ey zâtına varılmadan vasfedilen, benzeri olmadan tanınan!

Ey mahdut olan her şeyin ölçü ve sınırını belirleyen ve ey şühûd edilen her şeyin şâhidi; bütün varlıkları var eden, sayılan her şeyi sayan, olumsuz (selbî) sıfatlar kendisinde bulunmayan (yüceler yücesi Allâh)! Senden başka bir ma’bûd yoktur; yücelik ve cömertlik ehli sensin.

Ey hiçbir keyfiyetle vasıflanmayan; hiçbir mekânda yer tutmayan; bütün gözlerden gizli kalan (yüceler yücesi Rabbim)!

Ey ebedî varlık, ey varlıkları ayakta tutan ve bilinen her şeyi bilen, Hz. Muhammed ve Ehlibeyti’ne, seçilmiş kullarına, perde arkasında tuttuğun insanlara, yakın meleklerine ve emrine hâzır dilsizlere rahmet et ve bu yüce Receb ayımızı ve ondan sonra gelecek olan haram (hürmetli) ayları bizlere mübârek kıl.

Bu ayda nimetlerini bize bollaştır; kısmetimizi çoğalt ve bereketli kıl; en azametli, en yüce ve değerli ismin hakkına; öyle bir isimdir ki o, gündüze koyduğunda aydınlandı; geceye koyduğunda karardı.

(Allâh’ım!) Senin bildiğin ve bizim bilmediğimiz kötü amellerimizi bağışla. Bizi en iyi şekilde günahlardan koru. Kendi takdirinle bize yeterli ol.

Bize iyi bakışınla minnette bulun; bizi kendinden başkasına bırakma; hayrına ulaşmamızı önleme; bizim için yazdığın ömrümüzü bereketli kıl; içimizdeki kötülükleri ıslâh et; bizi kendi azâb ve gazabından (iki cihanda da ebediyyen) koru; bize iyi bir îmânla amel etmeyi nasîb buyur; bizi oruç ayına (ramazana) ve ondan sonra gelecek günler ve yıllara (sağlıkla-iyilikle) ulaştır ey Celâl ve Kerem sâhibi (yüceler yücesi Allâh)!”

6- Bir başka rivayette Allah Resûlü’nden (s.a.a.) şöyle nakledilmiştir:

“Receb gecelerinden birinde on rekât namaz kılarak, her rekâtta bir defa Fâtiha, bir defa Kâfirûn Sûresi ve üç defa da İhlâs Sûresi’ni okursa, Allah yaptığı günahları bağışlar.”

7- Yine Resûl-i Ekrem’den (s.a.a.) şöyle rivayet edilmiştir:

“Kim Receb ayının gecelerinden birinde, iki rekât namazda yüz defa İhlâs Sûresi’ni okursa, Allah yolunda yüz yıl oruç tutmuş gibi olur ve Allah cennette her peygamberin komşuluğunda birer saray verir kendisine.”

8- Seyyid İbn Tâvûs (r.a.) Muhammed İbn Zekvân’dan (r.a.) şöyle naklediyor:

İmam Ca’fer Sâdık’a (a.s.); “Canım sana fedâ olsun, işte Receb ayına girmiş bulunuyoruz; Allâh’ın beni faydalandıracağı bir duâyı bana öğretmenizi istiyorum.” dedim.

İmam (a.s.), “Yaz” diye buyurdu:

“Bismillâhirrahmânirrahıym.”
“Yâ men ercûhü li-külli hayr; ve âmenü sehatahû ‘ınde külli şerr. Yâ men yu’tî’l-kesîra bi’l-galîl. Yâ men yu’tîy men se’eleh. Yâ men yu’tîy men lem yes’elhü ve men lem ya’rifhü tehannünen minhü ve rahmeten a’tınîy bi-mes’eletîy iyyâke cemiy’a hayr’id-dünyâ ve cemiy’a hayr’il-âhırah, vasrif annîy bi-mes’eletîy iyyâke cemiy’a şerr’id-dünyâ ve şerr’il-âhıra. Fe-innehû ğayru mengûsın mâ a’tayte ve zidnî min fadlike yâ Kerîym.”

Râvî şöyle devam ediyor; sonra İmam (a.s) sol eliyle sakalını tuttuğu halde sağ işâret parmağını hareket ettirerek bu duâyı okudu ve ardından şu cümleleri ekledi:

“Yâ Ze’l-Celâli ve’l-İkrâm. Yâ ze’n-na’mâi ve’l-cûd. Yâ Ze’l-Menni ve’t-Tavl. Harrim şeybetîy ale’n-nâr.”

Receb ayının her gününde akşam, sabah, gece ve gündüz kıldığın namazların ardından bu duayı oku:

“Ey her hayrını ümîd ettiğim ve her kötülükte gazâbından güvencede olmayı umduğum (yüceler yücesi Rabbim)!

Ey aza karşılık çok veren; ey rahmet ve şefkatinden dolayı isteyene de, istemeyene de veren. Sana yalvarıyorum, dünya ve âhiret hayrının hepsinden bana da nasîb buyur.

Bütün dünya ve âhiret şerrini benden uzaklaştır. Şüphesiz senin verdiğinde azalma olmaz. Kendi fazl u kereminden bana verdiğini artır; ey Kerîm (Allâh)!”

Râvî şöyle devam ediyor: Sonra İmam (a.s.) sol eliyle sakalını tuttuğu halde sağ işâret parmağını hareket ettirerek bu duâyı okudu ve ardından şu cümleleri ekledi:

يا ذَا الْجَلالِ وَالاِْكْرامِ، يا ذَا النَّعْماءِ وَالْجُودِ، يا ذَا الْمَنِّ وَالطَّوْلِ، حَرِّمْ شَيْبَتي عَلَى النّارِ.

“Ey Celâl ve Kerem sâhibi, ey (sonsuz) nimetler ve cömertlik sâhibi, ey bağış ve ihsân sâhibi, şu beyaz sakalımı (cehennem) ateşine haram kıl.”

9- Resûlullah’tan (s.a.a.) şöyle rivayet edilmiştir: “Kim Receb ayında yüz defa:

«اَسْتَغْفِرُ اللهَ لا اِلـهَ إِلاّ هُوَ وَحْدَهُ لا شَريكَ لَهُ وَاَتُوبُ اِلَيْهِ»

“Estağfirullâhe lâ ilâhe illâ Hû, vahdehû lâ şerîyke leh, ve etûbü ileyh.”

“Kendisinden başka ilâh olmayan, tek olup ortağı bulunmayan Allah’tan, bağışlanma diliyor ve ona tövbe ediyorum.”

söyler, ardından da sadaka verirse, Allah onun sonunu rahmet ve mağfiretle hatmeder.

Kim dörtyüz defa söylerse, Allah yüz şehidin sevâbını kendisine verir.”

10- Yine Resûl-i Ekrem’den (s.a.a.) şöyle rivâyet edilmiştir:

“Kim Receb ayında bin defa: ‘Lâ ilâhe illallâh’ söylerse, Allâhu Teâlâ onun için bin hasene yazar ve cennette yüz şehir bina eder.”

11- Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyuruyor: “Kim Receb ayında yetmiş defa sabahleyin, yetmiş defa da akşamleyin:

“Estağfirullâhe ve etûbü ileyh.”

“Allah’tan bağışlanma diler ve O’na tövbe ederim”

diyerek Allah’tan mağfiret diler ve yetmişinci defanın ardından ellerini kaldırarak:

«اَللّـهُمَّ اغْفِرْ لي وَتُبْ عَلَيَّ»

“Allâhümmağfirlîy ve tüb aleyye.”

“Allâh’ım, bağışla beni ve tövbemi kabul eyle!”

diye yalvarır ve Receb ayında ölürse, Allah’ın hoşnutluğunu kazanarak ölür ve Receb ayının bereketiyle cehennem ateşine müptelâ olmaz.”

12- Bu ayda Rahıym Allâh’ın mağfiretini kazanmak için bin defa şu zikri söylemek:

“Estağfirullâhe Ze’l-Celâli ve’l-İkrâm min cemiy’ız-zünûbi ve’l-âsâm.”
(Not: Son kelimesi “âsâm”ım ilk harfi “elif”, sonra üç noktalı “peltek se” harfidir; okurken harflerin ağızdan doğru çıkması için ona göre okunmalıdır..)

“Celâl ve İkrâm Sâhibi Allah’tan, bütün günahlar ve suçlar için mağfiret diliyorum.”

13- Merhum Seyyid İbn Tâvûs (r.a.)

Receb ayında İhlâs (Gul Hüvellâhu Ehad) Sûresi’ni onbin veya bin yahut da yüz defa okunması için büyük sevap ve fazîletler zikretmiştir. Bu cümleden şöyle rivayet etmiştir:

“Kim İhlâs Sûresi’ni Receb ayının Cuma günü okursa, bu, kıyâmet günü onu Cennete cezb edecek bir nûr olur.”

14- Yine Merhum Seyyid İbn Tâvûs (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:

“Kim Receb ayından bir gün oruç tutar ve dört rekât namaz kılarak birinci rekâtta (Fâtiha’dan sonra) yüz defa Âyete’l-Kürsî ve ikinci rekâtta da ikiyüz defa İhlâs (Gul Hüvellâhu Ehad) Sûresi’ni okursa, mutlaka ölmeden önce cennetteki yerini ya kendisi ya da bir başkası görür.”

15- Seyyid (r.a.) bir başka rivayeti ise,

Resûlullah’tan (s.a.a.) şöyle nakletmiştir:

“Kim Receb ayının Cuma günü, öğle ve ikindi namazları arasında dört rekât namaz kılar da her rekâtta bir Fâtiha ve yedi defa Âyete’l-Kürsî ve beş defa İhlâs Sûresi’ni okur ve namazını bitirdikten sonra da on defa:

«اَسْتَغْفِرُ اللهَ الَّذي لا اِلـهَ إِلاّ هُوَ وَاَسْأَلُهُ التَّوْبَةَ»

“Estağfirullâhelleziy lâ ilâhe illâ hû, ve es’elühü’t-tevbe(h).”

“Kendisinden başka ilâh olmayan, tek olup ortağı bulunmayan Allah’tan, bağışlanma diliyor ve O’na tövbe ediyorum.”

söylerse, namazı kıldığı günden itibaren öleceği güne kadar Allah her günü için bin hasene yazar; okuduğu her âyet karşılığında cennette kırmızı yâkuttan bir şehir ve her harfin karşılığında beyaz inciden bir saray verir; onu Hûru’l-ıyn ile evlendirir, ondan tamamen râzı olur; (Allah katında) âbidlerden yazılır ve âkıbeti saâdet ve mağfiretle sona erer…”

16- Receb ayının Perşembe, Cuma ve Cumartesi günlerinin orucu da bu ayın çok faziletli amellerinden birisidir. Bir rivâyette:

“Kim haram ayların Perşembe, Cuma ve Cumartesi günlerini oruç tutarsa, kendisi için dokuz yüz yıl ibâdetin sevâbı yazılır.” diye nakledilmiştir.

17- Resûlullah’tan (s.a.a.) nakledilen bir hadîste şöyle denilmiştir:

“Kim bu ayda her gece iki rekât olmak üzere altmış rekât namaz kılar ve her rekâtta bir defa ‘Fâtiha’, üç defa ‘Kâfirûn’ ve bir defa da ‘İhlâs’ Sûresi’ni okur ve selâm verdikten sonra ellerini gökyüzüne kaldırarak şu duâyı okur:

“Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şeriyke leh, lehül-mülkü ve lehül-hamd, yuhyîy ve yümîyt, ve hüve Hayyün lâ yemût, bi-yedihil-hayr, ve hüve alâ külli şey’in gadîyr, ve ileyhil-masıyr. Velâ havle velâ guvvete illâ billâhil-Aliyyil-Azıym. Allâhümme salli alâ Muhammedinin-nebiyyi ve âlih.”

“Allah’tan başka bir ilâh yoktur; tektir ve ortağı yoktur; Padişahlık ve hamd O’na mahsustur; diriltir ve öldürür; O ise, diridir ve hiçbir zaman ölmez.

Bütün hayırlar O’nun elindedir ve O’nun her şeye gücü yeter. Her şeyin dönüşü O’nadır. Yüce ve azametli Allâh’a dayanmayan hiçbir güç ve kuvvet yoktur.

Allâh’ım! Ümmî Peygamber Hz. Muhammed ve Ehlibeyti’ne rahmet et.”

Sonra da ellerini yüzüne sürerse, Allah duâsını kabul eder ve ona altmış hac ve umre sevâbı verir.”

18- Merhum Allâme Meclisî “Zâdü’l-Meâd” kitâbında Emîrü’l-Mü’minîn Hz. Ali (a.s.) kanalıyla Resûlullah’tan (s.a.a.) şöyle nakletmektedir:

“Kim Recep, Şa’bân ve Ramazan ayının her gecesinde ve gündüzünde Âyete’l-Kürsî’yi, Kâfirûn, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerinin her birini üç defa okur, ardından üç defa:

الْعَظيمِ، سُبْحانَ اللهِ وَالْحَمْدُ للهِ وَلا اِلـهَ إلاَّ اللهُ وَاللهُ اَكْبَرُ، وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلاّ بِاللهِ الْعَلِيِّ”

“Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber, velâ havle velâ guvvete illâ billâhil-Aliyyil-Azıym.”

“Allah bütün eksikliklerden münezzehtir. Hamd, Allâh’a mahsustur. Allâh’tan başka ilâh yoktur, Allâh en yücedir; Yüce ve ulu Allâh’a dayanmayan hiçbir güç ve kuvvet yoktur.”

Üç defa:

اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد،

“Allâhümme salli alâ Muhammedin ve Âl-i Muhammed”

“Allâh’ım! Muhammed ve Ehlibeyti’ne rahmet et.”

Üç defa:

“Allâh’ım bütün mü’min erkek ve kadınları bağışla.”

Dörtyüz defa da:

اَسْتَغْفِرُ اللهَ وَاَتُوبُ اِلَيْهِ”

“Estağfirullâhe etûbü ileyh.”

“Allah’tan bağışlanma diliyor ve O’na tövbe ediyorum.”

söylerse, Allah günahlarını bağışlar.

Yine Allâme Meclisî bu ayın her gecesinde bin defa şu zikri söylemenin sünnet olduğunu da nakletmiştir:

«لا اِلـهَ إلاَّ اللهُ»

“Lâ ilâhe illallâh”

“Allah’tan başka ilâh yoktur.”

19- Hz. Mehdî’nin (a.f.) Şeyh Ebulkasım’a (r.a.) yazdığı şu duâyı Receb ayının her gününde okumak:

“Allâh’ım! Receb ayında dünyaya gelen (iki yüce velîn olan) ikinci Muhammed İbn Ali (İmam Muhammed Tâkî) ve onun seçilmiş oğlu Ali İbn Muhammed (İmam Aliyyün Nakî) hürmetine sana yalvarıyor ve onlar vâsıtasıyla sana en iyi şekilde yakınlaşmayı hedef ediniyorum.

Ey kendisinden iyilik istenilen ve katında olana rağbet edilen zât!

Günahlara boğulan, günahlarından dolayı helâk olup, kusurlarının elinde esir olan, bu yüzden uzun zaman hatâlara alışan, bunun sıkıntı ve kederini çekip sonra (kapına) gelip tövbe edip kabûlünü isteyen, günahlardan uzaklaşmayı, (cehennem) ateşinden kurtulmayı ve üzerinde bulunan vizr u vebâlinin affını dileyen birisi gibi sana yalvarıyor ve senden aynı şeyleri ben de diliyorum.

Ey Mevlâm! Böyle birisinin ümîd ve güvencesi ancak sensin.

Allâh’ım! (yine) şerefli meselelerin ve yüce vesîlelerin hürmetine senden, beni bu ayda geniş rahmetine ve çeşitli nimetlerine boğmanı, kabre inip âhiret yurduna varıncaya kadar bana, verdiğin rızka yetinen bir nefis bağışlamanı diliyorum. ”

20- Yine Hz. Mehdî,’nin (a.s.) nâibi Şeyh Ebulkasım Hüseyn İbn Ruh’tan (r.a.) şöyle rivayet edilmiştir:

Receb ayında ziyâretine gittiğin Allâh’ın Ma’sum Velîleri’ni şu cümlelerle ziyâret et:

“Bizi Receb ayında kendi velîlerinin türbelerinde hâzır eden ve onların haklarını üzerimize farz kılan Allâh’a hamdolsun. Allah, seçkin Muhammed’e ve (değer ve fazîletleri olduğu gibi) tanınmayan vasîlerine rahmet etsin.

Allâh’ım! Bizi (ziyâret için) onların türbelerinde hâzır ettiğin gibi, (Kıyâmet günü) onların varacağı yere de vardır; onların gireceği ebediyyet yurduna (cennete) bizleri de götür.

Selâm olsun size (ey Allâh’ın velîleri), ben size yönelerek ve size güvenerek kendi dilek ve hâcetimi (Allâh’tan) istemeye geldim. Dilek ve hâcetim, ateşten kurtulmak ve ebediyyet yurdunda, iyi dostlarınızla birlikte sizlerin yanınızda yer almaktır.

Selâm olsun size (Allah yolunda her türlü belâ ve zorluğa gösterdiğiniz) sabırdan dolayı. Ne de güzel yurttur kazandığınız son yurt (cennet). Ben (Hak Teâlâ) tarafından görevlendirildiğiniz ve yetki sâhibi olduğunuz şeylerde size ümit besliyor, hâcetimi sizden istiyorum.

Kırık gönüller sizinle düzelir; hasta sizinle şifâ bulur. Rahimler çok veya az doğurur. Ben sizin hakîkatinize inanıyor ve sözlerinize boyun eğiyorum.

Hâcetlerimi isterken, onların hükme bağlanması, imzalanması, yerine gelmesi, büyümesi ve sizin yanınızdaki durumumun düzelmesi için Allâh’ı sizin (hürmet ve makamınıza) and veriyorum.

Sizi, vedâ eden ve hâcetlerini yanınızda emânet bırakıp (yerine gelmesini ümit eden), Allah’tan tekrar size dönmeyi ve ziyâretinizden kopmamayı dileyen birisi gibi selâmlıyorum.

Allah’tan, huzûrunuzdan döndüğümde beni hayır ve bereket dolu bir yere, ölünceye kadar bolluk ve rahatlık içinde geçecek bir hayâta döndürmesini, ölünce de gidişimi hayırlı bir gidiş ve yerimi ezelî nimetlerle dolu, mutlu bir hayat, dâimî yiyecekler, Rahıyg ve Selsebîl gibi hiçbir zaman bıkkınlık ve rahatsızlık getirmeyen hoş içeceklerle donatılan bir yer kılmasını istiyorum.

Yeniden huzûrunuza dönünceye, dönüşünüzde saâdete kavuşuncaya ve Kıyâmet gününde safınızda haşredilinceye kadar Allâh’ın rahmeti, bereketleri ve selâmları sizlerin üzerinize olsun; (tekrar) Allâh’ın rahmeti, bereketleri, rahmet ve selâmları sizin üzerinize olsun. O bize yeter ve O ne güzel vekîldir!

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147