Bilinçaltı'nın boyutları ve içeriği
İnsanlara bilinçaltlarını gözönünde tutup ona bezelye, kavun, veya
Montana (ABD'nin bir eyaleti) arasından seçerek bir boyut
vermelerini istesem, çoğu bezelye veya kavun ebadında derdi.
Tarihte, bilinçaltı birkaç bastırılmış travma veya hatırayı
barındıran benliğimizin küçücük bir parçası olarak addedilmiştir.
Yakın senelerde, rüyalar, imgeler, bilinç ve ESP (beş duyu ötesi
sezgi) üzerine çalışmalar ilerledikçe, bilinçaltının en az bilinç
kadar önemli bir rolü olduğu anlaşılmaktadır. Kişisel inancıma
gerekçe olacak hiçbir bilimsel açıklama olmamasına rağmen, bence
benim bilinçaltım bilincimden kat kat daha kudretli ve bilgedir. Bu
nedenle onun ebadını belirtmek için ben olsam Montana eyaletini
seçerdim. Onun bu geniş potansiyelini düşünün! Bu da bize tüm
benliğimizin hayatımızı bütünüyle yönettiği olasılığını tanır. Sizin
Montana ebatlı bilinçaltınız mutlaka başkalarınınki ile
karışacaktır. Bilinçaltı alanlarının böylesine birbirine geçmesi
psikolojinin önderlerinden Carl Jung'un toplu-bilinçaltı (collective
unconcious) fikri ile benzerlikler doğurmaktadır.
Bilinçaltınızın boyutlarından çok daha önemli olan onun içeriği
hakkındaki fikirlerinizdir. Tarihsel olarak, felaketi önlemek
bakımından, karanlık, kötü, tehlikeli ve mutlaka ciddi kontrol
altında tutulması gereken bir bilinçaltına inanmak popüler olmuştur.
Bilinçaltı ile ilgili ne kadar zararlı bir inanış! İnsanın bilmediği
taraflarına, içgüdüleri ve rüyalarına ( ki onlar bizim en yüce ve
şaheser pınarbaşlarımızdı r) güvenemediği bir yaşam mutlu olamaz.
Evet, bilinçaltında bazı travma dolu hatıralar yer alabilir, ancak
bana göre bu, yaratıcılık, oyun, neşe, spontanite, ruhsallık, öz-
güven ve mutluluk için ödenecek küçük bir bedeldir.
Benim önerim tüm dürtülerinize güvenmeniz ve onları kurcalamanızdı r.
Hepsine göre davranın demiyorum. Ama bu dürtüler her zaman
incelenecek kadar önemli ve bir seviyede geçerli olacak kadar
güvenilirdir. Eğer dürtülerin sonuçları kabul edilebilir ise,
bunlara göre hareket etmeniz de önerilir.
Peki kabul edilemez bir dürtüye nasıl cevap verilir, örneğin birine
zarar verme dürtüsüne? Tekrar ediyorum: Dürtü size geçerli bilgi
vermektedir, ama davranış uygun değil. Siz büyük olasılıkla o
insandan nefret ediyorsunuz. Bu nefreti inkar etmeden değiştirmeniz
mümkün mü? Bu insanı karşınızda varsayıp, ona olan nefretinizi
hayalen ifade etmek ihtiyacında mısınız? Bu nefret başkasına mı
yönlendirilmeli? Kabul edilemeyecek dürtüleri "Ben bundan ne
öğrenebilirim? " sorusu ile incelemek önemlidir. Eğer dürtüler tekrar
tekrar geri geliyorsa, daha dersinizi öğrenmemişsiniz demektir.
Hepimiz içgüdülerimize güvenmemek üzere eğitildik. Bu eğitim,
hayatımızın birçok alanında takılıp kalmamıza neden oluyor.
`Be Your Own Therapist'den çeviri: Leyla BROWNE'alıntıdır)
(Sevgimle kalın)
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|