Alıntı:
imas Nickli Üyeden Alıntı
Allah isterde nasip olmaz mi? orumcegin bacagindaki kilcal damari yaratan nelere kadir degil ki? "Ol emri yeter o emreder o iş aninda olur" bizim inancimiz bu degil mi, ayetle sabit katimizdan bir ilim verdik dedigi hz Hizir as. hepimiz biliyoruz,yine ayetle sabit hz. Suleymanin teyze oglu Asaf Berheya ya ona bir ilim verdik dedigi,hz Suleymana hayvanatla konuşma,cinlere hukmetme ilmini vermedi mi? Yüce Yaradan, daha cok misali var,şu anda bir cok kisinin ilgilendigi yada ilgilenmek istedigi Havas ilmi batini ilim degil mi? Zahiri ilmi kul ister nasip olur,batini ilmin bir cogunu Allah ister nasip eder bi kisminida Havas gibi kul ister nasip olur,hersey OL emri iledir
|
Abi Hızır diye bir kulun varlığına dair hiçbir delil yok. Sarih, sahih hadis de yok. Bir kaç senedi ihtilaflı hadis var o kadar. Kehf suresi 65. Ayette "katımızdan rahmet ve ilim verdiğimiz" diye bir ibare söz konusu. "Ledun" diye bir tabir kafa karıştırıyor bu ayette. Oysaki ledun kelimesi mekan zarfıdır Arapçada. Yani direk yanımızdan ilimlendirip gönderdiğimiz bir kul anlamındadır. O da belli ki manevi bir varlığa işaret ediyor. Ayrıca malumun ki peygamberler mutlak karakterlidir. Asla bir insanın bir şey öğretmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Haliyle burada musaya öğreten Allah azze ve celle'dir.
Hızır meselesine gelince; Arapça hazirun kelamından gelen Hızır sözcüğü; iki anlamda dir. İlk anlam heryerde her zaman hazır bulunan. Diğer anlam ise yeşil giyen demektir. Ehli sünnet itikadına göre heryerde her zaman hazır bulunan yine Allah zülcelal'dir. Ayrıca kıssanın başı tamamda sonuna bakmıyoruz. Musa o varlığa güç yetiremediği için o varlıkla arkadaşlık edemeyip yollarını ayırıyor. Musa zahire hükmediyor. Meselelerin batıni tarafını kaldıramıyor ki Allah zülcelal onu oraya yolladığı halde. Bu noktalardan da çıkarılması gereken dersler var kanımca.
Evet Allah Zülcelal "kun" dese kafi kafi de.. Peygamber yeri geldi dedi ki "bilmiyorum, bende sizler gibiyim."
Hal böyle olunca o günün şartlarında bir kelime öğrenmek için aylarca yol giden bir alim ile hicri 500 den sora icad edilmiş olan bu ledun ilmi, havas ilmi, simya ilmi biraz boşa çıkıyor. Çünkü asrı saadet de, tabiiun da ve sonraki nesilde de böyle bu tarz iddialar yok. Soradan icad edilmiş şeyler dir. Zira Medine müdafasında sahabi "Allah'ın yardımı ne zaman?" dedi dayanacak gücü kalmadığı için. Oysa ki Allah zülcelal birinin kalbine simya ilmini yada havas yada ledun ilmini doldurup en kötü ihtimalle peygamberini ve onun en sevgili dostlarını açlıktan hiç değilse muhafaza edebilirdi. Ama böyle şeyler göremiyoruz.
Ben bu tarz ilimlerin direk Allah tarafından bana verildi fln denmesini Allah'a karşı iftira olarak niteliyorum. Allah zülcelal en çok adalet kavramı üzerinde duruyor zira kelamında.. Ha kaldı ki biri gelse ledun ilmi var bende senin iş yerine zarar vericem dese kısas ederiz onla biz değilmi?
Peygamberlere hikmet verildi. Peygamberlerin durumu farklıdır. Bu bağlamda değerlendirilmemeli kanaatimce..