Alıntı:
Pen2x Nickli Üyeden Alıntı
Peygamber (sav) Hazretleri, Mekke’den, Medine’ye hicret ederlerken, Sevr Mağarası’na müşrikleri aldatma maksadıyla sığındıklarında, yanında yol arkadaşı, can dostu olan Ebubekir Sıddık (ra) vardı. Ebubekir Sıddık (ra) Efendimiz mağara içerisinde, müşriklerin Rasulullah Efendimize zarar vereceği endişesiyle, korkuya kapılmıştı. Onun bu halini gören Sevgili Peygamberimiz:
─Korkma Ya Ebubekir.! Dilini damağına yapıştır. “La İlahe İllallah” de. Üzülme! Allah (cc) Habir ismi şerifi ile haberdardır. Basir ismi şerifi ile bizi görür. Bize bizden yakın olan o’dur. (Veli ismi şerifi ile dostlarına yardım edendir. Âlim ismi şerifi ile bilendir. Semi’ ismi şerifi ile işitendir. Selam ismi şerifi ile selamete ulaştırandır....) Sen dediğimi yap, buyurdu.
Hz. Ebubekir-i Sıddık (ra) Efendimiz dilini damağına yapıştırarak, bir nefeste yirmi bir defa “La İlahe İllallah” kelime-i tevhidi zikredince, üzerindeki korku geçti. Ve kalp aynası açıldı. Hafi zikri, Peygamber (sav) Efendimiz bu şekilde Ebubekir Efendimize telkin etmiş oldu.
|
Tasavvuf ehline göre, Hz. Muhammed (s.a.s) dört halifeye ayrı ayrı zikri öğretip tavsiye etmiştir. Hz. Ebu Bekir (r.a)'a hafî (gizli) zikri, Hz. Ömer ve Hz. Ali'ye cehrî (sesli) zikri ve Hz. Osman'a da kalbî zikri öğretmiştir.....rahmetli esat coşan hocaefendi ile yanyana dipdibe cok hafi zikir cektim,hep Allah zikri cekerdik,sonra bazi sebeplerden hocaefendi rahmetli olmadan
iskender pasadan,tarikat ehli olmasamda kadiriye sempatim eskiden beri vardi dahada cogaldi,ve kendi kendime cehri zikre basladim bazen saatler surer ben farkina varmam....