Aşkın hakikati nedir, aşk nedir?
Abdülkadir Geylâni Hazretleri Bir Gün Müthiş Etkileyici Bir Sohbetin Ardından Dervişâna, “Sorusu Olan Var mı?” Buyurdu. Dervişlerden Birisi, “Efendim, Allah’ın İzniyle Bir Sualim Olacaktı ve Şudur; Aşkın Hakîkâti Nedir, Aşk Nedir Efendim?” Dedi.
Abdülkadir Geylâni Hazretler, “Basra’ya Git...” Dedi, “Orada Kardeşim Ahmed er-Rufaî Var. Ona Selâmımı Söyle ve Sor, Aşk Nedir? O Sana Söylesin, Sen de Gel Bize Söyle...”
Derviş, “Emredersiniz Sultânım...” Dedi ve Tez Vakitte Yola Çıkıp Basra’ya Gitti ve Ahmed er-Rufaî Hazretlerinin Dergâhına Ulaştı.
Huzuruna Vardığında Bir Haşyet Hâli Sardı Dervişi ve Selâm Verip Edeple Oturdu.
Ahmet er-Rufaî Hazretleri Ona, “Bize Ne ile Geldin?” Dedi. Derviş de, “Bir Selâm ve Bir Soru ile Efendim. Pîrim Abdülkadir Geylâni Hazretlerinin Size Selâmı Var ve Dedi; Kardeşime Sorun Aşk Nedir Diye!” Dedi.
Ahmet er-Rufaî Hazretleri, Abdülkadir Geylâni Hazretlerinin Daha İsmini Duyar Duymaz, “el-Aşk-u Nârun Nâr, Aşk-u Nâr!” Deyip Dönmeye Başladı ve Semah Ederken de Hep Bu Sözü Tekrarladı. “Aşk Ateştir Ateş, Aşk Ateştir...” Deyip Dönüyor ve “Aşk Ateştir...” Diyerek Hızlanıyordu ve O Şimdi Ateş Gibi, Aşk Gibi Hızlı Dönüyordu.
Bir Zaman Sonra O Kadar Hızlandı ki, Dönenin İnsan Olduğu Seçilmiyordu ve “Aşk Ateştir...” Sözü, Sadece Bir Uğultu Hâlini Almıştı
Derken Yavaşlamaya Başladı ve Durdu ve Aşk Durdu ve Duran Abdülkadir Geylâni idi ve Dervişe Bakan Abdülkadir Geylâni idi ve Dervişe Şu Sözü Söyleyen de Abdülkadir Geylâni idi; Anladın mı Aşk Nedir?
Derviş Aşktan, İstiğraktan ve Ortamın Mânevî Hâlinden ve O Atmosferden Sarhoş Olmuş, Dili Tutulmuştu. Gözlerinden Yaşlar Akıyor ve Hıçkıra-Hıçkıra Ağlıyordu ve Pîr Hazretlerini Karşısında Görünce İki Büklüm Olmuştu. “Evet...” Dedi, “Anladım Efendim...” Dedi.
Sonra, Abdülkadir Geylâni Hazretleri Tekrar Dönmeye Başladı ve Hızlandıkça Hızlandı ve Hızlandıkça Yine Hızlandı ve Sonra Yavaşladı ve Ahmet er-Rufaî Hazretleri Geri Geldi ve Dervişe Dönerek, “Kardeşime Götüreceğin Cevabı Anladın mı Evlâdım, Aşk Nedir Anladın mı?” Dedi. Derviş Ağlayıp İçindeki Feryâdı Bastırarak “Anladım Efendim...” Dedi.
Ahmet er-Rufaî Hazretleri, “Şimdi Git ve Aldığın Cevabı Abdülkadir’e Bildir.” Dedi.
Derviş Basra’dan Bağdat’a Kadar Hep Ağlayıp Feryâd Etti ve Yol Boyunca, “Aşk Ateştir Ateş, Aşk Ateştir Ateş, Aşk Ateştir Ateş...” Diye Zikretti.
Bağdat’a Geldi ve Pîr Hazretlerinin Dergâhına Yetişti. Huzura Çıktı ve Abdülkadir Geylâni Hazretleri Ona, “Bildin mi Aşk Nedir, Öğrendin mi Aşk Nedir?” Buyurdu. Derviş, “Öğrendim Efendim. Rabbimin İzniyle İnşaAllah Öğrendim. Aşk Ateştir, Aşk Ateştir Efendim...” Dedi.
Pîr Hazretleri Gülümsedi ve Buyurdu; Eksik Öğrenmişsin Evlâdım! Aşk, Sevenin Sevdiğinde Yok Olmasıdır. Sevenle Sevilenin Bir Olmasıdır. Aşk, Seveni Sevdiğinde Yok Eden Ateştir. Aşk, Âşığın Gönlünden Maşukun Kendi Kendisini Sevmesidir.
__________________
Nesimi'ye sormuşlar;
O YAR ile hoş musun?
Hoş olayım olmayayım o YAR benim
Kime Ne!
|