Üç saat boyunca, bir erkek ve bir bayanın birbirine olan yönelişlerini, birbirlerine akışlarını, hatta sarılışlarını ve birbirlerine yakın duruşlarını seyrediyoruz. Her karede bilinç altımıza işlenen bir kodlamayla karşı karşıya kalıyoruz. Yoğun romantizm bombardımanı altında geçen, vaktimizden çalınan üç saat!
Etkili kamera ve kadraj teknikleri, kullanılan mekanlar, eşyalar, karakterlerin seçimi, hele de duygu yoğunluğunun zirve noktasında jeneriğe eklenen bir Sezen Aksu Şarkısı ve izleyenleri ekrana çivileyen, iç çektiren orantısız bir romantizm kuşatması...
Elbette sevmek, hayatın en kuvvetli ve fıtrî bağı. Kalbinde bir sevgiye yelken açmamış kaç insan vardır ki? Ancak romantizm, bu çağda başımıza bela olmuş en sinsi tuzaklardan yalnızca birisi!
Peki kim nasıl etkilenir bu üç saatlik orantısız romantizm seansından, kimde nasıl karşılıklar bulur?
Üç saat boyunca bu duygu yoğunluğuna maruz kalan gençler, "Ben de aşık olmalıyım!" hissine kapılmaz mı, zihnî, kalbî ve mânevî enerjisini bu alana yoğunlaştırmaz mı?
Ya da evli bir erkek eşine bakınca, dizide şahit olduğu duyguları ve halleri yaşamaktan kendisini uzak görüyorsa, ya da evli bir kadın, bu durumda neye yönelir, içinde neler yaşar, hangi kurgularla yoğrulur! Abartıyorsun demeyin, insan sayısı kadar irade ve olgunluk mertebeleri var. Ve kadın erkek ilişkileri, insanoğlunun zaafının en karşıkoyulmaz noktalarındandır.
Masum görünen, hissiyatımızı okşayan, seyrederken aklımızı başımızdan alan, bağımlısı olduğumuz diziler, kimi hayatlarda komşusuyla birlikte olup, kocasını aldatan bir kadına dönüşebiliyor.
Master Chef yarışmasında lahmacun yaptıkları gece kaç kişinin canı lahmacun çekmemiştir ki?..
İlk gençlik yıllarından bu yana normaleşerek bilinç altımıza işlenmiş o masum sevgi, aşk ve kavuşamama dizilerini, filmlerini, şarkılarını bir düşünelim isterseniz!
İç dünyanızı alt üst eden, onlarca yıl kalp ve ruhunuzu meşgul eden, sizi her şarkıda efkarlandıran gizli saklı duygularınızın bugününüze, yarınınıza ve ahiretinize yaptığı berbat yıkıcılığı bir düşünün!
Sizdeki etkisi "bir hoş hatıra" olabilir belki, ancak bir başkasında "kocasından değil komşusundan olan bir çocuğa" dönüşebiliyor...
Bu orantısız romatizmin, nefsimize ve neslimize yaptığı kötülüğün tarifini yapmak zor değil, ancak buraya sığamayacak kadar ağır bir konu...
Masum maskeli cellatlar çağı bu, bir maske de sana takılı belki, bir an önce kurtulmalısın, kurtarmalısın!