ÜLKEMİZ YA UYANACAKSIN YA UYANDIRILACAKSIN UYARI ATIŞLARI ALTINDADIR
Ülkemiz, ruhi ve beşeri tesirlerin yaratmış oldukları tahribattan dolayı sallantı halinde bulunmaktadır. Hepimiz ''peşin hükümle'' dirençler üretmekteyiz. Her ne olursa olsun direnç üretmeyi, farkına dahi varmadan meydana getirmiş olduğumuz davranış biçimlerine dönüştürerek, kendi bünyelerimizde tahribat meydana getirdiğimizi, kendi kendimize zarar verdiğimizi bilmemiz gerekir.
Ülkemizde, gerçek vazifelilerin, gerçek vazifelerini hissetmeye başladıkları andan itibaren, insanlarımız arasındaki iletişimin son derece düzgün bir seviye ifade ettiğini görebileceğiz. Ama bu vazifeliler gayet sınırlı durumdadırlar.
Olumlu dengelerin kurulmasının acilen bir düzen içine girmesi gerekmektedir. Cehit noksanlığı ve durağanlık sürüp geliyor.. Kendi ışığımızı kendimiz güçlendirmek zorundayız.
Toplum olarak, camia olarak, birbirimize çok yakın olma devresi içindeyiz...Olayları göğüslemek için, tek vücut halinde olma gereğini unutmayalım..
UYANMAK ZORUNDAYIZ......
Bizi ipnoza sokan etkilerden kurtulmak mecburiyetindeyiz...
Kendimizin ne olduğunu hatırlamalıyız.....
Bu bocalama devresinde, kendimizde meydana gelen değişikliklerin farkına varmalıyız ki, olayları daha kolay atlatabilelim... Bu devrenin ihtiyacı, tamamen BİLGİ ve UYGULAMASI'na yöneliktir..
Mucize, bilginin kendisidir....
Mukadder vazifesine son hızla hazırlanmakta olan ülkemiz, içinde çalkandığı olayların baskısı altında, ''Ya uyanacaksın, Ya uyandırılacaksın!'' uyarı atışları altında, iyice teşevvüşe girmiş durumdadır.. Nasıl girmesin ki?...
Uyanmanın istenmemesi karşısında, ''uyandırmak'' isteğinde olanların başvurdukları yöntemler, çok eminim ki giderek, daha da etkili hale gelecektir.
|