Telepati Üzerine
Konuşma ve Hareket olmaksızın zihinden geçenleri okuyabilme de ruha ait kabiliyetlerden birisidir.İnsanların birbirleriyle bildiğim kadarıyla iki türlü iletişim kurma biçimleri vardır.Birincisi konuşarak,diğeri ise konuşma olmadan,yani el ve vücut hareketleriyle,yüz veya mimikleriyle.Söz ile konuşma vasıtasına "dil"(Lisan) dediğimiz gibi bu hareket ve mimiklere de "vücut dili"deriz.
Çok az bilinen birşeyden bahsetmek istiyorum...Bir üçüncü iletişim biçimimizde vardır aslında buna da "zihin okuma" batıda ise "telepati" olarak ifade edilmektedir.
Örnek vermek isterim ki,Avustralyanın yerli halkı vardır bunlara Aborjinler denilmektedir.Şahsen Tv'de Ayna Adlı Bir Programda da izlemiştim.Kameralarda görünmek bile istememelerine ve bunlara karşı olmaları sebebiyle çekimde çekingenlik yapılıyordu...Aborjinler,hiç konuşmadan ve hiçbir harekette bulunmadan birbirlerinin zihinlerinden geçenleri rahatlıkla anlayabilmektedir.
Dikkat edilirse böyle kabiliyetlerin ortaya çıkması keşfedilmesi,insan fıtratının değişme olmadığı ve saflığın henüz bozulmadığı topluluklarda mümkün görünmektedir.Nitekim comancero bir nevi bunu ifade etmek istemiştir.Bunun İçin kendisine de teşekkür ederim..Manevi istidatların yani nefsin sükut edip susturulduğu batıda ise bu durumlar ender şekilde olmaktadır.
Bir Olay Anlatmak İsterim Tarihten...
1930'lu yıllarda Polonyalı olan Messing,İki ünlü bilim adamı olan Einstein ile Freud'u bir arada oldukları bir gün ziyarete gider.Freud deneyi gerçekleştirmek için aklından şunu geçirir..;
"Banyodan makası alsam, Einsteinin Bıyıklarını Kessem"
Messing bunun üzerine ;
"Yazık olur, hem makas banyoda değil" deyince de iki bilim adamı da hayretler içerisinde kalırlar...
İslam tarihinde özellikle Ermiş,ve Mümin Olan Menkibelerde ve Günümüzde zihin okuma örnekleri çoktur...
Bir tane örnek olarak anlatmak istiyorum...
Aziz Mahmud hüdai zamanın padişahı Sultan Ahmedi sarayında ziyaret etmektedir. Namaz Vakti yaklaştığında Hüdai Hazretleri Abdest almak istediğini padişaha söyler. Hemen su ve leğen getirilir. Padişah hürmetinden dolayı şeyhin eline bizzat su dökmektedir. O Esnada padişahın annesi valide sultan da elinde havlusu ile beklemekte ve içinden de "Şeyh hazretlerinin bir kerametini görebilseydim"diye düşünmektedir. Bu sırada abdestini tamamlayan Hüdai Hazretlerinin şöyle dediği duyulur;
"Ne garip! bazı kimseler bizden keramet göstermemizi isterler. Yeryüzünde en kudretli padişah elimize su dökerken ve muhterem valideleri de havlu tutarlarken, bundan büyük keramet aramaya gerek varmıdır?"
Mesele insanın önceden kendinin ve kabiliyetlerinin farkında olarak keşfetmesinde yatar... nefsi ve bedeni tutkularını bir kenara bırakarak, onları dizginleyerek kalbi ve ruhsal bir hayat biçimini tercih etmesi ve bu şekilde devam etmesiyle bu tür ruhsal kuvvetler açığa çıkmaktadır...
.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|