Şam’da Üç Kardeş Vardı. Allah Yolunda Savaşıyorlardı. Bir Defasında Esir Düştüler. Rûm Hükümdârı Gençlere:
▬ “Eğer Hıristiyanlığa Girerseniz, Her Birinize Kumandanlıklar Veririm ve Kendi Kızlarımla Sizi Evlendiririm.”
Diye Teklifte Bulunur. Gençler Bu Teklifi Derhâl Reddedip, “Yâ Muhammed!” Diye Seslenerek Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimizden Mânen Yardım Talep Ettiler. Hükümdâr, Gençlerden İkisini Kaynatılmış Zeytinyağı Kazanlarına Attırdı. Üçüncü Delikanlıyı da Oradan Başka Bir Yere Götürüp Dünyâ Güzeli Kızı ile Baş Başa Bıraktı. Delikanlı Gündüz Oruç Tutuyor Geceleri ise Namazla İhyâ Ediyordu. Harâma, Fenâlığa En Küçük Meyli Yoktu. Ondaki Bu Yüksek Ahlâkı Gören Genç Kız Îmân ile Şereflendi. Oradan Kaçıp Şam’a Geldiler. Şehid Olan İki Kardeşi Meleklerle Gelip, Kardeşlerini Padişâhın Kızı ile Everdiler. Hayatta Olan Kardeşleri:
▬ “Cenâb-ı Hakk Size Ne Muamele Etti?”
Diye Sordu. Şöyle Anlattılar:
▬ “Gördüğün Gibi Biz Kaynatılmış Kazanlara Girdiğimiz Ân, Kendimizi Firdevs Cennetlerinde Bulduk. Cenâb-ı Hakk da Bizi Senin Düğününe İştirâk Etmek Üzere Gönderdi.”
Bu Gençler Şam’da Meşhûrdur.
[Galiyet’ül-Mevaiz.]
__________________
Ne senle yaşanıyor
Ne de sensiz oluyor
Şu garip bomboş dünyada..
|