Zihinsel Güçleri Harakete geçirmede 7 yöntem
Her birimiz eşsiz ve mükemmel bir şekilde yaratıldık! Hangi durumda ve kim olursak olalım, şu an, şimdiye kadar elde ettiğimizden daha fazlasını başarma kabiliyetine ve daha önceki başarı çizgimizi geçecek potansiyele sahibiz! Hayal ettiğimizden daha fazlası olabilir, daha çoğunu elde edebilir ve daha fazlasını yapabiliriz! İhtiyacımız olan tek şey, bunun nasıl yapılacağını öğrenmek ve ondan sonra da öğrendiklerimizi uygulayarak hayata geçirmektir!
Her birimizin içinde bir “ben” var! Acaba bu “ben” nasıl bir “ben”! Egoya ve çevresine bağımlı sıradan bir “ben” mi, yoksa inanılmazı başarabilecek güçte, sınırsız potansiyele sahip “süper ben” mi? Ben hayatımızda inanılmaz işler başarmamızı sağlayan, bizi sürekli destekleyen içimizdeki o muhteşem güce “Süper Ben” adını verdim! Ama şu an birçoğumuzun içinde zincirlere vurulmuş halde bağımlı, sıradan bir ben var! Bırakın “süper”liğini, “ben”liğini bile unutmuş bir “ben”!Bize düşen görev, onu zincirlerinden kurtarmak, benliğini ve süperliğini tekrar kazandırmak, sürekli en sevdiği, güçlendirici besinlerle besleyip “süper ben” haline getirmektir! Süper ben bizim her dediğimizi yerine getiren, sadık, güçlü bir hizmetkârdır ve hayatta başarmak istediklerimizi başarmamızda yardım eder!
“Süper Ben” kavramı, hepimizin bildiği herkesin yardımına koşan, olağanüstü güçlere sahip Süpermen’in içimizdeki versiyonudur! İçimizdeki kahramanın adıdır “Süper Ben!”
Zihinsel Güç İstasyonlarımızı etkileme ve güçlendirmenin bir çok yolu var! Ben en etkili olanlarıyla başlayacağım! Her biri başlı başına etkili olsa da en etkili olan teknik tüm yöntemlerin kombinasyonundan oluşan birleştirilmiş bir yöntemin uygulanmasıdır!
1. Olumlu İçsel Konuşmalar
Zihinsel Güç İstasyonlarımızı etkileme ve güçlendirmenin birinci yolu olumlu içsel konuşmalardır! Olumlu içsel konuşmalar öncelikle şimdiki zamanda ifade edilmeli ve kişisel olmalıdır! Örneğin, “Kendimi seviyorum!”, “Kendime güveniyorum!” Olumlu, şimdiki zamanda ifade edilmiş ve kişisel! Daha önce Ben Âdem Altay (kendi adınızı yazın) diye başlayan olumlu içsel konuşma metinlerinin amacı bu istasyonları etkilemek ve güçlendirmekti! Dünyaya ilk geldiğimiz günlerde bize ailelerimiz adlar verir ve bizlere sürekli olarak bu adlarla seslenirler! Ve biz zamanla bu ad söylendiğinde dikkat kesiliriz ve zamanla adımızla (ve soyadımızla, lakabımızla, unvanımızla…) özdeşleşiriz! Adımız bizim kimliğimiz olur! Adımızın geçtiği metinler bizim ilgimizi çeker ve biz de etki bırakır! Kimliğimiz mıknatıs gibidir, adımızın bulunduğu tüm metinleri de kendine çeker! Bu sebeple Ben Âdem Altay ifadesi kendimi seviyorum ifadesine referans olur ve Âdem Altay’ın zihni bunu sorgusuz sualsiz içeri alır!
Olumlu içsel konuşmalar bilincimizin bilinçaltımıza verdiği güçlü komutlardır! Bu komutlar zihnimizdeki eski bilgileri siler, yeni bir olumlu düşünce ve davranış tarzını oluştururlar! Örneğin, “Kendimi seviyorum” cümlesini sürekli olarak tekrarladığımızda, bu cümle bilinçaltımız tarafından arzu ettiğimiz gerçeğin geçerli bir tanımı olarak kabul edilir! Yaptığımız her şeyde kendimizi daha iyi hissetmeye başlarız! Bu tarz olumlu içsel konuşmalar çok geçmeden bizim kendimize verdiğimiz değeri artırır ve ona ters olan eski bilgileri zihnimizden siler!
Olumlu içsel konuşmalar, içimizdeki potansiyeli sınırsız hale getirir! İçine güçlü duygular katarak yaptığımız güçlü içsel konuşmalar, sarsılmaz bir inançla tekrarlandığında, kısa zamanda kişilik değişimi başlatırlar! Olmayı arzu ettiğimiz kişinin özellikleriyle uyumlu olan olumlu içsel konuşmaları sürekli bir şekilde tekrarladığımız takdirde coşkumuzu artırabilir, cesaretimizi yükseltebilir, duygularımızın kontrolünü ele geçirebilir ve kendimize, kendimizin verdiği değeri sınırsız bir hale getirebiliriz! Bilinçaltımıza yapacağımız en güçlü etkilerden birisi de kendimize olan inancımızla ilgili olarak söylediklerimizdir: “Bunu yapabilirim, bunun için yeterli güç içimdeki “Süper Ben” de var!” gibi cümleler, elde edeceğimiz sonuçlar üzerinde kalıcı değişimler yaratabilir!
Tüm değişimler daima iç’te başlar, dışa doğru ilerler! Hepsi de kendimizle ilgili düşünce ve inançlarımızla başlar! Olmak istediğimiz kişinin özelliklerini dışımızda görmeden önce, içimizde “olmak istediğimiz o kişi” olmamız gerekir!
Bilinçaltımıza verdiğimiz her komut bilinçaltımıza kaydolur! Verdiğimiz komut ne kadar basitse, düşünce sistemimiz üzerindeki etkisi de o kadar güçlüdür! “Doğru bildiğim yolda kararlı ve ısrarcıyım!”, “Yapabileceğimin en iyisini yaparım!”, “Kendime güvenirim ve aklıma koyduğum her şeyi yaparım!”, “En iyiyi yapar, en iyiyi bekler, en iyi sonuca ulaşırım!” ve bunlar gibi binlercesini sayabiliriz!
Bilinçaltımız en güçlü cevabı, arzu ettiğimiz hedef ve nitelikler varmışçasına şimdiki zamanda söylenen olumlu içsel konuşmalara verir! Bu, bir çeşit doğruyu önceden söyleme cümlesidir ve arzu ettiğimiz durumun şu an mevcut olduğunu bilinçaltımıza inandırma yöntemidir! Böyle bir durumda bilinçaltımız iç dünyamızı, arzu ettiğimiz dış gerçeklik ile aynı hizaya getirmek için hem içimizde, hem de dışımızda bizi gerekli değişiklikleri yapmaya yöneltir!
Olumlu içsel konuşmalarla ilgili önemli bir konuda, söylediklerimizin gerçekleşebilir olması, evrensel yasalarla, inançlarımızla, değerlerimizle ve kimliğimizle çatışmaması gerekir! Aksi durumda içsel çatışma yaşarız ve söylenenlerin hiçbir etkisi olmaz! (ya da inançlarımızı, değerlerimizi, kimliğimizi değiştirmemiz gerekir!)
Ve son olarak, olumlu içsel konuşmalar içine duygular katılarak güçlü bir şekilde söylenmeli, güçlü kelimeler seçilmeli, sık sık tekrarlanmalı, içtenlikle inanarak söylenmeli ve kalıcı bir etki için belirli bir süre (diğer güçlendirme teknikleriyle birlikte kullanılırsa daha etkili olur!) sabırla uygulanmalıdır!
Bu arada bir açıklama yapmak istiyorum! Uzunca bir süredir başta kendi grubum olmak üzere birçok gruba yazılarımı gönderiyorum! Bu sayede binlerce insana fikirlerimi ve düşüncelerimi ulaştırmış oluyorum! Son yedi yıldır özellikle insan potansiyelini geliştirmeye yönelik yoğun bir okuma, düşünme, gözlemleme ile edindiğim ve kendi fikirlerimle sentezlediğim bilgileri günlük yaşama uyarlama çalışması içerisindeyim! Bugüne kadar insan potansiyelini geliştirmeye yönelik 2000’e yakın kitap okudum (bu arada kitap okumak marifet değil, okuduklarını sentezlemek ve hayata uyarlamak ve diğer insanlara da bu bilgileri aktarmak esas marifet!) seminerlere katıldım, alanlarında uzman kişileri dinledim, uzman olmayan sıradan görünen insanları dinledim, bulunduğum ortamlarda insanları izledim, küçük çocuklardan tutun da en yaşlı büyüklerimize kadar her birinden çok şeyler öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum! Şimdi şu an, bana küçük ya da büyük, bilerek ya da bilmeyerek bir şeyler öğretmiş ve gelişimime katkıda bulunmuş, bulunacak olan tüm insanlara (diğer canlılara ve doğaya) teşekkür ediyorum! İyi ki varsınız! İyi ki bu bilgilere ulaşmamı sağladınız, iyi ki bu deneyimleri yaşamama aracı olunuz! Sonsuz teşekkürler!
Şu an her şeyi öğrendim mi? İnsan potansiyeli ile ilgili bilgiler o kadar sınırsız ki okyanus da bulunan küçük bir damla gibi! Ve zaten çok okuyan araştıran, gözlemleyen arkadaşlarımız bilirler ki, ne kadar çok şey öğrenirseniz, o kadar çok şey bilmediğiniz ortaya çıkar! Benim görüşüme göre çok şeyler bilmekte önemli değil! Önemli olan bu bilgileri hayata uyarlamak, uygulamaya sokmak, kendi hayatımıza ve çevremizdeki insanların hayatlarına değer katmaktır! Hayata geçirilemeyen, insanların hayatına bir değer katmayan bilgiler benim gözümde değersiz ve anlamsızdır! İslam peygamberi (peygamberimiz SAV) Hz. Muhammed’in bir sözünü rehber edindim kendime: “İki günü eşit olan ziyandadır!” Ve ben bunu iki saati, iki dakikası, iki saniyesi, hatta iki anı eşit olan ziyandadır diye algıladım, her bir anımı kendi hayatıma ve çevremdeki insanların hayatlarına değer katmaya adadım! Ve bu sürekli kendini aşma ve çevremdeki insanlara değer katma düşüncesi sayesinde müthiş bir bilgi avcısı olma ve bu bilgilerle insanların hayatlarına değer katmaya adandım! Hayatımın anlamını kavradım: Ben öğrenmek ve öğretmek için varım! Kendi hayatıma ve çevremdeki insanların hayatlarına değer katmak için varım! Yaşadığım her anı öğrenme ve öğretme fırsatı olarak görüyor, duyumsuyor, hissediyorum!
Çevremdeki insanlar soruyor: “Âdem bey, bu enerjiyi nereden buluyorsunuz, nasıl böyle coşkulu ve neşeli olabiliyorsunuz” diye! İşte cevap: Yaşadığım her anı bir şahesere çeviriyorum, kendi hayatıma ve çevremdeki insanların hayatına değer katıyorum! Ve bu düşünce ve eylemler içimdeki anlam duygusu ve insan sevgisi ile birleşerek bana müthiş bir yaşam enerjisi veriyor! Bu yaşam enerjisi de gün boyunca ihtiyaç duyduğum gücü bana sağlıyor! İçinde sevgi bulunmayan, insanların yararına olmayan hiçbir düşünce ya da eylemin benim gözümde hiçbir değeri yok! Sevgi dünyadaki en büyük güçlerden biri! İçine girdiği her kalbi güzelleştirir, içine girdiği her düşünceye anlam katar, içine girdiği her duyguya derin bir haz verir! Sevgi olmadan gerçek manada hiç bir büyük iş başarılamaz! Ben insanları oldukları gibi seviyor, kabul ediyor içlerindeki sevgiyi güçlendirmeye çalışıyorum! İçimizdeki “Süper Ben”e güç veren en büyük kaynaklardan birisi içimizdeki insan sevgisidir! Tüm problemlerin kaynağında mutlaka sevgi eksikliği vardır, tüm çözümler de aynı zamanda içinde sevgi barındırır! Sevgi her hastalığın en iyi ilacıdır! Sevgi her ilişkinin temel direğidir! Sevgi her başarılı insanın can yoldaşıdır!
İnsan potansiyelini geliştirmeye yönelik ortaya atılmış binlerce teknik var, hatta bazıları birbiriyle tamamen zıt görünen teknikler!
Her teknik herkese uymaz! Ve şunu fark ettim ki aslında en etkili olanlar her an elimizin altında bulunan, en basit olanları! Bir tekniğin basitliği ya da karmaşıklığı o tekniğin etkililiğinin bir ölçütü olamaz! Bizdeki esas yanılgı da buradadır: bizler en etkili tekniklerin karmaşık olması gerektiğine, uzmanlık gerektirdiğine (üniversitelerin ilgili bölümlerinde lisans, yüksek lisans ya da doktora eğitimi almayanların, uluslar arası geçerliliğe sahip bir belgesi olmayanların bu bilgilere ulaşamayacağı ve bu konuda diğerlerine bir şey öğretemeyecekleri iddia ediliyor, uzmanlık belgelerin ya da diplomaların içinde mi saklı acaba! Vay be bir kâğıt parçası nelere kadirmiş! Bir kâğıt parçası beni nasıl değiştirecek, benim hayatıma nasıl değer katacakmış hiç anlamıyorum doğrusu!) bizden uzak olduğuna ( hatta yurtdışından ithal edilmesi gerektiğine, büyük paralar ödeyip, bize uluslararası geçerliliği olan belgelere sahip olunmadan bu bilgilere ulaşılamayacağına!), sadece belirli bir elit kesimin tekelinde olduğuna inandırılmışızdır! Ne büyük saçmalık! Ben mühendislik eğitimi aldım, söz konusu olan benim zihnim, benim hayatım ise, bu konuda “Bu konularda otorite sayılan dünyaca ünlü profesörlere” taş çıkartırım! Kendim üzerinde en büyük uzman benim! Hiç kimse beni benim kadar bilemez, kimse benim üzerimde benim kadar çalışmadı! Hiç kimse benim potansiyelimi ve neler yapabileceğimi bilemez! Benim zihnim, benim hayatım söz konusuysa en büyük otorite benim! Yaratıcım (Allah C.C.) bana hayatımı kontrol edebilmem için aklımı ve onu kullanma yetkisini, hayatımın sorumluluğuyla birlikte vermiş!
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|