ADEM HANGİ IRKTANDI? …
Tüm araştırmacılar Atlantis Irkı 'nın beyaz olduğuna inanmaz ve son dönemlerinde gerçekten de oldukça karışık olduğu düşünülebilir. . .
Albay Braghine, Avrupa Kültürü'nün Neolitik Çağ'da Cebelitarık açıklarından Akdeniz havzasına gelen Batılı bir (uzun kafalı) ırktan miras kaldığına inanmaktadır.. Semitik halklar (Araplar ve Yahudiler) dışında kalan Akdeniz'in tüm gizemli milletlerinin kızıla çalan tenleri ve köselikle karışık sakalları olduğuna dikkati çekmektedir.
Atlantik'in bu tarafındaki halklar erken dönem Mısırlılar, Pelasgiler, (*) Likyalılar, Giritliler Egeliler, Fenikeliler, Filistinliler iken, diğer yakada Toltekler ve Mayalar'dır. Kro-Magnon halkının da kızıl-kahve olduklarına inanılmakta olduğunu eklemiştir. Diğer yandan Aryanlar (daha kısa ve yuvarlak kafalı) idi.
Atlantis 'te çok miktarda kızıl tenli bir ırkın bulunduğunu tahmin etmekteyiz. Eski toplumların mitolojilerinde "Tanrılardan gelen beyaz adam" hikayesi kızıl insanlarınkinden daha sık rastlanmaktadır.
Albay Braghine insanlara kozmik yasaları öğreten bu efsanevi beyaz ziyaretçilerin listesini şöyle yapmaktadır:
Peru'da: Viracocha ve Pachacamac
Kolombiya'da: Bochica
Tupislerde: Tupan
Yukatan'da: lt-Zamna,
Meksika'da: Quetzal-Coatl ya da Cuculcan
Guatemala'da: Gucumatz
Brezilya ve Paraguay'da: Zume
Dünya'nın farklı bölgelerinde olsa da, tüm bu efsaneler birbirleriyle büyük paralellikler gösterir ki, konunun dikkat çekici yönü de zaten budur.
Örneğin: Perulular'ın Viracocha destanı Kolombiyalılar 'ın Bochica destanını andırmaktadır. Tüm bu öğretmenler Doğu'daki bilinmeyen bir diyardan gelen bilginlerdi. Hepsi de açık tenli ve mavi gözlüydü. Ayrıca beyaz, mavi ve yeşil kıyafetler giymekteydi ki, bu Atlantisliler'den ziyade Mu rahiplerinin rengidir. Antik Mu halkının rengine ilişkin olarak Churchward ile fikir ayrılığım bulunmakta. Bence bu halk ilk başta kızıl tenliydi.
"Adem " adının "kızıl" anlamına geldiği söylenmektedir ki, bu da Atlantis'ten önce gelen Mu'nun Adem'den ya da "kızıl halktan gelen ırklar " hakkında daha sonraki efsanelerin ortaya çıkmasında etkin olmuş olabileceğini göstermektedir.
Mu ya da Atlantis'le ilgili anıları anlatan eski toplumların efsanelerini birbirlerinden ayırmak hiç de kolay bir iş değildir.
Churchward, Donnelly ve diğer tanınmış akademisyenler ikisini karıştırma hatasını yapmıştır ki, bu konuyu ele alırken çok dikkatli olmak gerekir. Bu zorluğun en önemli sebebi bazı bölgelere hem Atlantis'ten, hem de Mu'dan yapılan göçlerdir. Böylelikle her iki kültür ve ırk birbirleriyle bu bölgelerde zaman içinde karışmışlardır. Bu karışım Atlantis'te de vardı . Çünkü Mu' dan giden çok sayıdaki Mu rahibi (Naacaller) Atlantis'te de önemli eğitim merkezleri zaten oluşturmuş durumdaydılar. Buna Mısırı örnek olarak verebiliriz. Mısır'a hem Mu' dan hem de Atlantis'ten yoğun göçler düzenlenmiştir. Ancak en son göç Atlantis tarafından gerçekleştirilmiş olduğu için Atlantis ırkının genetik özellikleri Mısır'da daha fazla kendisini göstermiştir. Bir diğer zorluk da aynı genetik yapıların hem Mu'da hem de Atlantis'te bulunmasından dolayıdır. Örneğin Kızıl tenli ırk Atlantis'te olduğu gibi Mu'da da vardı . Bu nedenle Mu ile Atlantis'i anlatan
efsaneleri birbirlerinden ayırmak sanıldığı kadar kolay değildir.
Bazı araştırmacılar tarafından kendilerinin de kızıl olduğuna inanılan antik Mısırlılar, insanoğlunu dört ırka ayırmıştır: Kızıl, sarı, siyah ve beyaz.
Donnelly şunları söylemektedir: Kendileri " Rot" ya da kızıl adamlara aittiler. Sarı ırka " Namu " adını veriyorlardı ve tüm Asya ırklarını içermekteydi.
Siyah ırk " Nahsu" adını taşıyordu. Beyaz ırkın adı "Tamhu" idi. Antik Aryan yazıtları da aynı dört ırka dikkat çekmektedir ve Hindistan'dakı dört kast bu renk ayrımına göre temellendirilmiştir. Sanskritçe'deki "renk" anlamına gelen "varna"nın gerçek anlamı kasttır.