Geçmişimizden bize kalan sıkıntılardan nasıl kurtuluruz
"Dedesi erik yemiş, torunun dişi kamaşmış."
Bu iki durumu nasıl okuyacağız?
Enerjinin dolanık, etkileşimli çalıştığı bir dünyada yaşıyoruz.
Misal; lavaboya, atık gider borularının içine atılan tırnak ve saçların, binlerce insanın atıklarıyla kanalizasyonda birleşerek ortak bir enerji oluşturması sonucu zarar görüyor olabiliriz . Kesilen saç ve tırnakları toprağa gömmeli. Azalara sükunet gelir, akıl korunmuş olur. Saç ve tırnak (genetik şifremiz) lağımda bir çok karışık enerjiyle bağ kurarak titreşimimizi düşürüyor olabilir.
Evin giderlerini, lavaboları tıkaçla kapamalı, aksi halde akılda noksanlık, zihinde sersemlik görülebilir. Atık su giderlerinden gelen negatif yük dahi manyetik sahamıza askıntı olabilirken, enerjilerin, titreşimlerin birbirlerini nasıl etkilediğini şaşkınlıkla izliyoruz.
Düşünceler ve niyetler dolanık çalışır. Tırnak ve saçlarımızın genetiğimizi, titreşim frekansımızı taşıdığını unutmayalım. Kötü niyetli birisi, tırnaktaki frekansa tutunarak bizimle çok rahat etkileşim kurabilir. Nitekim Hadis-i Şerif’te; saç ve tırnağınızı toprağa gömün, büyücüler onlarla sihir yapmasın!" (Deylemi)
Örneğin; sinirli ve öfkeli bir kişinin ceketini, üzerinize örtseler huzursuz olursunuz. Şefkatli, sevgi dolu birisinin paltosunun üzerine otursanız mutlu hissederseniz. Kıyafet üzerinden yola çıkarak bir başkasının düşünce formlarına ulaşmak dahi mümkün.
Veya; ortak bir dua, bir enerji çalışması içine girerseniz veya meşhur "evet evetleri" onaylarsanız manyetik alanda biriken enerjinin, üzerinize üzerinize aktığını fark edersiniz. Akan enerjinin frekans yapısı nasıldır? "Nedir, ne değildir? başka bir husus."
Suçlar ve günahlar kişiseldir. Kimse diğer kimsenin günahını yüklenmez. Bir kişinin günahından dolayı diğeri hesaba çekilemez.. Şeytanın dahi bu noktada bizlere vereceği zarar, vesveseden öteye geçmez.
Allah’ın hükmü yerine getirilince şeytan şöyle der: “Şüphesiz Allah size gerçek bir vaadde bulunmuştu; ben de size bir söz verdim ama yalancı çıktım. Aslında benim sizi zorlayacak gücüm yoktu; benim yaptığım size çağrıda bulunmaktan ibaretti.Siz de benim çağrıma uydunuz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Ben daha önce, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim.” Doğrusu zalimler için elem verici bir azap vardır. İbrâhîm Suresi - 22 .
Şimdi bu anlatımla birlikte, evrendeki etkileşimlerden, kuantum dolanıklık tan yola çıkarak dedenin yaptığı yanlış bir hareketin, en iyi tabirle, dişimizi kamaştırması, bir vesvese, sert bir esinti gibi kalacaktır veya evimizin yakınındaki baz istasyonunun beynimize yaptığı manyetik bir baskı gibi hissedilecektir . Şayet yazının içindeki inceliği anlayabilirsek; kimsenin günahını yüklenmek gibi durumun asla söz konusu olmadığını gayet net olarak idrak ederiz diye düşünüyorum.
Bu konuda İmam-ı Birgivi hz. buyururlar ki;
İnsanoğlunun akrabası geriye doğru 7 nesildir.
(7 ceddimiz deriz) bu 7 nesilde hem anne hem baba tarafından tam 254 anne ve baba vardır.
Bunların hepsinin ahlâkı, özü, nüvesi, karakteri, zerreler seviyesinde de olsa, nesilden nesile, az veya çok süzülerek bizlere kadar gelir. Bizim nefsimizin ahlâkının temelini oluşturur,
sonra ergenlikle, kişi bu temeli alıp ya daha iyiye götürür ya daha kötüye...
-Ama bazı durumlar var ki kişiye yapışıyor, ne kadar nafile namaz kılsa, oruç tutsa kişiden ayrılmıyor... Kişinin başına gelen belalar, sıkıntılar, huzursuzluklar, vazgeçemediği kötü huylar veya bir türlü yönelemediği iyi huylar...
-Deniliyor ki; Bunların hepsinde kişinin geçmişinin, 7 ceddinin payı var, onların içinde birileri ahh almış, zulmetmiş, beddua almış veya üzerinde ödenmemiş keffaret ile gitmiş bu alemden...
-Peki bunun tedavisi nasıl olacak? Yani bizim çektiğimiz sıkıntılarda, hastalıklarda, üzüntülerde geçmişimizin payı var, ama onlar vefat etti, nasıl bu borçlarını öderler de biz de çektiğimiz sıkıntılardan kurtuluruz?
-Paran varsa sadaka verirsin, bazen oruç ta tutarsın bu niyetle, onlara hediye edersin, sana kalan sevaplardan hiç birşey eksilmez, onlar da
istifade ederler, kötülük baştan çözülür.
-Ama bunun daha kolay bir yolu da şudur; Mesela sabah niyet edersin "bu gün okuyacağım tüm Salavat-ı Şerifeleri geçmişimdeki 254 anne ve babamın, varsa üzerlerindeki keffaretlerin, kul haklarının, bedduaların kaldırılması için hediye eyledim" diye ve her boş zamanında okursun...
-Fıkhen Keffaretin izalesi, ödenmesi, sadaka vermek veya oruç tutmak ile olur, o zaman geçmiş, o 254 anne ve babamız için, varsa üzerlerindeki keffaretlerin, kul haklarının ödenmesi için, bu niyetle sadaka vereceğiz, oruç tutacağız...
-Böylelikle onlar üzerindeki ahhlar gider, kul hakları kalkar, keffaretleri ödenir, o zaman, bizlerin üzerindeki bütün sıkıntılar da kalkar, şifa, huzur bulur saadete ereriz inşaallah.
|