Agarta (Yer altı Uygarlığı)
Okyanus Atlantis kıtasını yuttuğu zaman sağ kurtulan bilginlerden bir grubun doğuya göç ederek önce Himalaya Dağları’ndaki mağaralara sığındıkları, daha sonra da yer altında büyük kentler ve tünel şebekeleri kurdukları söylenir. Hatta kimi araştırmacılara göre bu yer altı uygarlığı eski Atlantis’i gölgede bırakacak kadar parlak bir uygarlıktır. İnsanlığın Büyük Kardeşleri, karlı tepelerin ardındaki gizli vadilerde ya da dağlardaki tünellerde saklanmış bir halde yaşarlar. Bu kolonilerin gerçekliği hakkında birçok kanıt ortaya konmuş ve dünyanın dört bir yanında gözlemler yapılmıştır.
Fransız Akademisi’nden Ferdinand Ossendowsky, Moğol Prensi Chultun Beyli ve laması tarafından Moğolistan’da kendisine anlatılan tuhaf bir hikayeden bahsetmiştir. Prensin anlattığına göre, Atlantik ve Pasifik Okyanusunda bulunan iki kıta denizin dibine battığında, o kıtalarda yaşayan bazı insanlar Himalayalar’daki yer altı sığınaklarına saklandılar. Sığınaklar, insanlara hayat veren ve bitkilerin büyümesini sağlayan tuhaf bir ışıkla aydınlatılıyordu. Yer altı sakinleri bilimin en yüksek düzeyine ulaşmış, özellikle teknolojide çok ileri gitmişlerdi. Devasa tünel şebekeleri içinde yüksek hızla yol alan olağanüstü araçlara sahiptiler. Diğer gezegenlerdeki yaşam üzerine çalışmalar yapıyorlardı. Ama en büyük başarıyı zihin gücünü geliştirme konusunda sağlamışlardı.
Ünlü kaşif ve ressam Nicholas Roeriche’e, Çin Türkistan’ı ve Sinkiang’daki gezileri sırasında uzun yer altı koridorları gösterilmişti. Yerliler kaşife, kasabalarda alış veriş yapmak için tünellerden dışarı çıkan tuhaf insanlardan bahsettiler. Aldıkları malın karşılığını kimsenin görmediği paralarla ödüyorlardı. Bu yabancılar arada bir at sırtında geliyor ve insanları fazla meraklandırmamak için tüccar, sığırtmaç ve asker gibi giyiniyorlardı. Dağların içindeki gizli geçitlerden ortaya çıkan uzun boylu beyaz tenli erkek ve kadınlar meşalelerin ışığı altında görülmüşlerdi. Bu gizemli dağ insanları yabancı gezginlere de yardım ediyorlardı. Tibetli bir rahip Roerich’e şöyle demişti: “Şambala halkı zaman zaman dünyaya çıkar ve yer yüzünde yaşayan çocuklarıyla buluşur. İnsanlığın iyiliği için dışarı kıymetli hediyeler, harikulade emanetler gönderirler.”
Csomo dö Köros, (1784-1842) Tibet’teki Budizm geleneklerini inceledikten sonra Şambala ülkesini Siri Derya Nehrinin ötesine, 45-50 derece kuzey paralelleri arasına yerleştirmiştir. Belçika Antwerp’te yayımlanan bir 17. yüzyıl haritasının Şambala ülkesini göstermesi ise çok dikkat çekicidir! (Sayfa: 8-12)
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
|