Şeytanlar, hayra hiçbir kabiliyeti olmayan, sırf şer işleyen ruhani bir varlık nev'idir. 'Nar-ı semum'dan, yani dumansız ve harareti çok şiddetli bir ateşten yaratılmışlardır. (Hicr, 15/27) İblis'in asıl adı, Azazil idi. Cenab-ı Hakk'ın Hz. Adem'e (a.s.) secde etme emrinden yüz çevirmesi ve bu secde emrine kibirlenerek isyan etmesinden sonra, “İblis†ve “Şeytan†isimlerini aldı.
Gaybı Allah'tan başka kimse bilemez; şeytan ancak senin niyet ve fikrin açığa çıktıktan sonra bilebilir. Yani senin fikrin kalbinin ve aklının derinliklerinden gelip belirdikten, mana şekline girdikten sonra şeytan bilebilir. Senin bir saat, bir gün, bir yıl, sonra ne yapacağını ve ne düşüneceğini ancak Allah bilir, ne insan ne de şeytan geleceğe muttali olamaz.
Ama şeytan hem imtihan gereği hem de fıtratının gereği olarak, insanların zihninden ve kalbinden geçenleri bilebilir ve ona göre vesvese ve hile telkin edebilir. Fakat seni bir işe zorla sevk edemeyeceği gibi, yapacağın hayırlı bir işe de fiiliyat olarak engel olamaz; onun yapabildiği sadece telkin etmektir. Onun için şeytanın hilesi ayette zayıf olarak nitelendirilmiştir.
Yani şeytanın kendi başına bir gücü yoktur. Vesvese ve desiseleri de zayıftır. Fakat yaptığı işler, tahribat, yıkıp bozmak nev'inden olduğu için, bir vesvese ve desise ile büyük zararlara sebep olmaktadır. Bu yüzden güçlü görülmektedir. Bir binayı yapmak ne kadar zor, yıkmak ise ne kadar kolaydır. Şeytanın da yaptığı ve yaptırdığı bütün işler, hep böyle tahribat cinsinden şeylerdir. İşte gücü ve desiseleri aslında gayet zayıf olduğu halde, büyük tahribat ve zararlar meydana getirdiği içindir ki, Müslümanlar her zaman şeytanın şerrinden Allah'a sığınırlar.
Hem insanın nefsi, şehvet ve gazap gibi his ve duyguları da, şeytanın her türlü telkin ve desiselerine karşı alıcı durumunda olduklarından, bazan şeytanın ufak bir vesvese ve desisesi, insanı hemen tesiri altına almakta ve manevi pek büyük felaket ve zararlara atabilmektedir.
İşte mü'minlere şeytanın şerrinin büyük gösterilmesi ve aldanmamaları için tekrar tekrar ihtarlarda bulunulması bu yüzdendir. Yoksa şeytanların kainatta icad ve fiil cihetinde, hiçbir güç ve kuvvetleri, Allah'ın mülküne hiçbir müdahaleleri yoktur.