Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Cin, peri, hüddam gibi varlıkları rüyada mı yoksa gerçekten mi görüyorsunuz?
Tekil Mesaj gösterimi
  #11  
Alt 23.06.21, 18:24
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
☆Yusufiyeli Yusufiyeli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,387
Etiketlendiği Mesaj: 269 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
3KEDI Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Peki burada da bu tarz varlıkları kendi görünüşleri dışında gördüklerini söyleyen birçok forum kullanıcısı var. Yani demek istediğim gözle görmek değil de mesela hissetmek, seslerini duymak, rüyada ya da gerçekte farklı bir varlığın cisminde görmek ya da yakaza aleminde görmek gibi... Bu gönderdiğiniz bilgilere dayanarak bu tarz varlıkları herhangi bir şekilde görmenin mümkün olmadığından mı bahsediyorsunuz, yoksa sadece "gözle ve gerçek cisimleri" ile görenlerin şahitliklerinin kabul edilmeyeceğinden mi?
Şimdiden teşekkür ederim.
Saygılarımla,
Melek, cin ve şeytanların ince, şeffaf, ruhani bir yapıya sahip oldukları, asli vücud yapılarının insanlarınki gibi yoğunlaştırılmamış olduğuda bir gerçektir. Bu latif, rakik, şeffaf ve ruhani yapılarını kendiliklerinden değiştirip başka şekillere giremeyeceklerini, kesafet kazanamayacaklarını ancak Allah’ın dilemesiyle başka kılıklara bürüneceklerini Ebu Ya’la el Ferra da kaydet mektedir. Binaenaleyh, meleklerin ve cinlerin şeffaf, ince bir vücud yapısına sahip olmaları, istisnai hallerde Allah’ın iradesiyle kesafet kazanmaları, ya da peygamberlerin onları görebilecek göz yapısına kavuşturulmaları da imkânsız değildir. Nitekim eş Şafii’nin Araf Süresi 27. Ayeti delil getirerek cinlerin görülemeyeceği kanaatinde olduğu anlaşılmaktadır.
Cin ve şeytanı da peygamberler görmüşlerdir. Allah onların gözlerini bu konuda elverişli kılmıştır, ya da cin ve şeytanlara kesafet kazandırmıştır. Veya peygamberler onları gönül gözleriyle görmüşlerdir. Bu konuda İslam alimlerinin farklı yorum ve yaklaşımları vardır. Ancak İmam eş Şafi diğer insanların cinleri görmeleri söz konusu değildir demektedir. Kimseyi zan altında bırakmak doğru olmaz lakin bazı psikolojik sebeplerde insanların bu konuda iddialarına sebep olabilir. Bu sebeple de İmam eş-Şafii bu tür iddialarda bulunanların yalancı olduklarını ayete muhalefet etmeleri hasebiyle de tazir cezasına çarptırılmaları gerektiğini söylemiştir. İmam eş şafii bu hükümden peygamberleri hariç tutmuştur. Çünkü onlar, melekut alemiyle ruhani alemle irtibat kuran Allah’la kulları arasında elçilik yapan yüce insanlardır. Onların vazifeleri gereği zaten melek, cin ve şeytanla ilgili konularda bilgili olmaları, onları görüp irtibatta bulunmaları zaruri bir durumdur. Büyük müfessir Hamdi Yazır bu konuda şunları söylemektedir: ‘’...Çünkü o ve o kabilden olanlar sizi, sizin onları göremeyeceğiniz cihetten görürler İblis de cinlerden olduğundan, o şeytan ve onun hemcinsleri zürriyet ve cünudu insan nazarından gizlenebilen cinn güruhundandır. Ve hafiye ve casus gibi insanı göremediği tarafından vurur avlarlar. ‘’
Süleyman Ateş de insanın şeytanı görmediğini mahiyet itibariyle bu gözümüzle değil ancak manevi gözle görülebileceğini kaydederek, ‘’ Muhakkak ki, peygamber, şeytanı meleklere mahsus manevi bir güçle görmüştür. Bu basiret gözüdür Bazı velilerin cinleri gördüklerini bizzat kendi ağızlarından dinlemişizdir ‘’ demektedir.
Kur’an ve hadislerden anlaşılan şudur ki, Peygamber ve bazı büyük insanlar, melek, cin şeytan gibi ruhani varlıkları aslı suretleriyle görebilecekleri gibi, Allah’ın iradesi doğrultusunda onların kesafet kazanmalarıyla da başka şekilde görebilirler. Nitekim Rasulullah, Cebrail’i aslı suretiyle, Hz. Meryem ise düzgün bir insan suretinde görmüştür. Bazı hadislerde bildirildiğine göre Hz. Peygamber, Cebrail (a.s) ashab’dan Dıhyetü’l-Kelbi şeklinde de görmüştür. El_Buhari, Müslim; Ahmed b. Hanbel gibi hadis alimleri tarafından Ebu’d-Deda ve Ebu Hureyre’den nakledildiğine göre Hz. Peygamber şeytanı da görmüştür. Hadis şöyledir: Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurdu: ‘’Cin taifesinden bir ifrit dün gece namazımı bozmak için ansızın üzerime hücum etti. Fakat Allah (c.c) beni ona galip getirdi de hemen boğdum. Sabah olunca hepiniz göresiniz diye Mescid ’in direklerinden birisine bağlamak istedim. Ancak kardeşim Süleyman’ın (a.s) şu duasını hatırladım:’’ Ya Rabb! Bana mağfiret et ve bana öyle bir mülk ver ki, o benden sonra hiçbir kimseye layık olmasın. Şüphesiz bütün dilekleri ihsan eden Sensin, Sen’’ (Sad 35)
Kısaca bunları yazabildim yorum sana aittir. Saygılar

__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147