İmamı Rabbanî, 187 sayılı mektubunda rabıtaya çok kısa olarak şu sözlerle dokunmaktadır:
«Hace Eşref-i Kabilî’ye,»
«Bu mektup, ulaştırıcı yolların en kısası olan rabıtanın açıklamasına ve mürid için rabıtanın, zikirden daha üstün olduğuna ilişkindir.»
Bu ifadeye göre:
a) Allah’a ulaşmak için izlenecek yolların en kısa olanı rabıtadır,
b) Râbıta yapmak, (yani şeyhin şeklini zihinde canlandırmak) Allah’ı anmaktan daha üstündür.
Mektubun, devam eden satırlarında Rabbanî, râbıta ile ilgili olarak üç şey daha söylemektedir:
1. Şeyh ile mürîd arasında fayda vermek ve faydalanmak için râbıta bir araçtır;
2. Mürid, bir devletli (yani bir öncü) tarafından en büyük mutluluğa eriştirilinceye kadar, rabıtadan başka onun izleyebileceği daha kısa bir yol yoktur;
3. Ubeydullah-ı Ahrar’ın, Fakarat adlı kitabından naklen: Pirin gölgesinin bile Allah’ı zikretmekten daha üstün olduğu ifade edilmektedir.
Bir yönüyle de rabıta, şeytanın hücumlarına karşı büyüklerin rûhaniyetine sığınmak ve onlarla tehlikeden (Allah'in izniyle) korunmaktır.
Hakiki bir mürşid bulan müridin, onun ruhaniyetini vasıta yapıp ilahi feyiz ve nurlarından bolca nasiplenmesi gerekir.
Kisaca müridin nûrunu ve makamini artiran bir uygulamadir.
Bundan yola çikarak diyorum ki, râbita ile nûru kuvvet kazanmis olana, velev ki, büyü ile gelen cin musallati ve saldirilari olsada hedefine ulasamaz. Musallatin önünde ciddi bir engeldir..
|