Görünenler Senden Bir Yansıma

Haydi şimdi, rüyada olduğunu varsay ve düşünmeye başla.



Farz et ki uykudasın ve etrafında olan biten her şeyi rüyanda görüyorsun. Gördüğün ne varsa hiç biri gerçek değil, senin zanlarına göre şekillenmekte, tıpkı rüyadaki gibi.

Kendi bedenin dahil gördüğün her şey bir yansımadan ibaret. Şu an okuduğunu zannettiğin bu yazıyı da rüyanda okuyorsun. Gerçekte yatağında tek başına uyurken, rüyanda bir çok şey görebilirsin ama uyanana kadar tek başına olduğunu asla bilemezsin öyle değil mi?

Şimdi bu görüntüleri kim oluşturuyor desem, sen bilinçaltım zihnim veya beynim dersin öyle değil mi?

Sende kayıtlı olmayan bir şeyi rüyanda görmen mümkün olmadığına göre rüyanda gördüğün her şey zihinsel kayıtların, yaşanmışlıkların ve inançlarının karmasından oluşan bir yansımadan başka bir şey değil.

Her ne kadar rüyanda gördüklerin sanal olsa da görüneni oluşturan bir düşünen var ki zihin ekranına bu görüntüler yansımakta.

Bu yüzden görenin gerçekliği kadar görünenlerin önemi de çok büyük. İnsan gördüklerinin anlamını çözdüğünde kendi nefs kitabını okumayı başlıyor.

Şunu da unutmamak gerekir ki olanı yok saymakla değil, olanı kabul etmekle diner insanın içindeki bütün fırtınalar.

İnsan orta yoldan yürümeli bu hayatta. Ne görünenleri yok sayacaksın ne de var sanıp içine dalacaksın.

Çünkü aynaya bakan da sonra kendini unutup aynadaki görüntüyü gerçek sanan da kendinsin.Hayat kendini uyandırmak üzere kurguladığın bir oyundan ibaret sadece.