Ego
Ego, biz onu açlıktan öldürelim diye verilmedi; onu dengelemeyi öğrenmemiz ve ustalaşmamız için verildi. Birçok durumda ego kimliği temsil eder: bu ona bu düzeyde var olabilmek için gerekli olan ayrı olma duygusunu verir. Hepimizin bir olduğu kavramını anlamakta sıkıntı çekeriz. Bu kavramı tamamen anlasaydık, öğrenilecek hiçbir ders kalmazdı.
Ego, dersleri öğrenmemiz için bize belirli bir kimlikten bakış açısı verir. kendi bakış açımız. Çok belirli bir pencereden duruma bakıyor gibiyizdir. Pencerenin çerçevesi egomuzdur. Sorunun o unsuruna bakmak için (son derece keskin bir perspektiften) form verir. Bir ufuk çizgisi vardır, bir de tüm evrenin manzarası. Ego, bu evrenin çok sınırlı unsurlarını gördüğümüz bir periskop gibidir.
Örneğin, bir yüksek atlamacıya bakalım. Yüksek atlamacı yukarıdaki çubuğun üzerinden geçmek zorundadır. Çubuk, yüksek atlamacı üzerinden atlayabilsin diye oradadır. Önce engeldir, aşıldığında ise ödül olur.
Bize bir ego verilmiştir. Ödül, onu salıverdiğimizde ... ve büyük resmi gördüğümüzde gelir.
Eric Pearl
(Saygılar)
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|