Alıntı:
Hayal Meyal Nickli Üyeden Alıntı
Derler ki "Her insanın içinde bir firavun gizlidir."
Ortaya çıkması için sadece biraz güç ve fırsat gerekir. Allahu Teala biz kullarını bizden iyi bildiği için herkesin imtihanı farklıdır, çapına göredir, alması gereken derse göredir.
|
Hikâye olunur ki bir gün bir serçe, Allah'a küsmüştü. Günler geçiyordu ve serçe Rabbine bir şey demiyor, O'nunla konuşmuyordu. İçine kapanmış, derin bir hüzne boğulmuştu. Melekler merakla Allah'a serçeyi soruyorlardı ve her defasında Allah, meleklere "O gelecek!" diye cevap veriyordu. "Çünkü onun sesini duyacak tek varlık benim ve onun minik kalbindeki derdini anlayacak olan da yalnız benim." diyordu.
Bir zaman sonra serçe; kalbi hüzün, gözü yaşla dolu bir halde bir ağacın dalına kondu. Hiçbir şey söylemiyordu, öyle sessiz sessiz bekliyordu. Allah, serçeye seslendi:
-Söyle bana! Canını sıkan ve kalbini hüzne boğan derdin nedir?
Melekler serçe ne söyleyecek diye ona bakıyordu. Serçe mahzun, biraz da sitemli ses tonuyla:
-Küçük bir yuvam vardı. Yorulduğumda dinlendiğim, üşüdüğümde sığındığım. Kimseyi rahatsız etmiyordum ve kocaman dünyada ufacık bir yerdi, kimsenin yerini dar etmiyordu. Sen onu da bana çok gördün, neydi o zamansız fırtına? Esip yıktı yuvamı ve beni yuvasız bıraktı.
Artık konuşamadı serçe, sözleri boğazında düğümlendi. Sessizlik Arş-ı Rahman'da yankılanıyordu ve melekler başlarını eğmiş Allah'ın vereceği cevabı bekliyordu. Allah:
-Ey serçe! Sen benim kulum değil misin?
-Elbette kulunum Allah'ım!
-Öyleyse niye benim yapıp ettiklerime razı olmuyorsun da bilmediğin bir şeyi sorguluyorsun?
Serçe boynunu bükmüştü. Yüce Allah şöyle seslendi:
-Ben size demedim mi! Sizin hayır bildiğinizde şer, şer bildiğinizde hayır olabilir diye?
Serçe suçluluk içinde başını eğiyordu. Sonra cevap verdi:
-Dedin Allah'ım.
-O halde neden hikmetini bilmediğin şeyleri sorguluyorsun?
Serçe hiçbir şey söyleyemedi. Mutlaka yuvasının yıkılışında bir hikmet vardı ama neydi o? Yüce Allah, meleklerin de serçenin de merak ettiği o hikmeti açıkladı:
-Sen, o yuvanda dinlenirken seni avlamak isteyen bir yılan yuvana doğru geliyordu. Seni yılandan korumak için fırtınaya emrettim yuvanı yıksın diye. Böylece sen oradan uzaklaşarak yılandan kurtuldun. Nice belalar var ki muhabbetimle senden uzaklaştırdım. Oysa sen, kuşatıcı muhabbetimi görmüyor, geçici belalardan dolayı bana düşman oluyorsun. ( Mahmut Ulu, Hacı Bayram-ı Veli kitabından)