İnsanın kalbi ya’nî gönlü madde değildir. Elektrik ve miknâtıs
dalgaları gibidir. Yer kaplamaz. Fekat, göğsümüzün sol tarafında
bulunan, yürek dediğimiz et parçasında, kuvveti, te’sîrleri hâsıl olmakdadır. Akl, nefs ve rûh da, kalb gibi birer varlıkdırlar. Bu üçünün de, kalb ile bağlantısı, irtibâtı vardır. İnsanın, gözü, kulağı,
burnu, ağzı ve cildi ile his etdiği renk, ses, koku, zevk [tad] ve sıcaklık, sertlik gibi şeyler, duygu sinirleri ile dimâga gelir. Beyin de
bunları hemen kalbe bildirir. Aklın, nefsin, rûhun ve şeytânın arzûları, istekleri de, kalbe gelir. Kalb, ne yapılacağına karâr verir,
irâde eder, seçer. Bu şeyleri yâ red eder, yok eder. Yâhud dimâga
bildirir. Dimâg da, bunları hareket sinirleri ile uzvlara, organlara
bildirir. Organlar da, Allahü teâlâ isterse ve kuvvet verirse, hareket ederek, kalbin irâde ve ihtiyâr etdiği şey yapılır.
|