Alıntı:
HeartLess Nickli Üyeden Alıntı
Emile Durkheim - İntihar
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Durkheim, bir sosyal bilimler klasiği olan İntihar’da, “bilinçli ölüm” dediği kendini öldürme eyleminin nedenlerini, türlerini ve gerçekleşme biçimlerini tartışıyor. İntihar deyince ilk akla gelen kasıtlı “kendini öldürme” vakaları dışında, Durkheim, kendini öldürme maksadıyla yapılmasa dahi, açık bir ölüm ihtimali barındıran ve ölümle sonuçlanan her eylemi intihar olarak değerlendiriyor; bireysel, dinsel ya da siyasal hırslarla girişilen ölümcül eylemleri intiharın farklı türleri olarak yorumluyor. İntiharı bir delilik hali ya da akıl hastalığının ürünü olarak gören birçok çağdaşının aksine, Durkheim toplumsal nedenlere, aile, dinî inanç, siyasal ve ekonomik koşullar gibi faktörlere odaklanıyor. İntihar vakalarında tarihsel olarak görülen artışta modern zamanların etkisine işaret ederken, yeni sosyal ve ekonomik dünyada giderek yalnızlaşan bireylerde “hayattan kopma” ve “kendinden vazgeçme” eğiliminin korkutucu boyutlara geldiğini söyleyerek önemli uyarılarda bulunuyor. Durkheim, bir bilim insanı hassasiyetiyle, yaşadığı dönemde yazılmış ve uzaktan ya da yakından intihar meselesiyle bağıntılı olan her çalışmayı titizlikle tartışıyor ve bu tartışmaları kapsamlı istatistiklerle destekliyor. İntihar’ın yüz yılı aşkın bir süredir okunan bir sosyal bilimler klasiği haline gelmesinin nedeni de budur kuşkusuz.
“Felsefe ölüme sürükler, sosyoloji ise intihara.” Jean Baudrillard
 |
Sosyolojik acidan intiharin farkli boyutlarinin ele alindigi kitap incelemeye deger. Daha cok intiharın toplumdaki farkli sebepleri gibi olgularin yer aldığını inceledim.
Insani intihara götüren ya da intihar gibi bir eylemi incelemeye almak bunun ic ve dış dinamiklerine bakmak istersek farkli psikoloji akimlarindan kitaplara da yönelmek faydali olur.
Şöyle ki...
Dönemimiz intiharlarinda sartre ve camus un eserlerine yansımış olan yabancılaşmanın bariz etkisini görürüz.
Toplumdan kendinden benliğinden uzaklasan kopuş yasayan insan bir süre sonra herseye karşı bir kayıtsızlık ve bosvermislik icine dogru sürüklenirken intihara da yaklaşıyor maalesef. Yabancilasma bu anlamda uzerinde durulmasi gereken önemli bir kavram. Camus un yabanci adli eseri. Turk yazarlarimizin eserlerinden zebercet adli karakterin çizilisi...
Yabancilasmaya mevcut populer kültürün olusturulan bu yeni tüketim akiminin insanin öz değerlerinden koparilmasinin da etkisini eklemek zorundayim. Yani bizler kendi kisiliklerimizden kopup farkli akimlarin kurbani olurken yabancilastigimiz yabancısı kaldigimiz bu yeni dünya duzeninde uyum sorunu yasiyoruz. Disardan aldigimizla benligimiz arasindaki fark, yani şöyle de düşünülebilir biyolojine uygun olmayan birsey yersen bu illa ki bir yerinden belli olur, ya rengin degisir ya icin kabul etmez gibi.
Insan fitratindan uzaklaştıkça intihar onun icin secenekler arasına girer. Biyolojik olarak yasamaya ve hayatta kalmaya uygun yaratılmış ve donatılmış bir varlık için intihar cok boyutlu ve farkli katmanlari olan bir olgudur. Incelenmeye deger. Bunu incelemek insanin yasamla ilgili düşüncelerini de degistirip neden yasiyorum ya da insanlar nasil yasar neden yasar sorusunu da sordurabilir. Bu da zaten insanin kendini arama surecinin bir parcasi gibi.
Felsefe ölüme sosyoloji intihara sürükler demiştik ikisinden bolca
