Tevbe duasi
“ALLAH’IN RAHMETİNDEN FAZLA RAHMET ETME, ALLAH’IN GAZABINDAN FAZLA GAZAP ETME” TEVBE VE DUASI Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âl-i seyyidinâ Muhammed. “Rahmetim ise her şeyi (bütün mahlûkatı) kuşatmıştır (kaplamıştır)”(1) Senin rahmet ve gazabından fazla tahassüsü hata bilmeyip erdem saymaktan; israf sefâhatin, sefâhat sefâletin kapısı iken, bana verdiğin rahmet ve gazabî melekele rimde müsrif olarak haddi aşmaktan, er-Rahmân ve er-Rahîm olan isimlerine sığınırım. Gel-gitlerimin hengâmesinde rahmet ve gazabını seyr-ü sefer eyler iken, ümit ve yeiste haddi aşmaktan, er-Rahmân ve er-Rahîm olan isimlerine sığınırım. Hüzün, telaş, kaygı, endişe, sevinç, merhamet, gazap gibi insani dürtülerimin beni sardığı duygu zenginliğimde kontrolsüz davranarak haddi aşmaktan, er Rahmân ve er-Rahîm olan isimlerine sığınırım. Varlığın kendisi dahi somut bir şefkatken ve varlık âlemi senin sıfatlarının bize bir tezahürü iken şefkat kaynağın olan “er-Rahmân”, “er-Rahîm”, “el Vedûd”, “el-Ğaffâr”, “el-Kuddûs”, “el-Hakem”, “el-Adl”, “el-Hafîz” gibi isimleri ne gâfilâne ve câhilâne kör kalmaktan, şirk koşup isyan etmekten, er-Rahmân ve er-Rahîm olan isimlerine sığınırım.
Varlık âlemi sevgi hamurun ile yoğrulmuşken sevginden bir öte sevgi ile had di aşmaktan isminin tecelli ettiği zerre miktarınca, ben, sana, binler kere binler tevbe ettim. Estağfirullah Yâ Vedûd. Şefkatinin celbi rahmaniyetin ile tecelli ederken rahmetinden öte bir rahmet ile haddi aşmaktan, isminin tecelli ettiği zerre miktarınca, ben, sana, binler kere binler tevbe ettim. Estağfirullah Yâ Rahmân. “Allah’ın yüz rahmeti vardır; bunlardan bir rahmeti yeryüzü halkı arasında paylaşılmış ki, onların ecelleri gelene kadar (hayatları boyunca) onlara kâfi gelir. Rahmetin doksan dokuz kısmını ise kıyamet günü evliyaları, dostları için saklamış tır.” (2), fiilî rahmetinin küllî manadaki taksimatının mahiyeti gereğince, sınırsız rahmetine noksanlık izhar etmekten, er-Rahmân ve er-Rahîm olan isimlerine sığınırım. Senin nezdinde olan rahmetinin çokluğunu nezdimde az ve eksik sayıp, rah metini hor ve hakir görmekten, er-Rahmân ve er-Rahîm olan isimlerine sığını rım. “Eğer insana tarafımızdan bir rahmet tattırır, sonra o nimeti geri alırsak o, son derece ümitsiz, son derece nankör olur.”(3) Husûsî ismin olan er-Rahmân’ın umûmî cereyanı, umûmî ismin olan er-Rahîm isminin husûsî cereyanından her iki ci handa, ezelî ve ebedî mahzun eyleme bizleri Yâ Rahmân, Yâ Rahîm. «Allah mahlûkâtı yarattığı vakit, kendi nezdinde arşın üstünde bulunan kita bına kendisi için ‘Muhakkak benim rahmetim gazabıma galip gelmiştir.” yazmış tır.»(4) Rahmetin Zât-ı Teâlâ’nın şanı iken, rahmetinin taalluku gazabının taal lukundan önce gelir iken, bu va’d rahmetinin çokluğu ve şumûlüne dalalet iken, sâlih-fâcir bütün insanlara, ehlî-vahşî bütün hayvanlara, canlı-cansız bütün var lığa merhametin söz konusu iken, Kitab’a ve Sünnet’e aykırı davrananlara ceza larının verilmesi rahmete ters değil bilakis kişinin ve toplumun selâmeti ve hak sızlığa uğrayanların haklarının iadesi er-Rahmân, el-Adl, el-Hakem, el-Hafîz olan isimlerinin farz-ı tecelliyatı iken, ilâhî rahmetinin bütünüyle tecelli edeceği müjdesine müştak ruhlarımızı fazl-ı kereminle selâmete erdir. Kâinattaki olu şumlarda yüzeysel nazarı geçip hikmetli nazar ile bakmaya çalışır iken her iş ve oluşumu cüz’î rahmetimize değil de küllî rahmetine bırakıp sathi bilginin yanılgı ve hışmından hıfzına sığınırız Yâ Hafîz! Nasıl ki; cerahati bilmeyenin neştere vereceği “cinayet aleti” hükmüne mu kabil, hastanın şifâsı zalim doktor eli ve “katil alet” olarak kabul edilen neşterin ucundan rahmetinin cereyanı ile şifâ hükmünde tecelli ederek cerahati söküpatabiliyorken ve şefkatine ayine olabiliyorken, hikmetini bilmediğimiz hüküm ve adaletinde cehlimiz ile rahmet ve gazapta haddi aşmaktan er-Rahmân ve er-Rahîm olan isimlerine sığınırız.. er-Rahmân isminin eş-Şâfi burcunda haş metinle tecellisi gibi tüm hadiselerde hikmet ve adaletine tefekkür ile bakmaya, şefkatine giden yolda rahmet tecellilerini akıl heybemize doldurmaya, oluşumlar karşısında rahmet ve gazapta haddi aşmamakta bizleri muvaffak eyle Yâ Hakem. Nefsî meyillerin lâzımı, nimet vermenin sebebi hayır murad etmesindendir. Mahlûkat hakkında hayrı murad eden er-Rahmân ve er-Rahîm olan Allah (celle celalühü) iken, hayrından fazla hayra eylem ve söylemlerim ile teşebbüs etmekten er-Rahmân ve er-Rahîm olan isimlerine sığınırım. İsimlerini indindeki mânâlarıyla mütalâa edebilme basiret ve ferasetine erdir bizi. Nefsi meylimiz ve rikkat-i kalbimize mukabil noksanlığımızı mukaddesa tına isnad eden mânâ yüklemlerinden er-Rahmân ve er-Rahîm olan isimlerine sığınırım. Yâ Rab! Adaletin ve hikmetininin cereyan ettiği başa gelen her olgu ve olu şumda, rahmetinin celbi ile kulunun hatasından arınışına, kullukta şükrüne kâfi gelişine, hikmet ve adaletin ile haksızları terbiye edişine, âli adaletinin hükümran olduğunu hads-i kat’î ile görmem gerekirken, adalet ve hikmetinin her zerreye hakkını verir cihette aşikârane ihatasına kör kalıp, haşa ve kellâ; “Yazık!. Hak sızlık ediyor! Hak etmedi! Bunu hak edecek ne yaptı? Bunu hak edecek ne yaptım?, Adaletsiz Dünya! Kaderin adaleti yok! Zâlim felek! Olmaz olsun böyle adalet! Hak kımı helâl etmiyorum! Pişman değilim! Kahpe adalet! Lânet olsun böyle adalete!” gibi şirk ve isyan sözlerimden isminin tecelli ettiği zerre miktarınca, ben, sana, binler kere binler tevbe ettim. Estağfirullah Yâ Adl, Yâ Hakem. Ey nefsim! Deme, “Zaman değişmiş, asır başkalaşmış. Herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder, derd-i maişetle sarhoştur.” Çünkü; ölüm değişmiyor. Firak, bekâya kalb olup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür’at peydâ ediyor. Hem deme, “Ben de herkes gibiyim.” Çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tara fında pek esassızdır.
__________________
Resulullah sav buyurduki 'herkim kendisine fayda veya zarar giderdigine inanarak muska takarsa Allah onun hayatta hiçbir işini tamamlamasın başka bi rivayette ise 'kim muska veya temime takarsa Allah'a şirk koşmuştur . (Ahmed. 17372 ,Ahmed 16781.Elbani 492.)
|