Deneylerde Bulunan Karşılıklı İlişkileri Karşılaştırmak
Eğer karizma, empati ve telepati birbirleriyle derinden ilişkiliyseler, o zaman bunların deneysel karşılıklı ilişkilerini doğrudan karşılaştırdığımızda anlamlı bir örtüşme görünecektir. Karşılaştırmanın temeli, bu üç süreç içinde en iyi çalışılmış olan empati’dir. Empati ile ilgili deneysel karşılıklı ilişkileri bir liste haline getirdikten sonra karizma ya da telepati hakkındaki paralel araştırmaları saptamak amacıyla bir gözden geçirme gerçekleştirilmiştir.
Empati
Gelişimsel/Tarihi Karşılıklı İlişkiler
Empatinin gelişimsel veya tarihi karşılıklı ilişkilerinin birinci kategorisine ait olan sadece 3 değişken teşhis edilebilmiştir. Kalliopuska, 4 toplumsal sınıf arasında orta sınıftan babaların (ama annelerin değil), bir başkasının duygularını en fazla anlayanlar olduklarını bulmuştur. Yazar, literatürde birçok karşıt eğilimin mevcut olduğunu kabul etmesine rağmen, ortanca çocukların ilk doğan veya sonra doğanlardan bir başkasının duygularını daha fazla anlayabilme eğiliminde olduklarına dikkat etmiştir. Daha sonra Chlopan, ilgili çalışmaları yeniden incelerken fazla marihuana kullanımının yüksek düzeyde bir empati başarısıyla karşılıklı ilişkisi olduğu sonucuna varmıştır. Bu bulgular değişmiş şuur hallerinin, başkasının duygularını anlayabilme tepkilerini teşvik ettiği biçiminde yorumlanabilir.
Kişiliksel Karşılıklı İlişkiler
Bir başkasının duygularını anlayabilmenin, genelde duygusal uyarılabilirlik ve bilhassa da nevrotiklik ile pozitif olarak karşılıklı ilişkili olduğu tarzında ortak bir bulgu vardır. Nevrozla olan bu ilişki, bir başkasının duygularını anlayabilmenin mutlaka bir zihinsel hastalığın habercisi olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, bir başkasının duygularını yüksek düzeyde anlayanlar az düzeyde anlayanlara göre muhtemelen duygusal olarak daha iyi uyumlanmış kişilerdir. Fenomenin özü, başkalarının görüş açılarını kabul etmek olduğuna göre; empatiklerin daha az rekabetçi güdüleri olduğunu umabiliriz. Bazı araştırmalar bu tahmini desteklemektedir.
Bedensel Karşılıklı İlişkiler
Başkasının duygularını anlayabilmenin fiziksel veya genetik kategorisinin içine üç değişken girmiştir. Birincisi, ikizler üstünde yapılan çalışmalarda ayırt edildiği gibi empati, muhtemelen kalıtımsaldır. Bu çalışma aynı zamanda “kızların ve kadınların, oğlanlar ve erkeklere göre bir başkasının duygularını daha çok anlayabildiklerinin belirtilerini†bulmuştur. Kadınların yüksek seviyede empatik olduklarını gösteren ve cinsiyet farklılığı değişkenini öne çıkartan bulguların, empatiyi ölçmek için kullanılan metotların sonucunda ortaya çıkmış olması da muhtemeldir. Güçlü cinsiyet farklılıkları sadece kişisel rapor cetvelleri kullanıldığında görünmektedir.
Son olarak, Leverson ve Ruef, süje ve hedef arasındaki fizyolojik bağlantı ne kadar çok olursa, hedefin negatif etkisinin süje tarafından derecelendirmesinin doğruluğu o kadar fazla olur†sonucuna varmıştır. Negatif duyguların doğru anlaşılması, kişiler arası fizyolojiye bağlıyken (süjenin bedeni hedefinki gibi cevap vermiştir), pozitif duygular için empati sadece süjenin kalp ve kan damarlarıyla ilgili uyarılışına bağlıdır.
Karizma
Gelişimsel / Tarihi Karşılıklı İlişkiler
Karizma kavramı herkesçe bilinmesine rağmen, üstünde pek az inceleme ve çalışma yapılmıştır. Siyasi bilimciler ve sosyologlar, tarihteki büyük liderler bağlamında karizmayı teorik olarak tartışacaklardır ama karizma, sıradan faniler bağlamında da kullanılabilir bir kayram halinde nadiren getirilmiştir. Umulabilecek en iyi şey, karizmatik bir bireyin tam bir yaka halinde ele alınmasıdır. Böylesi bir inceleme için, karizmatik kişiliğin gelişimsel ve tarihi karşılıklı ilişkilerini inceleyen deneysel çalışmaların hiçbiri belirlenmiş değildir.
Kişiliksel Karşılıklı İlişkiler
Benzer şekilde, karizmanın kişiliksel karşılıklı ilişkileri de çok az çalışma tarafından incelenmektedir. Aslında, Dow karizmayı karakterize eden hiçbir tip veya mizacın olmadığı tarzında fikir yürütmektedir. Belirlenebilir olan ilgili tek bulgu; karizmanın pozitif olarak dışa dönüklük ile, ancak biraz negatif olarak da nevrozla karşılıklı ilişkisi olduğu tarzında Friedman’dan gelen sonuçtur. Nevrozla olan ters ilişki, karizmayı doğal bir nevrotik fenomen olarak gören birçok psikoanalistin teorik beklentilerinin tersinedir.
Sahoo tarafından yapılan bir çalışma, karizmatiklerin “daha arkadaş canlısı, sorumlu ve benliği kabul etme eğiliminde olduklarını; onların elde ettikleri şeyleri uyumlanma yoluyla elde etme eğiliminde olduklarını†önermektedir.
Bedensel Karşılıklı İlişkiler
Bir başkasının duygularını anlayabilmede böylesine ihtilaflı olan cinsiyet konusu, karizmayla ilgili olarak yeniden ortaya çıkar. Lindholm “kadın karizmatiklerin sayılarının nispeten az olduğunu†gözlemliyor ve tutucu Freud’cu teoriye göre bu rolü sadece erkeğin doldurduğuna dikkat çekiyor. Bununla birlikte, diğerleri üstünlüğü kadınlara vermektedir. - Kadınlar bütün temel sosyal ustalıklara sahip olma temelinden dolayı, potansiyel olarak erkeklerden daha fazla karizmatik olma eğilimindedirler.†Eğer taraf tutmak gerekirse, aklı başında bir araştırmacı ikinci önermeyi seçecektir.
Telepati
Gelişimsel! Tarihi Karşılıklı İlişkiler
Empati için bulunan gelişimsel ve tarihi karşılıklı ilişkilerde sadece bir gönderme yapılmıştır. Schmeidler “sadece rivayet olarak anlatılan ve hiç yayınlanmamış olan marihuana araştırması... raporların her zaman olmasa da (sık sık) yüksek DDA başarılarından bahsettiğine dikkat çeker.
Kişisel Karşılıklı İlişkiler
Psi deneylerinde iyi performansla bağlantılı olarak geniş çapta kişilik değişkenleri göz önünde bulundurulmuştur. Spinelli, tam tersi bir sonuç rapor etmesine rağmen, yüksek IQ düzeyinin “yüksek IQ’nun psiye inanmamayı teşvik etmediği durumlardaki vakalarda daha fazla (doğruluğa) yol açabilirâ€. Dışa dönüklük, psi performansıyla her zaman tutarlı bir ilişki sergilemiştir. Psikanaliz gören bir hastanın Saul tarafından yapılan tanımı kişiyi bunun aksini ummaya sevk edebilse de nevroz çoğunlukla başarılı psi testiyle negatif olarak bağlantılıdır.
Aynı zamanda yaklaşımsal benzerlik, telepatik olayların tekrar eden bir karşılıklı ilişkisi olduğunu kanıtlamıştır. Benn ve Honorton, katılımcıların göndericiler olarak kendi arkadaşlarını getirmelerine izin veren çalışmaların, “sadece laboratuar tarafından belirlenen gönderkileri kullanan çalışmalardan bilhassa daha yüksek başarı oranına sahip olduğuna†dikkat çekerler. Yine de onların araştırması, arkadaş gönderici-alıcı çiftleştirmesinin Özel bir psi performansı karşılıklı ilişkisi olduğunu göstermede başarısızlığa uğramıştır. Hem Schmeidler hem de Virtanen, biriken kanıtlara göre, gönderici alıcı benzerliğinin telepatik bağlantıları kolaylaştırdığı sonucuna varmaktadırlar.
Son olarak meditasyonun psi üzerindeki etkileri hakkında şu yorumlar yapılmaktadır:
Schmeidler kendi incelemesinde “meditasyonun psi ileticisi olabileceğini ama çok yönlü analizlerin, diğer değişkenlerin olaya dahil olması olasılığının ve çok sayıda veya geçersiz ya da beklenmedik sonuçların sabit bir sonuca varmayı engellediğini†yazmaktadır.
Bu kişilik özellikleri, telepatik olayları kolaylaştırıcı olarak bulunan kişisel özelliklerinin tamamı değildir. Hem Virtanen hem de Schmeidler hiçbir empati sonucunun belirlenemediği diğer birçok kişilik değişkenlerini yeniden incelemektedirler.
Fiziksel / Genetik Karşılıklı İlişkiler
Virtanen “erkeklerin telepatik mesajları daha iyi göndericiler olduklarını, kadınların ise daha iyi alıcılar oldukları†görüşünü kaydetmektedir. Eğer göndericilik karizmayla ve alıcılık da empatiyle eş anlamlıysa, o zaman bu ifade önceki sonuçlarla tam olarak uyumludur. Psi başarıları genellikle alıcıya atfedildiğinden dolayı, bu cinsiyet farklılığı normal olarak kadınların erkeklerden daha iyi test performansçıları sayılmaları tarzında görünecektir.
Virtanen, bir İsveçli psikiyatristin “telepatik veya duyular dışı iletişim için hakiki bir medyomluk yeteneği net olarak kalıtımsal bir özelliktir†görüşüyle ilişki kurmaktadır. Bohm, “DDA’daki çeşitliliklerin genetik bir temeli olduğu hipotezine uygun olan†ikizler üstünde yapılan çalışmaları yeniden incelemektedir.
Parapsikologlar bir telepatik olaya dahil olan taraflar arasındaki muhtemel fizyolojik bağlantının öneminin uzun süredir farkındaydılar. Bu hipotezi test eden bir deney, umulan ilişkileri vermekte başarısızlığa uğramışken, Bohm bir süjenin duygusal uyarana tepki olarak verdiği galvanik deri tepkilerindeki iniş çıkışların, süjenin ikinci bir makineye bağlı bir yakın dostunun GSR (galvanik deri tepkileri) kayıtlarında yankılandığı birçok örnek tarif etmektedir. Johnson ve Millay, beyin dalgaları eş zamanlılığı ve bir serbest tepki telepati testi başarısı arasında bire bir bir uygunluk bulmakta başarısızlığa uğramışken, takımların skorlarının genel toplamları, eş zamanlılık ve telepati başarısı arasında özel bir karşılıklı ilişkiyi açığa çıkarmıştır.
Son olarak, Wagenfeid DDA yeteneğinin bir sağ beyin fonksiyonu olduğu yolundaki önerileri yeniden gözden geçirmektedir.
Sonuç
Bu makalede içten ilişkili süreçler ve hatta özdeş olabilecekleri önerisini müzakere etmek üzere empati, telepati ve karizmanın birbirlerine yeteri derecede benzediklerinin ve hatta özdeş olabileceklerinin tartışması yapılmıştır. Bu üç süreç hakkında mevcut literatür, ,muhtemel dünya modeli açısından anlamlıdır ama modelin doğrulanmasının, diğer çalışmalara özellikle de bu modelin ima ettiklerini test etmek için tasarlanmış çalışmalara bağlı olduğu açıktır.
Muhtemel dünya modelinin, parapsikoloji (ve sosyal psikoloji) için değeri büyük ve çeşitlidir. Karşılıklı etkileşimleri sonucu telepati deneyimini meydana getiren empati ve karizmanın ayrı değişkenler olarak ima ettiklerini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Her şeyden önce bu model, telepatik açıdan duyarlı kişilerin ve “psişiklerinâ€, sadece parapsikolojik araştırmaların odak noktası olmaları gerektiği ölçüde, mevcut olduklarını öneren gerçek yaşam deneyimlerinin laboratuarda modellendirilmesinde önemli bir ilerlemeyi vaat etmektedir.
Eğer hadise bir ortak yaşam ilişkisinin sonucuysa, o zaman kural dışı bilgi aktarımını başlatma hiçbir tarafa atfedilemez. Böylesine aynı yönde tesir eden karşılıklı birbirini etkileme süreçleri. modern parapsikolojinin kurucusu J. B. Rhine’ın alıcının aktif zihin olduğu yolundaki ilk beklentilerine tezattır; Gardner Murphy ve onun öğrencisi Gertrude Schmeidler’in yazılarına daha çok uymaktadır. Dahası, karşılıklı kişisel ilişkilerin dinamizmi düşünülecek olursa, bir seansta iyi performans gösteren bir çiftin sonraki seansta, arada geçen süre içinde ilişki ve ilişkinin değerlendirilmesinde değişiklik olmadığı bilinmedikçe, iyi performans göstereceği varsayılamaz. Bu görüşe göre, telepatik bağlantının güvenilir olmayışı, yapısından kaynaklan makta ve fenomenin vasfına göre teorik olarak önceden bilinebilir olmasında yatmaktadır; statik karışık veya hatta zayıf araştırma metodolojisinin istenmeyen etkisinden dolayı değildir.
Telepatinin empati ve karizma içinde asimile edilmesinin ilk etkisi, telepati fikrine nüfuz eden ‘garipliğin’†birçoğunu bertaraf etmektedir. Yapamadığı şey, karizma ve empati hakkında çok az şey bilindiğinden, telepati için kolay bir cevap vermemesidir. Gerçekte, empati bazen sosyal psikoloji- de bir muammaâ€, bilimsel olarak çalışılamaz ve hafıza veya hayal gücünü ne kadar açıklamışsak, o kadar açıklanabilecek†olan şey diye önerilmektedir. Tahminen Sullivan’ın empati için söylediği şey zamanla telepati için de uygulanacaktır: “Böylece, bir başkasının duygularını anlayabilme gizemli gözükmesine rağmen, evren- de çok daha gizemli görünen şeyler vardır, sadece siz ona alışmışsınızdır; ve muhtemelen siz bir başkasının duygularını anlayabilmeye de alışacaksınızdır.
Telepati hakkında artan anlayışın, böylece onun empatiyle derin bir ilişkisi olduğunu iddia etmenin hemen ortaya çıkacak bir faydası yoktur; ama geçerliliği gittikçe artmaktadır. Telepati, empati ve karizma kadar gerçektir ve onlardan ne daha fazla (ve ne de daha az) paranormalâ€dir; onun kabul edilebilirliği bizim bu iki sosyal psikolojik yapıyla ilgili girişimlerimizle ve onlar hakkındaki anlayışımızla artacak veya azalacaktır. Eğer empati ve karizma gerçekse ve de paranormal değilse, telepati de öyle olmalıdır. Başka bir deyişle, eğer telepati gerçekse ve paranormal değilse empati ve karizma da böyle olmalıdır. Eğer bunlardan biri asılsız ise, o zaman muhtemelen diğer ikisi de öyledir.
Eğer muhtemel dünya modeli doğruysa, bir yandan karizma ve empatiyi karşı koyulamaz sosyal fenomenler olarak kabul ederken, öte yandan telepatinin gerçekliğini inkar etmek mümkün değildir.
Telepati'de Tıbbi ve Psikolojik Durumlar...
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|