Her Yerim Ağrıyor Doktor Bey!
Doktor Bey, elim ayağım ağrıyor, dilim damağım ağrıyor, kolum kanadım ağrıyor, gözüm gönlüm ağrıyor! Dizlerimin bağı çözülmüş, nefesim ve soluğum kesilmiş, midem ve başım ağrıyor doktor bey! Acılar içindeyim. Her yerim kıvranıyor acılardan. O kadar yerim ağrıyor ki, eski ağrılarımı unuttuğum bile oldu. Her yerim ağrıyor. Ağrımayan yerim kalmadı. Acılar içindeyim. Elim tutmuyor, gözüm görmüyor, kulaklarım duymuyor, ellerim hissetmiyor doktor bey! Neyim var söylesene, neyim var doktor bey?
Tabi tutmaz hiçbir yerin, tabi yanarsın böyle ateşler içinde, tabi acılar içinde kıvranırsın böyle... Gözünle o kadar harama bakarsan göz mü dayanır sana! Ağrıyacak tabi. Kapanacak tabi. Görmeyecek tabi. O göz, bunları görmektense ağrımayı tercih edecek tabi. Gözünün ilacını yazıyorum:
Harama bakmayacaksın, hasetle bakmayacaksın, hain gözlerle bakmayacaksın, kimsenin malında gözün olmayacak tamam mı? Baldır bacak açıklara bakmaktan gözünü kör etmişsin! Güzel ile çirkini ayırt edemez hale gelmişsin. Evinde gönlünün güzeli varken, el âlemin çirkin güzeline bakmışsın. Kör olmuşsun da haberin yok! Dediğim ilacı kullan. Kırk güne bir şeyin kalmaz inşallah!
Miden ağrır tabi. Haram yemekten mideni yakmışsın. Haram lokmalar mideni mahvetmiş. Bu yediğin kaçıncı haram? Bundan sonra kul hakkı yemeyeceksin! Kamu hakkı da yemeyeceksin! Fakirin, yetimin, garibin, işçinin, halkın emeğini yemeyeceksin! Midene haram girdikçe aha böyle acılar içinde kıvranırsın bir sağa bir sola! Kırk gün bu perhizi yapacaksın. O zaman mide ağrısı da çekmeyeceksin inşallah!
Namahrem eli tutmayacaksın. Kimsesizlerin kazancına el uzatmayacaksın. Harama dokunmayacaksın. Sana ait olmayanı ellemeyeceksin. Eline almayacaksın kimsenin hakkını! Elinle de kimseye vurmayacaksın!
Bak elindeki yaralara! Sevdiklerinin yara izleri var burada. Bak şuraya, çocuklarına vurduğun tokatların izi var. Bak şu kısma, eşine vurduğun tokadın yarası kabuk bağlamış... Dövmeyeceksin, el uzatmayacaksın. İşte kırk gün sonra ellerin de iyileşecek Allah’ın izniyle!
Harama bu kadar gidip gelirsen ayak mı dayanır? Diz mi dayanır? Bacak mı dayanır? Kırmışsın işte âşık kemiğini! Haramın önünde, boş şeylerin önünde bu kadar diz çökersen diz mi kalır sende? Günahın peşinden bu kadar koşarsan ayak mı dayanır sence? Kırk gün otur oturduğun yerde! Gitme kimselere! Gelmesin kimse sana!
Kulaklarının içi boş müzik sesleriyle dolmuş. Kulakların şarkı, türkü, eğlence, küfür, hakaret, terbiyesizce söylenen sözlerle dolmuş. Tıkanmış işte. Tıkamışsın her tarafı. Kulak zarın patlamış boş şeyler dinlemekten. Kırk gün müzik dinlemeyeceksin! Kur’ân dinleyeceksin, hadis dinleyeceksin. Ariflerin, âlimlerin sözünü dinleyeceksin. Hekimin de hikmet ehlinin de nasihatlerine kulak vereceksin tamam mı?
Bak şu diline hele! Dil mi akrep kuyruğu mu belli değil! Herkesi sokmuşsun. Herkese dil uzatmışsın. Herkesi diline dolamışsın. Damak yerlerin gıybet ile dolmuş. Küçük dilin küfürle dolmuş. Dilinin altında yalanlar yuva yapmış. Verdiğin sözde durmaya durmaya tükürük bezlerin kurumuş. Diline sahip çıkacaksın. Başkasını değil, kendini çekiştireceksin. Hatta sana yazıyorum, kırk gün kimseyi konuşmayacaksın. Kırk gün yemin etmeyeceksin. Kırk gün yalan söylemeyeceksin. Kırk gün kimseye dil uzatmayacaksın!
Kalbini de yormuşsun. Kalbini besleyen damarları tıkamışsın. Kalbinden giden damarlara da zarar vermişsin. Zaten tüm hastalıklarının kaynağı da kalbin imiş. Kalbin bozuk olduğu için gözün kaymış harama! Kalbin fesat olduğu için ayakların kaçmış harama. Kalbin nursuz kaldığı için miden haramla dolmuş. Eğer kalbini düzeltirsen her yanın düzelir. Eğer kalbini düzeltmezsen kırk gün sonra sana ölüm raporu çıkarmak zorunda kalacağım.
Şimdi kalbini temizle. Kalbini şirkten arındıracaksın. Kalbini bidatlerden arındıracaksın. Hazreti Peygamberden öğrendiklerin yeter sana. Fazlasını bu kalp kaldıramaz. Bu kalıp da kaldıramaz. Kalbini yormayacaksın kaynağı olmayan bilgilerle. Ardına düşmeyeceksin bilmediğin konuların. Kalbinden kibri çıkar bir an önce! Kalbinde, müminleri sevme yetersizliği baş göstermiş. Kalbin örümcek yuvası olmuş. Zira içinde Kur’ân olmayan kalpler harabe gibidir. Her türlü haşerat, mikrop kapmış kalbini. Ana arterlerinde kendini beğenmişlik mikrobu var. Kalbinin iyi bir bakıma ihtiyacı var. Kalbini değiştir desem daha kolay bir yol olur. Ama sana uygun kalp yok işte. Elindeki kalbin kıymetini bil.
Bak şuraya sevgisizlikten ne hale gelmiş. Kalbinden çıkan damarlardan tevazu akmıyor, sevgi yuvarı yok, saygı yuvarı yok, kanaat yuvarı yok! Yaşamak istiyorsan, bu acılarına bir son vermek istiyorsan, yeniden doğmuş gibi olmak istiyorsan kalbinden başla. Aksi halde kırk yıl da geçse iyileşemezsin.
Gözünün de elinin de ayaklarının da kulaklarının da dilinin de dermanı burada. Kalbini koru, kalıbını korumuş olursun! Geçmiş olsun!
-Doktor Bey, kalbim için kaç gün?
-Ölünceye kadar kalbini kötü şeylerden uzak tutacaksın.
__________________
Nesimi'ye sormuşlar;
O YAR ile hoş musun?
Hoş olayım olmayayım o YAR benim
Kime Ne!
|