Esîr (Ether)...
Esîr, eski stoacıların ve günümüzde teozofların "ether" dedikleri, maddenin insanın beş duyusu ile algılayamadığı; katı, sıvı ve gaz hallerine oranla yoğunluğu daha az, vibrasyonel hızı daha yüksek, daha süptil ve daha akışkan haline verilen addır.
Ether teriminin kökeni, antik çağ inisiyasyonlarında kullanıldığı biçimiyle, aither veya aiether olarak da yazılan aether’dir. Eski Yunanca'da aether, kökeni olan “aitho” sözcüğünden de anlaşılabileceği gibi, “ateşli, parlak ve havadan daha süptil olan” anlamına gelmekteydi ve fiziksel bir mekanı ifade etmiyordu. Aether, antik çağın ezoterik öğretilerinde kimi zaman maddenin esîr denilen halini, kimi zaman da maddenin “ilk madde” (materia prima) denilen ilk, cevherî halini ifade etmek üzere kullanılıyordu. Kimi fizikçilere göre, boş olarak algıladığımız uzay, maddenin dördüncü hali olan esîr’le doludur ve bu maddi cevher, tüm evrende, atomların arasında bile vardır. Einstein'in izafiyet teorisinin fizikçiler arasında kabul görmesinden sonra pek sıcak bakılmayan bu görüşü savunanlar arasında Newton, James Clerk Maxwell, William Crookes, Albert Michelson (1852-1931) Edward Morley (1838-1923) ve Nikola Tesla sayılabilir.
Kısaca esîr ya da ether, maddenin algılanamayan dördüncü hali olarak kabul edilir. Teozofi'de, Şamanizm'de ve birçok inanışta "yedi kat gök", "dokuz kat gök" "oniki kat gök" vs. olarak sözü edilen "gök katları", maddenin bu dördüncü halinin birbirini izleyen derecelerinin belirtilmesinden ibarettir. Bu derecelenme için "gezegensel zincir" (planetary chain) terimini kullanan Teozofi'ye göre Güneş Sistemi içinde oniki kademelenme olmakla birlikte, Dünya gezegensel zinciri ancak yedi kademeden oluşur. İnsanın da bu şekilde, fiziksel bedeni ile ruhu arasındaki gitgide süptilleşen bedenleriyle, 7 bedenden oluştuğunu düşünürler.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|